YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Bölge Baroları: Demokratik Düzen Güçlensin, Sorunlar Siyasal Zeminde Çözülsün

Canan ALTINTAŞ- Serdar SUNAR/DİYARBAKIR, (DHA)- DOĞU ve Güneydoğu Bölge Baro Başkanları toplantısı Diyarbakır'da yapıldı. Aralarında Diyarbakır, Şırnak, Mardin barolarında bulunduğu

Canan ALTINTAŞ- Serdar SUNAR/DİYARBAKIR, (DHA)- DOĞU ve Güneydoğu Bölge Baro Başkanları toplantısı Diyarbakır'da yapıldı. Aralarında Diyarbakır, Şırnak, Mardin barolarında bulunduğu 15 baronun yaptığı toplantı sonunda hazırlanan 5 maddelik ortak sonuç bildirgesi, düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Ortak bildirgede, demokratik düzenin güçlendirilmesi, ülke sorunlarının siyasal zeminde çözülmesi, farklılıkların zenginlik olarak görülmesi istendi. Doğu ve Güneydoğu Bölge Baro Başkanları toplantısı Diyarbakır Liv Suit Otel'de yapıldı. Toplantıya aralarında Diyarbakır, Şırnak, Adıyaman, Mardin Baro Başkanlarının da bulunduğu 15 bölge baro başkanı katıldı. Yapılan toplantı sonunda hazırlanan 5 maddelik ortak sonuç bildirgesini Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen açıkladı. Başkan Özmen, Bölge Baroları olarak 15 Temmuz'dan sonra yeni sürece yönelik siyasi iktidardan, demokratik düzenin güçlendirilmesi, ülke sorunlarının siyasal zeminde çözülmesi, farklılıkların zenginlik olarak görülerek hareket edilmesi gibi taleplerde bulunduklarını söyledi. SONUÇ BİLDİRGESİ Toplantıda hazırlanan 5 maddelik sonuç bildirgesini okuyan Özmen, maddeleri tek tek şöyle sıraladı: "1-Böylesi bir Anayasal değişikliğin bütün toplumu ve ülke geleceğini ilgilendirmesi nedeniyle Anayasa yapım süreçlerinin demokrasinin gereği olarak hazırlanma sürecine, teklif, görüşme ve oylama süreçlerinde toplumsal tüm kesimlerin katılım ve temsiliyetinin sağlanması gerektiğini savunmaktayız. Hukuk devleti olmanın da garantisi olan anayasaların içeriği kadar yapılış süreçleri de önemlidir. Zira bir anayasanın demokratik ve özgürlükçü olması her şeyden önce yapılış süreçleri ile doğrudan ilgilidir. Oysa hazırlanan ve referanduma sunulacak değişiklik teklifinin hazırlık sürecinde toplumun beklentilerini karşılayacak düzeyde toplumun tüm kesimlerinin sürece katılamamış olması, Mecliste 3. büyük gruba sahip siyasi partinin eş başkanlarının ve bir çok vekilinin tutuklu olması sebebiyle değişiklik sürecinde yasama faaliyetlerinde bulunamamış olmasının demokratik bir sistemle bağdaşmayacağı aşikardır. Dolayısıyla yapılması istenen değişikliklerden önce yapılış usullerindeki bu aykırılıklar ve yapılması istenilen değişiklikler, anayasayı toplum-birey merkezli olmaktan çıkarıp, tamamen devlet lehine bir sözleşme şeklini almasına neden olacaktır. Bu haliyle yapılması istenen anayasal değişiklikler anayasayı toplumsal sözleşme olma vasfından uzaklaştıracaktır. 2-Hazırlık ve meclis aşamasındaki bu eksikliklerin yanı sıra hukuk alanında ve siyasal sistemde bu denli geniş ve önemli değişikliğe sebebiyet verecek anayasa değişikliğinin OHAL koşullarında referanduma götürülüyor olmasını endişe ile karşılamaktayız. Özellikle yurttaşların iradesinin şekillenmesi açısından büyük öneme sahip bilgilendirme ve propaganda koşullarının sağlanmadan gerçekleşecek bir referandum sonrası değişikliğin, ağır aksak işleyen demokrasimize ciddi bir gölge düşüreceği kanaatindeyiz. 3- Bölge Baroları olarak, her fırsatta ve her platformda dile getirdiğimiz üzere bir darbe ürünü olan ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamayan bundan dolayı da defalarca değişikliğe uğrayan mevcut 1982 Anayasasının yerine yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğuna ilişkin görüşümüzü bir kez daha tekrarlamak isteriz. Toplumun ihtiyacı olan, demokratik, sivil ve kuvvetler ayrılığına dayanan yeni bir anayasadır. Referandum sonucu ne olursa olsun siyasi partilerin,sivil toplum örgütü ve kuruluşlarının yani toplumun tüm kesimlerinin hazırlık sürecine dahil edileceği demokratik, özgürlükçü, evrensel insan haklarına dayalı ülkedeki bütün farklılıkları ve zenginlikleri gözeten yeni bir anayasa ihtiyacı ortadan kalkmayacaktır. 4- OHAL ile birlikte sistematik bir şekilde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerin adli süreçlere ilişkin getirdiği uygulamalar; temel hak ve özgürlükleri kısıtlamakta/ortadan kaldırmakta ve keyfi uygulamalara da zemin oluşturmaktadır. KHK'ler ile savunma hakkını kısıtlayıcı yasal alandaki değişikliklerin, adil yargılanma başta olmak üzere bir çok temel hak ve özgürlüğün ihlali sonucunu yaratmaktadır. Hukuk alanındaki bu değişikliklerin yanı sıra KHK'ler ile yapılan toplu ihraçların,dernek, vakıf ve basın yayın organlarının kapatılması toplumda derin korku ve kaygılar yaratmıştır. Siyasi iktidar, çıkarmış olduğu KHK'ler ile darbe sürecini yaratan ve kalkışanlara yönelik mücadele etmekten ziyade toplumun muhalif kesimlerine yöneldiği konusunda kamuoyunda oluşan algı, darbe girişimi ile ilişkisi olmayan muhalif akademisyenlerin üniversitelerden ihracını düzenleyen son KHK'ler ile daha da güçlenmiştir. 5- Demokrasinin olmazsa olmazı olan seçimlerle göreve gelmiş halk iradesini temsil eden yerel yöneticilere yönelik operasyonların, yerel yönetimlere kayyum atamalarının ve milletvekillerinin gözaltına alınması veya tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu, demokratik kazanımlara ve halkın iradesine müdahale niteliğinde olduğunu belirtmek isteriz. Tüm bu uygulamalar Kürt sorununun çözümü için vazgeçilmez olan demokratik siyaset alanını daraltmakta ve sivil siyaseti işlevsiz bırakmaktadır. Bölge baroları olarak, sivil siyaset kanallarının kapatılmasının ve Kürt Meselesinin şiddet sarmalına itilmesinin sorunları daha da büyütüp toplumsal ayrışma ve kutuplaşmaya sebebiyet vereceğini bir kez daha dile getirmek isteriz. Sorunların siyasal zeminde çözümünden uzaklaştırılıp adli ve kolluk birimlerine havale edilmesini doğru bulmamaktayız. Geçmişte uygulanmış benzer metotların çözümden ziyade sorunu derinleştirdiği bilinen bir gerçektir. Özellikle Kürt siyasetçilerin Parlamentoda gözaltına alınarak tutuklanmalarının yarattığı sonuçlar acı bir şekilde tecrübe edilmişken bugün aynı yol ve yöntemlere başvurulması yanlışta ve çözümsüzlükte ısrardır." Açıklamanın son bölümünde ise, silahlı saldırı sonucu katledilen Diyarbakır Barosu eski başkanı Tahir Elçi'in faillerinin bulunmadığına dikkat çeken Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, "Son olarak değerli meslektaşımız Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Tahir Elçi'nin katledilmesinin üzerinden 15 ay geçmiş olmasına rağmen halen fail veya faillerinin bulunamaması, dosyada tek bir şüphelinin dahi olmaması kabul edilemez bir durumdur. Bir an önce fail veya faillerinin tespitine dönük etkin bir soruşturma yapılması talebi ile soruşturmasının takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygı ile paylaşırız" diye konuştu.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler