Belki onlardan biri olduğunuzdan farkına varmamışsınızdır...
Neredeyse, sosyalleşmek için buluşulan insanla iletişim kurmak yerine sosyal medyada gezinmek her zaman daha cazip geliyor insanlara. Bu sosyal medyanın bir tür bağımlılık olduğunun göstergelerinden biri.
Bu duruma dur demek isteyen İngiltere'de bir bar sahibi, müşterilerinin tüm gece sosyal medyaya bakmak yerine, birbileriyle konuşup sosyalleşmesine zorlayan bir mekân düzenledi!
Steve Tyler, Doğu Sussex’te Gin Tub’ın sahibi. Barın etrafına Faraday kafesi yaptırarak tüm telefon sinyallerinin mekânda kullanım dışı olmasını sağlamış.
Gerçekten dahice bir çözüm değil mi?
Sistem, basitçe duvarlara ve tavana metal plakalar monte ederek elektromanyetik sinyallerin mekâna giremeden filtrelenmesi olarak işliyor.
İlk Faraday kafesi 1836’da fizikçi, Micheal Faraday tarafından keşfedildi. Halen aynı şekilde kullanılan sistem gürültüyü dışarıda hapsedip ters ses dalgalarını topluyor. Gürültü önleyici kulaklıklar gibi.
Yani elektromanyetik bir radyasyon (telefon sinyali gibi) Faraday kafesinin dışına çarptığında, metaldaki elektronların hareket edip elektromanyetik bir alan oluşturmasını, bunun da radyasyon dalga uzunluklarını etkisiz hale getirmesini sağlıyor.
Gel gelelim evlerimize... Bir kısmımızın evinlerinde de birer faraday kafesi var. Kendisini mikro-dalga fırın olarak tanıyabilirsiniz. Kapısındaki camların katmanları arasındaki metal yığını görebilirsiniz. İşte bu, mikrodalgaların kaçmalarını engelleyen sistem.
Hırsızların kredi kartı bilgilerinizi çalamaması için (bir cihaz ile radyo sinyaline çok benzer, pos cihazınınkiyle aynı frekansta sinyaller yollayarak kredi kartlarındaki çiplerin bilgilerini aktarması sağlanıyor) birçok cüzdanda da minik Faraday kafesleri kullanılmaya başlandı.