A Milli Futbol Takımımız uzun bekleyişler sonunda ilk kez Dünya Kupasına katılmaya hak kazanmıştı. O yıl ilk kez bir Asya ülkesinde düzenlenecek olan turnuvaya Güney Kore ve Japonya ev sahipliği yapıyordu. Şenol Güneş önderliğindeki Millilerimiz dünya üçüncülüğüne ulaştı ve bu başarı tarihe en büyük başarımız olarak geçti. Dünya üçüncülüğümüzün yanı sıra turnuvada gösterdiğimiz karakterli duruş da dünya gündeminde yer etti.
Yarı final maçında o sene dünya şampiyonu olan Brezilya’ya 1-0 yenilmemizin ardından üçüncülük maçında Almanya’ya boyun eğen, ev sahibi Güney Kore'yle karşılaştık. Zorlu geçen mücadeleyi 3-2 kazanarak dünya üçüncülüğüne ulaştık. İki dost ülkenin karşılaştığı bu mücadelede insanlık ve centilmenlik adına çok özel anlar yaşandı. Maç sonunda iki ülkenin futbolcuları el ele verip adeta bir dostluk gösterisi sergiledi.
Tarih yazarak dünya üçüncülüğüne ulaşan A Milli Futbol Takımımız madalya hakkı kazanmıştı. FIFA tarafından verilen 25 madalya futbolcularımıza, teknik direktörümüze ve antrenörlerimize sunulmuştu. Teknik ekipten bazı kişilere madalya yetmemişti ve bu durum Teknik Direktörümüz Şenol Güneş’in canını sıkmıştı çünkü o turnuvada takıma hizmet veren herkesin bu ödülü hak ettiğini düşünüyordu. Şenol Güneş sonuna kadar hak ettiği bu madalyayı boynuna takmıştı ama takımın malzemecisini boynu bükük görünce dayanamayıp kendi madalyasını ona hediye etmişti. Bu hareketiyle hem Türk halkını hem de tüm dünyayı kendisine hayran bırakmıştı.
Yıllar sonra kendisine bu konu hakkında sorular gelince, “Keşke orada herkese verilseydi. Orada herkes madalya almalıydı. Bir baktım biz madalya alırken o çocuk orada buruk kaldı. Bende çıkardım madalyayı ona verdim. Sonra düşündüm bana diyorlar ya sen o başarıda yoktun. Evet, şu an bunu ispatlayamam çünkü bana orada verilen madalyayı ben o dönemin Milli takım malzemecisine verdim.” diye bir açıklama yapıyor.