HABER

Böbrek taşı en çok Güneydoğu'da görülüyor

Ürolog Dr. Ali Çift, böbrek taşının en çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde görüldüğünü söyledi. Dr. Çift, ayrıca yaz mevsiminde vücudun sıvı kaybına uğraması nedeniyle risk altında olan böbrek taşı hastalarının, bol bol sıvı tüketmeleri gerektiğini belirtti.

Böbrek taşı en çok Güneydoğu'da görülüyor

Böbrek taşı hastalığı için uyarılarda bulunan Uzm. Dr. Ali Çift, yaz aylarında böbrek taşı hastalarının dikkatli olmaları gerektiğini söyledi. Uzm. Dr. Çift, yapılan araştırmalarda Güneydoğu'da yaklaşık her 4 kişiden 1 kişinin böbrek hastası olduğunun ifade ederek, "Üriner sistem taş hastalığı, idrar yolu enfeksiyonları ve prostat hastalıklarından sonra üriner sistemi etkileyen 3. hastalıktır. Üriner sistem taşı hastalığı, en çok 30 ile 60 yaşları arasında görülür. Taş yapan hastaların yüzde 67'sinde 1.5 ile 8 yıl içerisinde tekrarlama ihtimali vardır. 3 erkeğe karşılık 1 kadında görülmektedir. Taş hastalığının bazı coğrafi bölgelerde daha sık görüldüğü tespit edilmiştir. Daha çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde görülen böbrek taşı hastalığının sık görülmesinde iklim, beslenme ve ailesel faktörlerin rolü vardır. Taş oluşumunda bazı hazırlayıcı faktörler vardır. Bunlar, idrar pıhtısındaki (asiditesindeki) değişiklikler, yaygın idrar yolu enfeksiyonları, kalsiyum oksalat, kalsiyum fosfat ve organik taşlar gibi değişik hazırlayıcı faktörler bulunmaktadır" dedi.

BÜYÜMEDEN ÖNLENMELİ

Böbrekte bulunan taşların büyümeden önlenmesi gerektiğinin altını çizen Çift, "Bugün dünyada en çok görülen taş kalsiyum oksalat ve kalsiyum oksalat-kalsiyum fosfat karışımı olan mikst taşlardır. 2. sırayı magnezyum amonyum fosfat taşları alır. Kaliks veya renal pelviste (böbrek havuzcuğu) yerleşmiş taşlar, tam olmayan tıkanıklık yaparsa, böğür bölgesinde künt (sıkıştırıcı) bir ağrıya sebep olur. Eğer böbrek taşı, tıkayıcı nitelikte ise, kolik (şiddetli) tarzında ağrı oluşturur. Bu hastalığın tedavisi, akut dönemde hastanın sancıdan kurtarılıp rahatlatılması, üriner sistemin taşlardan olabildiğince temizlenmesi, sonraki dönemde ise hastada yeni taş oluşumunun veya var olan taşın büyümesinin önlenmesidir. Üriner sisteminin taşlarının tedavisi, hastaya çok yönlü bir yaklaşımı gerektirir" diye konuştu.

SIVI KAYBINA DİKKAT

Yaz mevsiminde tehlikeli boyutlara oluşan hastalığı en çok sıvı kaybının neden olduğunu da vurgulayan Çift, "Medikal tedavi (ilaç tedavisi), açık cerrahi, endoürolojik yöntemler (kapalı cerrahi girişimler), ESWL (vücut dışından ses dalgalarıyla taşların kırılması), ve proflaktik (koruyucu) tedavi gibi seçenekler, hasta için en uygun zaman ve kombinasyonlarda (birlikteliğinde) kullanılmalıdır. Taş hastalığının etyoljisi ne olursa olsun, tüm hastalara uygulanabilecek en etkili tedavi, günlük sıvı alımının arttırılmasıdır. Taş hastalarında, günlük idrar hacminin 2000 ml'nin altında olmaması gerekmektedir. Spesifik tedavi uygulamalarında Altta yatan bozukluklar düzeltilmeli, yeni taş oluşumu engellenmeli, hastalığın gösterdiği böbrek dışı komplikasyonları da önlemelidir. Cerrahi taş tedavisi için en uygun teknik seçilirken, taşın yeri, boyutları, hastanın birlikte olan diğer problemleri, hekimin deneyimi ve elindeki olanaklar göz önünde bulundurulmalıdır" şeklinde konuştu.

En Çok Aranan Haberler