Bozdağ: Başka değerleri benimseme uyum değil asimilasyondur

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, kendi değerlerinden feragat edip başka değerleri benimsemenin uyum değil, asimilasyon olacağını söyledi.

'Uluslararası Göç Sempozyumu' Gaziantep Üniversitesi'nde başladı. Sempozyuma katılan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, insanlık tarihinin bir yönüyle de göçler tarihi olduğunu vurguladı. Bozdağ göçün, tarihin şekillenmesinde, toplumların kültürel olarak karşılıklı etkileşmesinde, yeni toplumlar oluşturulmasında, sanatta, siyasette, bilimde büyük başarı ve dönüşümlerin yaşanmasında en önemli ve itici güç olduğunu kaydetti. İnsanların sürekli sürekli göç yolunun yolcusu olduğunu aktaran Bozdağ, "İnsanlar, geçimin siyasal, sosyal, kültürel, dini ve benzeri birçok gerekçelerle göç etmişlerdir ve devam etmektedirler. Göç, bir yönüyle hicret ve bütün peygamberlerin birer gerçeğidir. Hepsi göç etmişlerdir. Onlar birer muhacir ve göçmendir. Onlar, davaları ve inançları için göçmek zorunda kalmışlardır. Bugün de hem Türkiye, hem de dünyada yine davaları ve inançları için göçen milyonlarca insan vardır." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin de bir göç ülkesi olduğunu hatırlatan Bozdağ, "Türkiye çok kültüre, medeniyere, dine, dile, renge ev sahipliği yapmıştır. Herhangi bir yerleşim yerine gittiğinizde farklı mimarileri, tarihi, dilleri, lezzetleri görmeniz mümkündür. Bu Türkiye'nin gücü ve zenginliğidir. Esasen bizim de gerçeğimiz ve normalimizdir. Halen de başka ülkelerin vatandaşı olan çok sayıda insan yaşamaktadır." diye konuştu.

Çifte vatandaşlık konusunda Türkiye'de herhangi bir problem yaşanmadığını, ülkeler arası bir ayrımın söz konusu olmadığını kaydeden Bozdağ, ülkenin aynı zamanda yurt dışına da göç verdiğini hatırlattı. 155 ayrı ülkede yaklaşık 6,5 milyon Türk vatandaşının yaşadığını aktaran Bozdağ, sadece işçi olarak değil, sporcu, bilim insanı, sanayici, tüccar ve siyasetçi sıfatıyla benzer başarılara imza attıklarını, bunun da kendilerini gururlandırdığını söyledi.

EN ÇOK TÜRK ALMANYA'DA YAŞIYOR

En çok Türk vatandaşının Almanya'da yaşadığını dile getiren Bozdağ, "2 milyonu Türkiye, 1 milyonu da Alman vatandaşlığına geçen 3 milyon vatandaşımız yaşıyor." dedi. 50 yılı aşkın süredir Türk vatandaşlarının bu ülkede müstesna roller oynadığının altını çizen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Almanların ekonomi alanındaki mucizesine alın terleriyle katkı sağladılar. 75 bin işletmede, 35 milyar euro ile ekonomiye büyük katkı sağlıyorlar. Bugün Almanya'da 4. nesil vatandaşımız yaşıyor. Mezut Özil gibi başarılı sporcular, Fatih Akın gibi başarılı sanatçılar Almanya'nın olduğu kadar Türkiye'nin de gururu."

Türklerin bugünkü başarı hikayesinde Alman halkı ve hükümetlerinin de katkısının tartışılmaz olduğuna dikkat çeken Bozdağ, onların da Türk vatandaşlara kapılarını ve gönüllerini açtıklarını belirtti. Her yıl 4 milyon Alman vatandaşın da turist olarak Türkiye'ye gelmesini ilişkilerin olumlu manada gelişmesi için faydalı bulduklarını anlatan Bozdağ, şunları söyledi: "Gerek ülke içinde, gerek bir ülkeden başka ülkeye göçen insanlar, yanlarında sadece valizlerini, bavullarını, eşyalarını götürmüyorlar. Hiçbir valizin alamayacağı çoklukta ve ağırlıkta, yanlarında dillerini, dinlerini, kültürlerini, geleneklerini, akıllarını, kalplerini, aşklarını, duygularını, sırlarını, umutlarını, hayallerini, rüyalarını, velhasıl pek çok manevi değerleri de beraberinde götürdüler. Onlar göçülen yerdeki insanlar gibi birer değerli insandır."

Başarılı bir uyum ve entegrasyonun da ancak insanların valize ve yük taşıyıcı araçlara sığmayacak yüklerine yani manevi özelliklerine saygı duyarak geliştirilen politikalarla olacağını anlatan Bozdağ, şöyle konuştu: "Zorla, farklılıkları dikkate alarak saygı göstermeden, dayatmayla, ne bir ilde, ilçede, beldede, ne de dünyanın başka ülkesinde uyum olmaz. Bunu başaran bir ülkeyi bulmak da mümkün değildir. Göçe, sorundan öte sosyal olay gözüyle bakmak lazım. Bu sosyal bir hadise. Belediyeler, bununla ilgili kendi kentlerinde daha iyi bir yaşam kültürü oluşmasını arzu ediyorlarsa, insanların kültürlerine, geleneklerine, dillerine, dinlerine saygıyı esas kılarak başarılı olurlar."

Uyum konusuna da değinen Bozdağ, bunun karşılıklı olması gerektiğini kaydetti: "Ülkenize, ilinize, ilçenize gelen insanlardan belli adımları beklemek değil, belediye, valilik, hükümet olarak bizim de belli adımları atmamız, belli davranışları ortaya koymamız gerekir. Tek taraflı uyumun başarılı olması mümkün değildir. Türklerin de Alman kültürüyle uyumlu olması bizim Türkiye olarak en büyük dileğimizdir. Uyumdan ne anladığımızın da önemli olduğunu her zaman ifade ediyoruz. Dilini, dinini, kimliğini muhafaza ederek, toplumun refahına, huzuruna daha fazla katkı sağlaması ve onlarla beraber mutlu olması ve bunu içselleştirmesi olarak anlıyoruz. Kendi değerlerinden feragat edip, başka değerleri benimseme uyum değil, asimilasyon olur."

Irkçılık tehlikesine de vurgu yapan Bozdağ, dünyanın her yerinde geçmişten günümüze her tür fanatizm, ayrımcılık, hukuksuzluk ve keyfilik yapanların her zaman kaybettiğine işaret etti. Bozdağ, "Bize düşen, farklı kültürler ve farklılıklarla birlikte yaşamanın, hoşgörü, hak, hukuk, adalet ve insan haklarının paha biçilemez güç olduğunu her şartta müdafaa etmektir. Huzur ve barışın en büyük düşmanı ırkçılık, bölgecilik, İslamafobia gibi tavırlara dik durmak, bunların hayat bulacağı tavırlardan uzak durmak gerekir." şeklinde konuştu.

Göç yoluna çıkan insanların cesur insanlar olduğunu ifade eden Bozdağ, "Onlar bilmedikleri bir şehre, kültürel ortama gidiyorlar. Hele yurt dışına göçenler daha cesurlar. Dilini bilmedikleri ülkeye umudunun, rüyasının peşinden gidiyor. Mücadele ruhlu insanlar gittikleri yerde mücadele ediyor. Bu ancak cesaretle olur. Bunların hepsi mücadeleci cesur insanlar. Bu anlamda attıkları adımla kendileri kazanıyor, gittikleri iller, ilçeler ve ülkeler kazanıyor." değerlendirmesini yaptı.