Memleketi Sivas'ta temaslarda bulunan Türkiye Partisi (TP) Genel Başkanı Abdüllatif Şener, eşi Berrin Şener ve partisinin kadın kolları teşkilatı tarafından bir restoranda düzenlenen programa katıldı. Şener, bir otobüs firmasında çalışan kıza zorla kendi yazdığı kitabı vermek istedi.
"Bu kitabı alırsam babam beni vurur" diyen genç kızı ikna etmek isteyen Şener, cep telefonu ile CHP'li olduğu öğrenilen kızın babasını aradı.
TP Lideri Abdüllatif Şener, Atatürk Caddesi ve Belediye Çarşısı esnafını da ziyaret ederek, esnaf ve vatandaşlarla bir süre sohbet etti. Ziyaret ettiği vatandaşlara ''Abdüllatif Şener, Adımda Benimle Beraber Büyüdü'' adlı kitabını dağıtan Şener, bir otobüs firmasında çalışan Derya Ayten adlı genç kıza da kitabından vermek istedi. Ayten'in ''Kitabı alırsam babam benim vurur'' demesi üzerine Şener, genç kızdan babasının cep telefonunu alarak, aradı ve bir süre görüştü. CHP'li olduğu öğrenilen genç kıza babası Bayram Ayten'in kızmayacağını söyleyen TP Lideri Şener, kitabını okumasını istedi.
Şener, gezi sırasında girdiği bir lokantada döner kesip kendisini takip eden davulculara ise harçlık verdi.
''BİR ÜLKEDEKİ BAŞBAKAN OLAN BİTENLERDEN SORUMLUDUR''
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Şener, CMK'nın 102. Maddesi kapsamında terör örgütü Hizbullah üyelerinin tahliyesi ardından haklarında çıkarılan yakalama kararına ilişkin değerlendirilmesinin sorulması üzerine, ''Türkiye'de insanımızın adalet duygusunu yaralayan, adalete güvenini sarsan önemli gelişmeler meydana geliyor. Cinayetlerden, büyük vahşetlerden sorumlu olan, yargılanan insanlar infaz uygulamalarından yararlanmak suretiyle hapishanelerden çıkıyor ve daha sonra düzenli olarak izlenmesi gerektiği halde izlenmiyor ve kayıplara karışıyorlar. Tahliye edilen birkaç kişinin daha sonra yakalanmış olması bu genel görüntüyü değiştirecek nitelikte değildir. Çünkü çok sayıda tahliye olmuştur. Bunlardan birkaç tanesi tekrar yakalanabilmiştir. Ama büyük çoğunluğu hapishaneden çıktıktan sonra hergün emniyete uğraması gerekirken uğramamıştır. İdare de izleme görevini düzenli yerine getirmemiştir. Bunun neticesinde kayıplara karışmışlardır. Hatta muhtemelen bir kısmı da yurt dışına çıkmıştır. Böyle bir ortamda Başbakan'ın yargıyı suçlaması, karşılıklı suçlamaları devam etmesi gerçekten ülkenin içinde bulunduğu durumu açık seçik göstermektedir. Bir ülkedeki Başbakan olan bitenlerden sorumludur'' şeklinde konuştu.
''BİR YERLERİ SUÇLAMAYA ÇALIŞMAK İZAH EDİLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL''
Mevcut iktidarın yeri geldiğinda kanunları, anayasayı değiştirdiğini belirterek, ''Canı istediği zaman Habur'da seyyar mahkeme kuran bu iktidardır. Ama ortaya çıkan infaz nedeniyle olumsuz tabloyu, kamuoyu vicdanını yaralayan görüntüleri kendi kabahati görmemek, bir yerleri suçlamaya çalışmak izah edilebilir bir şey değildir. Maalesef iktidar partisi ve Sayın Başbakan sürekli olarak kendi yanlışları nedeniyle ortaya çıkan problemlerin sorumluluğunu hep başkalarının üzerine atmak suretiyle siyaset yapmaktadır ki; bu sorumlu siyaset anlayışı ile bağdaşmaz'' diye konuştu.