YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Böbrek Problemleri Anne Karnında Teşhis Edilmeli

İstanbul Üniversitesi Rektörü ve Çocuk Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Yunus Söylet, çocuklarda rastlanan böbrek problemlerinin...

İstanbul Üniversitesi Rektörü ve Çocuk Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Yunus Söylet, çocuklarda rastlanan böbrek problemlerinin anne karnında teşhis edilmesi gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Söylet, TGRT Haber’de yayınlanan ‘Dr. Şükrü Çido ile Önce Çocuğum’ programında yaptığı açıklamada, çocuklarda böbrek problemlerinin sıkça görüldüğünü ve bunun önemsenmesi gerektiğini belirterek, teşhisin anne karnında yapılması gerektiğini ifade etti. Günümüzde teşhis ve tedavi yöntemlerinin son derece geliştiğini ifade eden Söylet, anne karnında tespit edilen böbrek ve idrar yolları anormalliklerinin önemli çoğunluğunu böbrek büyümelerinin oluşturduğunu vurguladı. Prof. Dr. Yunus Söylet, “Böbrekten idrarın çıkış noktasında darlık varsa, böbrekte şişme, büyüme meydana gelir. Bu durum en sık karşılaştığımız problemdir. Çoğunlukla tek tarafta ve genellikle solda karşılaştığımız böbrek çıkış darlığı, doğuştan olan her 100 problemin 50’sini oluşturuyor. Bu darlık nedeniyle basınç artıyor ve böbreğin esas kısmına et kısmına baskı yapıyor. Yavaş yavaş oradaki dokuları önce baskı, sonrada dokuların ortadan kalkmasına ve çalışma kapasitesi ve fonksiyonunun kalkmasına sebep oluyor. Böbrek kaybına kadar gidebilen bir süreç başlıyor. Bu yüzden anne karnında iken erken teşhis önemli” dedi.

“ÇOCUK 15 YAŞA KADAR TAKİP EDİLİR”

Bebeğin doğduktan sonra 72 saat içinde ultrason çekilmesinin böbrek büyümesinin derecesinin belirlenmesi için önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Söylet, “Eskiden anne karnında tanı imkanı daha az iken çocuk doğduktan sonra ancak idrar yolu enfeksiyonu geçirirse 1 yaşında, hatta bazen 5 yaşında o zaman sorunun farkına varılabiliyordu. Şimdi anne karnında durumu tespit edip, çocuk doğunca hemen ultrason çekiyoruz. Böbreğin geleceği ve tedavi hakkında fikir sahibi oluyoruz. Hastaların 3’te 1’ine darlığın giderilmesi için ameliyat uygulanıyor. Onun dışında çocuk 15 yaşına kadar hekimin uygun gördüğü aralıklarda takip ediliyor” diye konuştu.

Takibin ultrason, böbrek fonksiyonlarını değerlendirmek için sintigrafi ve sondalı film olarak üç şekilde yapılabildiğini belirten Prof. Dr. Söylet, sözlerine şöyle devam etti:

“İdrarın çıkış noktasındaki darlık nedeniyle büyüyen böbrekte giderek şişme artıyor, çalışma kapasitesi azalıyor ve akım zorluğuna bağılı taş oluşuyorsa ameliyat yapılır. Bunun dışında iki taraflı böbrek büyümesi varsa mutlaka reflü denilen idrar torbasından yukarıya idrarın geri kaçması olayını da düşünmek gerekir. Özellikle ateşle idrar yolu enfeksiyonlarında da reflü konusu araştırılmalı. Ultrason, sintigrafi, sondalı filmden korkanlar oluyor. Sırf bu yüzden böbreğini kaybedenlere şahit oldum. Sondalı filmde mesane boyalı olarak doluyor. Mesanenin düzgün olup olmadığı, birtakım kalınlaşmalar gibi ikinci belirtiler olup olmadığına ve geriye kaçış durumuna bakıyoruz. Bize çok bulgu veriyor. Bu yüzden önemsenmeli, yaptırmaktan korkmamalı.”

“REFLÜ YÜZDE 80 KENDİLİĞİNDEN KAYBOLUR”

Reflünün tedavisinde sondalı filmde ortaya çıkan 5 dereceye bakıldığını, ilk 3 derecenin böbreğe zarar vermediğini, 4. ve 5. derecelerin böbreğe zarar verdiği için acil müdahale yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Söylet, “Böbrekte hasar yoksa, 1, 2 ve 3. derece ise o zaman ilaçla takibe başlanıyor. Yılda bir testler yenileniyor. Reflünün kendiliğinden geçmesi diye de bir şey var. Kendiliğinden 2 yıl içinde yüzde 80’i kaybolabiliyor. Ama ağır reflülerde yarısı müdahale gerektiriyor. Erkeklerde genelde doğuştan reflü, kızlarda 3-7 yaş arasında ortaya çıkan mesane çalışma düzeninin bozulmasına bağlı sonradan edinilen reflü görüyoruz. Erkeklerin yüzde 80-90’ı doğuştan, kızların yüzde 80-90’ı sonradan edinilen reflüdür. Erkeklerde daha fazla ağır reflü, kızlarda 1, 2. derecede daha hafif reflü görülür. Dolayısıyla cinsiyet arası farklılıklarda bulunuyor” diye konuştu.

İlaç tedavisinin yanında mesaneyi düzeltmeye yönelik ilaçların da çocuğa verildiğini anlatan Prof. Dr. Söylet, “Bu da gündüz idrar kaçırma ile ortaya çıkar. Gündüz ani sıkışma, yetişememe, panik halinde tuvalete koşmalar, arada birer damla kaçırma. Bununla birlikte reflü olur. İkisine beraber ilaçla müdahale etmek gerekir. Çocukların televizyon, bilgisayar başından kalkıp tuvalete gitmediğini ve 24 saat içinde üç kez tuvalete giden çocukta mesane bozulmaları meydana gelebilir. Aile, çocuğun tuvalete gitmesi için onların ilgisini çekmeli. Mesela, her tuvalete gittiğinde bir sticker yapıştırılabilir. Bir de çocuğun tuvaletten korkmaması için ayağının yere basması lazım. Bu yüzden ayakaltına bir yükselte konulmalı” dedi.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler