Acıbadem Ankara Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Cenk Acar, böbrek kanserinin tüm yetişkin kanserlerinin yüzde 2-3'ünü oluşturduğunu ifade ederek, "Günümüzde ultrason ve tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinin yaygın olarak kullanılmasıyla bu kanserlerin büyük bir kısmı böbreğe sınırlı iken yakalanabilmektedir. Bu durum böbrek kanseri tedavisinin değişmesine yol açmıştır. Yapılan çalışmalar, sadece böbrekteki kitlenin çıkarılmasının böbreğin tamamen alınmasıyla aynı onkolojik sonuçlara sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca, sadece kitle çıkarıldığında böbreğin diğer kısımlarının normal işlevine devam ettiği bilinmektedir. Böbrek fonksiyonlarının korunması, böbrek kanserli hastaların cerrahi sonrası yaşam kaliteleri ve süresi için oldukça önemlidir” dedi.
Kanserli böbreğin tamamı çıkarılan hastaların kanserleri nüks etmese bile sadece kitlesi çıkarılanlardan daha kısa yaşadığını söyleyen Doç. Dr. Acar, "Bu nedenle küçük böbrek kitlelerinde korunabilecek her böbrek hücresinin önemli olduğu bilinmelidir. Artık küçük böbrek kanserlerinin cerrahi tedavisinde altın standart yöntem sadece böbrekteki kitlenin çıkarılması (parsiyel nefrektomi) olarak kabul edilmektedir. Böbreğe sınırlı 7 cm'den küçük böbrek kitleleri, açık, laparoskopik ve robot yardımlı cerrahilerle tedavi edilebilmektedir. Yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı ürologların cerrahi (parsiyel nefrektomi) tekniği uygulama esnasındaki streslerinin arttığını biliyoruz. Bu durum, cerrahi tipinin kararında hastalara laparoskopik ve robot yardımlı (minimal invazif cerrahi) cerrahi yerine açık cerrahi veya böbreğin tamamının alınması yönünde bir yönlendirme yapılmasına yol açmaktadır” diye konuştu.
Doç. Dr. Acar, şöyle devam etti:
"Son yıllarda minimal invazif cerrahileri daha kolaylaştıran ve geride kalan böbrek dokusunun daha iyi korunmasını sağlayan teknolojik gelişmeler uluslararası kongrelerin önemli konularından birisi haline gelmiştir. Indosiyanin Yeşili (ISY) adı verilen maddenin vücuda enjekte edilmesi sonrası yakın kızılötesi ışığın görünmesini sağlayan kameralar sayesinde böbrek damarları ve dalları görüntülenebilmektedir. Bu sayede sadece kanserin bulunduğu böbrek kısmını besleyen damarlar net olarak ayırt edilmekte ve cerrahi teknik gereği geçici olarak kapatılmaktadır. Bu şekilde hem kitlenin güvenli bir biçimde çıkarılması kolaylaşmakta hem de geride kalan böbrek dokusunun zarar görmesi engellenmektedir. Bu teknolojinin yaygın olarak kullanılması ile ürologların cerrahi sırasındaki stresleri azalacak ve hastalara daha iyi sağlık hizmeti sunmaları mümkün olacaktır. Ben de hastalarıma parsiyel nefrektomi sırasında bu teknolojiyi kullanmayı öneriyorum ve yaygın olarak kullanılacağını düşünüyorum.” (İHA)