İSTANBUL (İHA) - Irak Dünya Mahkemesi'nin (WTI) bugünkü oturumunda konuşan BM eski Genel Sekreteri Denis Harliday, BM'nin Irak halkını başarısızlığa götürmek için yapılandırıldığını iddia etti. Bush'un Bağdat'ta sivil topluma saldırarak devlet terörizmini kullanmakla suçlanması gerektiğini belirten Harliday, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ı da yeterli direniş göstermemekle suçladı.
ABD Başkanı George W. Bush ile İngiltere Başbakanı Tony Blair'in İstanbul'da temsili olarak yargılanmasına devam ediliyor. Mahkemenin dünkü ilk oturumunda 'Uluslararası Hukuk ve Kurumların, Hükümetlerin, Medyanın Sorumluluğu' konusu ele alınmıştı. Bugünkü oturumda 'Irak'ın İstilası ve İşgali' konusu masaya yatırıldı. Oturuma tanık sıfatıyla katılan gazeteci Dahr Jamail, 'Savaş Suçları ve Irak'ta bugünkü durum' başlıklı bir konuşma yaptı. Irak'taki yaşam koşullarına dikkat çeken Jamail, "Irak'ta elektrik çok az. Bağdat'ın en iyi yerlerinde bile 8 saat elektrik verilebiliyor. Güvenlik gittikçe çok kötüleşiyor. Bugüne kadar 2 bine yakın ABD askeri öldürüldü. Irak'ta tifo, kolera gibi hastalıklar yaygınlaşıyor. Kanalizasyon berbat bir durumda. Iraklılar acı çekmeye devam ediyor. Irak geçen her gün, ABD'nin Vietnam'da yaşadığı duruma daha çok benziyor. Bush yönetiminin Irak'tan ayrılması için çok zor bir süreç gerekiyor. Bush, Irak'tan ancak zorlanarak çıkarılabilir" dedi.
Ardından Japonya'dan Akira Maeda, Sayo Saruta ve Koichi İnamori 'Orantısız Silah Kullanımı ve Yasaklanmış Silahların Kullanılması' başlıklı konuşma yaptı. Toplum olarak bu tür silahlara karşı özel hassasiyetleri olduğunu ifade eden Maeda, Saruta ve İnamori, "Biz 2. Dünya Savaşı'nda atom bombası deneyimi yaşadık. Buna rağmen Japon hükümeti, Irak'a askeri birlik gönderdi. Japon anayasasının 9. maddesi kesinlikle savaşı reddetmektedir. Fakat Japon Başbakanı Koizumu bu anayasa maddesine rağmen Irak'a asker göndermiştir. Bu da Japon hükümetini suçlu göstermektedir" diye konuştu.
"JAPONYA BAŞBAKANI DA IRAK'TAKİ DURUMDAN SORUMLUDUR"
Uluslararası Cenevre Anlaşması ve iki ek protokolün savaşta insani kuralları belirlediğini kaydeden Maeda, Saruta ve İnamori, konuşmalarına şöyle devam etti:
"ABD, Cenevre ve ek protokollere uymak zorundadır. Her ne kadar bu anlaşmayı ve protokolleri kabul etmese de. Özellikle ayrıştırma ve gereksiz yaralamaya yol açan silahların yasaklanmasını gerektiren kanunlar çok önemlidir. Bunlar uluslararası örf ve adetlerin bir parçasıdır. Bu kanunlar bütün ülkeler için bağlayıcıdır. ABD, uluslararası anlaşmaları çiğnemiştir. Amerikan Ulusal Hava Kuvvetleri'nin yayınladığı raporda, çok büyük imha gücüne sahip silahlar kullanıldığı açıklanmıştır. 19 bin güdümlü bomba, 802 Thomahawk füzesi, 153 tane Crouse füzesi, 900 tane Amerik füzesi atılmıştır. ABD hava kuvvetleri 900 adet parça tesirli bomba atmıştır. Seyreltilmiş uranyum bombaları da kullanmışlardır. Felluce'yi yangın bombalarıyla yakmışlardır. Onbinlerce insan şehri terk edip kaçmıştır. Binlerce insan yanarak can vermiştir. ABD kasıtlı olarak evlere, hastanelere saldırılar düzenlemiştir. Bunlar hep insani hukukun ihlalleridir. Sivil halka karşı hiçbir tedbir almamışlardır. Japonya Başbakanı ve hükümeti de bu durumlar karşısında sorumludur."
Savcı sıfatıyla katılan kardiyoloji profesörü Thomas Fasy ise 'Seyreltilmiş Uranyum Silahlarının Sağlık Üzerine Etkileri' başlıklı konuşmasını, Irak Savaşı'nda ölen Dr. Ali Yakum'a itaf etti. Uranyumun radyoaktif bir element olduğunu belirten Fasy, "Bu toksinin büyük bir çoğunluğu radyasyonel etki gösterir. Radyasyona tabi olunduktan sonra birkaç gün içinde etkisini gösterir. Nefes yoluyla alınır. Emilimi nadirdir. 1991'deki savaşta ve 2003'teki savaşta bu silahlar kullanıldı. Silahlar daha çok yerleşim birimleri üzerinde kullanıldı. Bu silahların kullanımından sonra 1991'den 2005'e kadar çocuklar üzerinde yaptığımız araştırmada, onların genetiklerini bozucu etkisini bu süreç içinde katlanarak artırmıştır. Uranyum kanserojen bir maddedir, çevreye zarar verir ve çok acımasız bir elementtir" diye konuştu.
BM ESKİ GENEL SEKRETERİ'NDEN BM'YE SUÇLAMA
Son olarak BM eski Genel Sekreteri Denis Harliday, tanık sıfatıyla 'BM'nin Irak Savaşı ve İşgali Sırasındaki Tavrı' konulu bir konuşma yaptı. 1998 yılında ABD'nin Irak'a yönelik saldırgan tutumunu protesto etmek için görevinden ayrıldığı öğrenilen Harliday, "BM, Irak halkını başarısızlığa götürmek için yapılandırıldı. ABD, yüzlerce ton seyreltilmiş uranyumu Irak'a yerleştirdi. BM, Irak halkının temel haklarını ihlal etti. Şuanda bile insanların haklarını kollamamaya devam ediyor. BM, Irak egemenliğini ABD ve Britanya saldırılarından korumak gibi bir duruma gitmedi. Veto yetkisi olan 3 devlet de buna karşı koymadı. Eğer karşı koysalardı bugünkü durumun tersi olurdu. Bush, Bağdat'ta sivil topluma saldırarak devlet terörizmini kullanmakla suçlanmalıdır" dedi.
Konuşmacılar daha sonra jüri üyelerinin sorularını yanıtladı. 'BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Irak Savaşı'nın yapılmaması için görevinden istifa etseydi veya Ghandi gibi bir direnişe geçseydi, yani ölüm orucuna gitseydi savaşın seyri değişir miydi?" şeklindeki bir soruya Harliday, "Genel Sekreter bu yaptırımlar süresinde bilgilendirilmişti. Ölü rakamlarının hepsinden haberdardı. Hatta bu savaşta yapılanlar soykırım hareketlerdi. Eğer Annan, Ghandi türü bir dufd ve iki ek protokolün sava,ydeden Maeda, Saruta ve İnamori,şta insani kuralları belirlediğinireniş gösterseydi çok sıradışı bir eylem olurdu. Bu, Bush'u durdururdu. Bu hareketiyle savaşa son da verdilebilirdi. Bundan böyle gelecekteki BM Genel Sekreteri'nin Ghandi gibi bir karaktere sahip olması gerekmektedir" yanıtını verdi.
Soru cevap kısmının ardından oturuma ara verildi.