Tek mekanda çekilen filmler izleyicisi ile yakın bir bağ kurmayı hedefler. Bu tarz filmler genelde tek günü, çoğu zaman da gerçek zamanı merkeze alır. Dolayısıyla gerçekçiliği izleyiciye daha kusursuz iletirler.
Çocukluk arkadaşı olan 4 erkek, eşleriyle birlikte dost meclisinde toplanırlar. Kadınlardan biri oyun önerir. Herkes telefonunu masaya koyacak ve gelen aramalar, mailler, mesajlar herkesin duyacağı şekilde okunacaktır. İnsanların iki yüzlülüğünü çok güzel anlatan film final sahnesiyle de oldukça iddialı.
Michelle büyük bir trafik kazası atlatır ve kendine geldiğinde yer altında bir sığınaktadır. Yanındaysa, dışarıda kimyasal bir saldırı olduğunu iddia eden ve dışarı çıkamadıklarını söyleyen iki yabancı vardır.
Demir leydi (Margaret Thatcher) ve İra arasındaki pazarlık sonucu verilen sözlerin tutulmaması ile şiddetlenen eylemleri anlatan, izlemesi hayli güç ve sekansları rahatsız eden bir filmdir. Hapishanede geçen film, dönemin politik ve kaotik yapısını ele alarak tüm çıplaklığı gözler önüne seriyor.
Büyük bir şirket önemli bir mevkiye getirmek üzere 8 kişiyi kapalı bir odada yazılı sınava sokar. Sadece 1 kişi alınacak bu sınavda tek bir soru sorulur. Fakat ortada bir sorun vardır; ortada cevaplanması istenen bir soru yoktur.
Hiç korku filmi izlerken duygulanıp ağladınız mı? Yaptığı araştırma ve yazdığı hikayelerden dolayı hayaletlere inanmayan bir baba, kızının hayaletini görmesiyle hem korkar hem de acı duyar.
Senaryosunu bir tiyatro oyunundan alıyor. Film; zor durumda kalan eski bir inançlı suçlu ile umutsuz olan bir profesörün hikayesini anlatıyor. Filmdeki karakterlerin biri siyahı, biri de beyazı temsil eder.
1950’li yılların Fransa’sında çekilen film bir malikanede geçiyor. Hikayede ev sahibi öldürülür ve ortada 8 katil zanlısı kadın vardır.
Film, Victor Navorski’nin New York Terminalinde mahsur kalması ve hayatta kalmak için yaptıklarını anlatıyor. Komedi ve dramın ahenkle dans ettiği bu filmde sıradan bir insan sıra dışı davranmak zorunda bırakılır. Güldürürken bir yandan da ders veren bir film.
Alfred Hitchcock imzalı bu film, türünün klasiği olan bir başyapıttır. Geçirdiği kaza sonrası bacağını kıran fotoğrafçı Jeffries, komşularını teleskopla seyrederek zaman geçirmeye başlar. Bu seyir sırasında ise komşusunun karısını öldürdüğünden şüphelenir. Olayı araştırmak için sevgilisi aynı zamanda hemşiresi olan Stella’dan yardım ister.