Eski bir yüzbaşı olan ve 'Brezilya'nın Trump'ı' diye nitelenen Jair Bolsonaro'nun 'Savunma Bakanlığına münasip törenlerin düzenlenmesi için emir verdiği' duyuruldu. Sözcünün açıklamasında, devlet başkanının, 'komutanların kendi garnizonları içinde doğru bulduğu şekilde ve kendi bağlamında kutlama yapılması' tavsiyesine yer verildi.
'SİVİLLE ASKERİN BİRLEŞİP ÜLKEYİ YOLUNA SOKTUĞU GÜN'
Sözcü "Başkan 31 Mart 1964'te olanları darbe olarak değerlendirmiyor" diye altını çizerek şöyle devam etti:
"Toplumun bir bütün olarak ülkenin o dönem karşı karşıya kaldığı tehlikeyi algıladığına, o gün sivillerle askerlerin ülkeyi düzeltmek ve tekrar kendi yoluna koymak için birleştiğine inanıyor. Bu olmasaydı, bugün burada hiçkimse için iyi olmayan bir tür hükümet olurdu."
'ASKERİ DARBE DEĞİL DEMOKRATİK DEVRİM'
Brezilya işkence, kayıp, cinayet ve katliamlarla birlikte anılan askeri diktatörlük dönemini 'demokratik devrim' diye niteleyerek yeniden yazma yönünde bir kampanyaya da sahne oluyor.
Buna tuz biber eken Bolsonaro'nun açıklamasına askeri diktatörlük kurbanları çok sert tepki gösterdi.
'ALMANYA'NIN HİTLER GÜNÜ KUTLAMASIYLA AYNI'
Kardeşi Stuart gözaltında işkence edilerek öldürülen, annesi Zuzu askeri ajanların düzenlediği bir trafik kazasında öldürülen gazeteci Hildegard Angel, şu tweeti attı:
"Brezilya'nın 64 darbesini kutlaması, Almanya'nın Hitler Günü ilan etmesiyle aynı şeydir."
İngiliz gazetesi The Guardian' "Bu beni korkunç şekilde üzüyor" diyen Angel, darbenin aslında Brezilya'da 'Yalancılar Günü' denilen 1 Nisan'ın ilk saatlerinde gerçekleştiğini hatırlatarak Bolsonaro ile yandaşlarının tarihi yeniden yazmak istediklerine dikkat çekti. Gazeteci "Brezilya'nın çocuklarına bir yalan satmak istiyorlar" dedi.
'HOLOKOST İNKARCISIYLA AYNI POZİSYON'
ABD'deki Brown Üniversitesi'nin Brezilya tarihi profesörü James Green, Bolsonaro'nun askeri diktatörlükle ilgili pozisyonuyla kendisini Holokost inkarcısının muadili yaptığını belirtti.
Latin Amerika'nın en büyük ve en güçlü ülkesinde tartışmalı yolsuzluk suçlamalarından solcu Devlet Başkanı Dilma Rousseff'in azledilmesi, onun selefi ve mentörü Luiz Inacio Lula da Silva'nın hapse atılması süreci, aşırı sağcı Bolsonaro'nun devlet başkanı seçilip ocakta göreve başlamasıyla sonuçlandı.
ASKERİ DİKTATÖRLÜĞÜN İNSAN HAKLARI İHLALLERİ RAPORLA BELGELENDİ
Trump hayranı olup ilk yurtdışı ziyaretini ABD'ye yapan Bolsonaro, 1970-80'lerin Latin Amerika'sındaki ABD destekli diğer askeri diktatörlüklere de övgüler düzerken, Trump'ın Venezüella'da seçilmiş Nikolas Maduro hükümetini devirme kampanyasını destekliyor.
Askeri diktatörlük döneminde işkence görmüş eski bir şehir gerillası olan Rousseff, o dönemle hesaplaşılması için Hakikat Komisyonu kurulmasını sağlamış, çıkan raporda çok geniş çaplı insan hakları ihlalleriyer almıştı.