Hediye Levent
Şam
Yan komşumun 20'li yaşların başındaki kızı yeni aldığı, bu senenin modası parlak renkli ayakkabıları için fikrimi sormak için kapımı çaldığında internet başında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin açıklama yapmasını bekliyordum.
Yaklaşık yarım saat sonra parlak pullu, gözalıcı yeşil, turuncu, mavi ayakkabıların olduğu bir dükkanda "komşumun kızının beğendiği ayakkabının 38 numarasının bittiğini ve 1 hafta sonra geleceğini" dinlerken buldum kendimi.
Bir tarafta dükkandaki televizyon ekranında kırmızı zeminli haber şeritleri, diğer tarafta "Bir hafta sonra teslim alınmak üzere siparişi verilen ayakkabılar..."
Askeri kontrol noktaları nedeniyle şehir içinde taksi ile dolaşmak epeydir çile haline gelmiş durumda. Bu nedenle ayakkabıcı çıkışı eve yürüyerek dönmeyi zorunlu olarak tercih ediyoruz.
Şam'ın merkez meydanlarından Arnus Meydanı hınca hınç dolu. Nargile, çay, kahve içenler; etrafta koşturan çocuklar, renk renk ampüllerden yapılmış ışıklandırma ve gürültü...
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin "Suriye'ye yönelik askeri müdahalenin sinyallerini verdiği" konuşmasından birkaç saat önce karşılaşılan bu manzara insanda "Hangisi gerçek?" şaşkınlığı yaratıyor.
Üstelik Şam kırsalında kimyasal silah kullanıldığı iddia edilen bölgeye en fazla 20 km uzaktayız. O bölge ile Şam merkez arasında kimyasal maddenin etkisini zayıflatabilecek dağ ya da engebe de yok.
Hangisi gerçek?
Kimyasal silah sözkonusuysa 1. Körfez Savaşı öncesinde Türkiye'de dağıtılan saman kağıdına baskı broşürler, gaz maskeleri, gıda stokları, alarm seviyelerinin anlamları ve sığınağa çevrilen kömürlükler neden Suriye'de yok?
Bu insanlar nasıl bu kadar rahat? Durumun farkında mı değiller? Televizyonlar normal yayın akışına nasıl devam edebiliyor? En önemli soru, hangisi gerçek: Arnus Meydanı'nda nargile içenler mi, haberlerin ve açıklamaların zihinlerde çaldığı kırmızı alarm zilleri mi?
İkisi de gerçek; hem kırmızı alarm zilleri hem de bir hafta sonra teslim alınacak parlak pullu ayakkabılar...
On yıllardır yüksek perdeden dış politik gelişmelere alışkın Suriyeliler için birbirine zıt iki gerçek birleşip bir hayat biçimi olabiliyor.
Dış politika konusunda "politize" sayılabilecek Suriyeliler için "savaş" kelimesi soğukkanlılığa yakın bir sakinlikle karşılanabiliyor.
Arap-İsrail savaşı, İsrail ile on yıllardır devam eden soğuk savaş, İran-Irak ve Lübnan savaşları, ABD'nin Irak'ı işgali, yıllar içinde hikayesi ve acılarıyla birlikte Suriye'ye göçeden milyonlarca Filistinli ve Iraklı mülteci...
Diğer taraftan Suriye, ABD tarafından "şer ekseninde" sayılalı beri kimyasal silah iddiaları ile karşı karşıya.
Bu gerekçe ile Suriye'de vurulan tesisler, istihbarat örgütlerinin faaliyetleri, politik anlamda tansiyonu yüksek tutmak için yapılan "ABD, Suriye'yi bir yıl sonra vurabilir", "İsrail füze bataryaları hazırlıyor" mealinde açıklamalar...
Evet Suriyeliler "askeri müdahale ve savaş" kelimelerini duymaya epeydir alışkın.
Suriye'de iç savaş neredeyse üç yılı aşkın süredir devam ediyor. Dünya medyasında yer almayan yüzlerce görüntü, haber, iddia, olay Suriyelilerin birçoğunun günlük konuları haline geldi.
Yıkılan mahalleler, bombalı saldırılar, toplu katliamlar, parçalanmış cesetler... El Kaide uzantılı örgütlerin de dahil olduğu bir iç savaşta yaşanabilecek ne kadar dehşet verici olay varsa birçoğu Suriye'de yaşandı.
Birçok Suriyeli'nin ya kendisinin ya da yakınlarının başına gelen ürpertici hikayeleri var.
Müdahale çıkış yolu olur mu?
ABD'nin "askeri müdahaleye karar verdiği ve zamanlamasının tartışıldığı" haberlerinin gündemin ilk maddesi olduğu saatlerde Şam merkezindeki bakkallardan birinin yorumu birbirine zıt iki gerçeğin nasıl bir araya gelebileceğini de açıklar nitelikte.
Dükkanındaki televizyonda uluslararası televizyon kanallarından birinin Arapça servisini izliyor. "Amerika vuracak galiba" diyorum. "Birkaç askeri tesisi vurur, sonra yine durulur biraz. Bizde iç savaş var, daha kötüsü ne olabilir?" diyor.
"Bölgesel savaşa dönüşürse ne olacak?" diye soruyorum. Ona göre "Cephe savaşı, iç savaştan iyidir."
Görünen o ki, Suriye'de bir savaşı çıkış olarak görenler, sadece bazı ülke liderleri değil.
Suriyelilerin bir kısmına göre de "cephe savaşı çıkış olabilir."
Kimine göre, "Esad yönetimini düşüreceği için," kimine göre ise "muhalifler üzerinden vekalet savaşı yürütenler açık cephe savaşına girmek zorunda kalacakları için."