90 yıl öncesine dönüp Atatürk’ün siyasi devrimlerinden bir tanesi olan Cumhuriyet’in İlanını görmek isterdim. O günler gurur, heyecan ve geleceğe dönük beklentiler varmış.
Milletin yönetilme şeklinin belirlendiği o günlerde hiç kuşkusuz karşı çıkmalarda olmuştu. Ama 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılışı ile Milli Egemenliğe dayalı yeni bir devletin kurulmasına engel olunamamıştı.
O günden bugüne korunmaya gerek duyulan Cumhuriyet hala tartışma konusu olabiliyorsa şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekmektedir.
Cumhuriyeti benimsemiş, demokrasi heyecanı olan kesim, o denli büyüktür ki, eskinin özlemini çekenlerin oranı bu kesimin yanında aslında solda sıfır kalır.
En azından ben, buna inanıyor, inanmak istiyorum. Her şeyden önce bizlere emanet edilen Cumhuriyeti gelecek kuşaklara daha da güçlendirerek taşıma görevimiz var ve sorumluluk bunun kıymetini bilen herkestir.
Tabii, demokrasimizi de aynı bağlılıkla geliştirmemiz gerekiyor. Bu sadece mevcut iktidarın görevi de değildir. Herkesin bu konuda üstüne düşeni fazlasıyla yapması gerekiyor ki, bu da en çok siyasete soyunanlara düşüyor.
Demokrasi dediğimizin en büyük unsuru basın aracılığıyla siyasi düşünceleri yaymak çabasıdır. Zaten, onca medya unsuru bu görevin yerine getirilmesi adına varlar. Peki, bugün belediye başkanlığı koltuğuna oturmak için can haraç çalışan aday adayları böyle bir anlayış içerisindeler mi? Basında kendini ifade etmeyi seçen küçük bir kısmını bir kenara koyarsak, raketlerde mankenlik yarışının olduğunu görüyoruz. Bu kentte 2500 bilborda karşın, bir o kadar daha koysanız manken siyasetçilere yetmeyecek. Baksanıza, yakışıklı görünmeyle belediye başkanı olacağını düşünenler boy boy fotoğraflarını sağa sola asmanın peşinde sürüklenmeye devam ediyorlar. Hele ki bazıları tam kopmuş bilbord kapma savaşı bile yaşanıyor. Belden aşağı buradan da vuruluyor. Özellikle bilbord şirketleri taraf olmuşlar gibi bazı aday adaylarının önünü kesmek adına Adnan Menderes Bulvarındaki megabordları bazılarına kiraya vermemekte ısrar ediyorlar.
Aslında bu konuda daha fazla söz gerek yok. Unutmayalım: Bu kentin bir yerel basını var ve 5 yıldır bugünün gelmesini iple çekiyordu. Bu fikirlerin, projelerin yarışıdır, mankenlik hiç değil. Bu yüzden yerel basını görmenin zamanıdır. Bilbordlara dökülen paraların bir kısmı yayın organlarına verilerek tanıtım yapılsa, her şeyden öte yerel basın biraz soluk alacaktır. Güçlü basın, güçlü demokrasi demek değimlidir?
Fakat benim bir umudum kalmadı; bu seçimler sonrasında yine geriye olur olmaz yerlere yapıştırılan afişler kalacaktır. Oysa siyasiler yerel basına duyarlı olsaydılar, çok şey konuşulur, çok şey akıllarda kalırdı.
Gerçi bugünlerde basına konuşanı da bulmak çok zor. Korku dağları sarmış bir kere, bana dokunmayan bin yaşasın mantığı ise, içine düştüğümüz sorunların kaynağı değil de nedir?
Herkes içinde bir hapishane gezdirdiğini düşünüyorsa, dönüp ne geçmişe ne de geleceğe bakmanın bir anlamı olmaz. Kazanımlar kaybedilince, daha çok değerleniyor. Bugünün insanı olarak, Cumhuriyetin ne olduğunu, demokrasinin kıymetini hala anlamadan gideceği ya, işte ben aslında en çok buna yanarım.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz