SPOR

'Bu takım yarı finali görür'

Spor yazarları, Şampiyonlar Ligi'nde dün gece 1-1 sonuçlanan Beşiktaş - Napoli maçını köşelerinde değerlendirdiler.

'Bu takım yarı finali görür'

RIDVAN DİLMEN - SABAH

Şampiyonlar Ligi gerçekten zor bir lig...

Sert takımlar var. İyi futbol oynuyorlar.

Hakikaten de bu seviyede çok iyi futbolcular da var. 6 maçlık ligde şu Napoli'den 4 puan alabilmek çok önemli... Tabii ki hiç yenilmemek de. Bu Napoli takımı, bu grubu geçerse ve karşısına olağanüstü bir takım çıkmazsa yarı finali görür. Tarzları var, deplasmanda da olsa riskli de olsa dar alanda oynamaya çalışıyorlar. Bu dar alan da rakip yarı alan oluyor. Top rakipteyken kendi yarı alanında beklemiyorlar. Fabri aut atışı yapacak ya da Rhodolfo topu oyuna sokacak; stoperleri Koulibaly ve Maksimovic çizgiye kadar çıkıyorlar. Bunun riski savunma arkasına atılan toplardır, Beşiktaş her iki maçta da Aboubakar'ı bu pozisyonlarda kullandı ama Napoli yine de, "Ben böyle bir takımım, ben böyle oynarım" diyor. İki maçta rakip hoca Sarri'nin en büyük hatası, İtalya'daki maçta Gabbiadini'yi oynatmaması, buradaki maçta ise oynatmasıydı... Tam tersini yapması lazımdı.

Beşiktaş, bir sürü dezavantajına rağmen, sakatlara rağmen, hazır olmayan oyuncularla oynamak zorunda olmasına rağmen, maçın başında Tosic'in sakatlığına ve Adriano'nun yerini değiştirmesine rağmen istediğini aldı. Napoli gibi bir takıma karşı iki maçta 4 puanı ancak böyle alırsın. Orta sahayı kalabalık tutacaksın ki Şenol hoca da bunu yaptı. Alanına çekileceksin. Önde baskı yaparsan stoperleri dahil bütün takım pas yüzdesi yüksek olduğu için baskıyı kırarlar ve kanatlarda toplu topsuz çabuk kanat oyuncuları olduğu için çabuk geçerler. Şenol Güneş, orta sahayı kalabalık tutarak doğru yaptı. Rakip 1 puana yetinmeden oynarken pozisyon da bulurken bu direnci bir tek golle kırabilirsin. Öyle de oldu. O anda defansif orta sahaları çıkarıp, hücumcuları girince Hamsik'le hemen golü buldular. Aslında Beşiktaş, son 7-8 dakika oyuna ortak oldu.

Hem rakip ofansif kadroyla kaldı, hem de Oğuzhan girmişti. Maç Beşiktaş'a da, Napoli'ye de geldi, gitti. Yoksa ibre 1-0'a kadar Napoli'den yanaydı. Çok güçlü bir takıma karşı 4 puan almak çok ama çok önemli bir başarı.

Yalnız Yusuf Namoğlu'ndan rica ediyorum; İzlanda- Türkiye, Beşiktaş-Napoli maçlarını yöneten İngiliz hakem Clattenburg'un videolarını alsın, amatörden profesyonele kadar her hakeme izletsin. Hakemin yaptığı tek şey gördüğünü çalmak... O da mükemmeliyet getiriyor. Kolayı, bizim hakemler zorlaştırıyor!
Clattenburg'u gördükten sonra fark ettim ki hakikaten hakemlikte çok gerideyiz. Mental olarak da görüş olarak da çok gerideyiz. Euro 2016 finalini de boşu boşuna bir hakeme vermezler zaten.

ATİLLA GÖKÇE - MİLLİYET

Şenol Güneş, maçtan önce oyunu ikinci bölgede tutacaklarını söylüyor. Belli ki Napoli karşısında hesaplanmamış bir sürprizden çekiniyor. Hoca böyle konuşursa, elbette futbolcular da ona göre oynar.

Renksiz, kokusuz, tatsız-tuzsuz, niyetsiz bir oyun oynandı. Sıkıldık. Sonra beklenmedik bir penaltı... Quaresma ile öne geçti Beşiktaş... Sevincimiz sadece 3 dakika sürdü. Bu da bizi hiç şaşırtmadı doğrusu... Yıllardır Beşiktaş için en tehlikeli dakikalar, attığı golden hemen sonrasıydı. Dün de öyle oldu. Napoli fazla beklemedi, Marek Hamsik ile oyunu dengeledi, statüsünü korudu. Yine öndeler ve kaybettikleri bir şey yok.

Beşiktaş’ın dün daha coşkulu, arzulu, enerjik, etkin ve verimli oynaması gerekiyordu. Olmadı, bunları göremedik. En önemli sorun, orta alanda Atiba’nın yalnızlığıydı. Gökhan İnler ve Tolgay’ın adını spiker kaç kez söyledi, merak ediyorum. Herhalde oyunda topla ilişkisi en az olanlar onlardı. Sorumluluk alarak, oyun kurarak, top çalarak oynamalarını boşuna bekledik. Olmadı. Orta alanın bu kadar kurak ve verimsiz oyunu Beşiktaş’ın direnişini de bozdu. Atiba ve savunmanın gayretleri bir yere kadar... Beşiktaş topu kazandığı zaman rakip yarı alana hücum bölgesine geçip topu tutamıyordu.

Maçın başından sonuna kadar kazanmak isteyen takım Napoli’ydi. Beşiktaş’tan daha çok pozisyona girdiler. Topa daha çok sahip oldular. Yine de bekledikleri golü atamıyorlardı.

Bu durum Beşiktaş’ı silkelemeli; heveslenmeli ve daha etkili bir oyun için tempoyu yükseltmeliydiler. Ama hayır! Fabricio dahil, hemen hepsi zamana oynuyordu. Yazık, stratejik hesap yerine, kontrollü oyunla zamana yazıldı Beşiktaş. Beraberlik, puan eşitliği halinde Beşiktaş’a yarayacak biliyoruz. Ama Napoli ile Beşiktaş’ın puan eşitliği sağladığı bir tabloyu tahmin edemiyoruz.

Tosiç’in sakatlığı, Cenk’in oyuna katılması, durumu çok değiştirmedi. Ancak oyunun Beşiktaş adına biraz hareketlenmesi, Oğuzhan’ın (Dk.66) sahaya girmesiyle gerçekleşti.

Penaltı dahil hemen bütün ataklarda Gökhan İnler ve Tolgay’ın yapamadığı yaratıcılığı Oğuzhan ortaya koydu. Belli ki oyunu özlemiş. Aferin ona...

Dünkü maçın tamamında kazanmak için çırpınan tek adam Ricardo Quaresma idi. Eh, bu kadar düşük bir istekle de ancak 1 puan alırsınız...

Güle güle harcayın!

BİLAL MEŞE - MİLLİYET

Tosic, 23’te sakatlandı, yerini Cenk Tosun’a bıraktı, Adriano asıl yerine dönüş yaptı. Bunu niye hatırlatıyoruz? Sakatlık elbette iyi bir şey değil. Ne var ki, her sakatlıkta bir hayır vardır! Nitekim Güneş’in Cenk hamlesi, Beşiktaş’ı müthiş bir baskıdan kurtardı.

Napoli, teknik kapasitesi yüksek oyunculardan kurulu, hücuma çok pasla çıkıyorlar, savunmanın arkasına atılan toplarla, pozisyon üretiyorlar. Gabbiadini çok çabuk, tutabilene aşk olsun! Önce 2’de, ardından da 23’de iki pozisyon buldu, Fabri, geçit vermedi. Konuk takımın yoğun ayağa pas trafiği, Kartal’ın adeta başını döndürdü, sahasından çıkıp, bırakın pozisyon üretmeyi, rakip kaleye bile gidemedi.

Neyse ki, Güneş’in yerinde hamlesi Kartal’ı hem prangadan kurtardı, hem de pozisyon üretti. 29’da Atiba, yüzde yüzlük gol pozisyonunda topu direğe nişanlarken, Beşiktaş oyunda dengeyi sağladı, Napoli ilk yarı bitimine kadar istediği gibi at koşturamadı... İlk yarının fotoğrafı bu...

* * *

İkinci yarı mı? Benzetme yerindeyse ilk yarının fotokopisi gibi! Napoli, savunma bloğunu orta sahaya yakın çekti, vites yükseldi, pas trafiğini de üst seviyeye çıkardı. Düşünün ki, Beşiktaş tam tamına otuz dakika sahasından çıkamadı, taa ki Quaresma’nın 79. dakikadaki penaltı golüne kadar...

Q7’nin gol sevinci üç dakika sürdü! Kartal, zorluk derecesi yüksek maçta, zorlukla bir gol buluyor, üç dakika sonra Hamsik’in skoru eşitleyen golüyle gruptan çıkma adına tarihi bir fırsatı kaçırıyor! Olacak iş mi bu?

Kaldı ki, o ana kadar iyi bir savunma yapan Beşiktaş, Hamsik’in şut atmasına nasıl seyirci kalır, anlamakta zorlanıyoruz doğrusu!

Eğri oturacağız, doğruyu söyleyeceğiz arkadaş... Sakatlıklar, kuşkusuz Şenol Güneş’in oyun planlarını altüst etti. Ancak sahaya çıkardığı on bir, Gökhan İnler hariç ideale yakındı. İnler, oyunda kaldığı süreçte olumlu bir katkı da sağlamadı bizce!

Diyeceksiniz ki Kartal, Napoli’yi hem elinden kaçırdı, hem de gruptan çıkma adına yakaladığı büyük avantajı kullanamadı. Doğru... Ancak Beşiktaş dünkü görüntüsüyle, oyun şablonuyla Napoli’yi yenme şansı yoktu. Eee yenemiyorsanız, bu oyunda yenilmeyeceksiniz, Beşiktaş da bunu başardı.

Diyeceksiniz ki, Kartal’ın gruptan çıkma şansını kaçırmadı. Ama Dinamo Kiev ve Benfica’yı yenecek gücü de, yeteneği de fazlasıyla var.

GÜNTEKİN ONAY - VATAN

NapolI farklı bir takım. Çıplak gözle izleyince saha içi organizasyonlarının ne kadar üst düzeyde olduğu daha iyi anlaşılıyor. Stoperleriyle-santrfor arasındaki mesafe 25, maksimum 30 metre. Beşiktaş geriden oyun başlatırken savunma hattı ip gibi orta saha çizgisine basıyor. O kadar iyi alan daraltıyorlar ki böyle bir rakibe karşı pas yapmak ve oyunu ele geçirmek çok zor. Türkiye’de böyle oynayan bir takım yok. Bu yüzden Napoli karşısında Beşiktaş’ın bocalaması doğal.

Tosiç’in sakatlanmasının ardından Şenol Güneş, baktı ki takımı çok baskı yiyor. Cenk Tosun’u sahaya sürerek rakibin dengesini bozmayı amaçladı.Kanımca savunmayı kalesinden bu kadar uzakta kuran bir rakip karşısında Aboubakar’ı en uçta bırakmak daha akılcı olurdu.

2’nci yarı Napoli’nin baskısıyla başladı. Beşiktaş daha fazla uzun pası tercih etti ve kendi yarı sahasından çıkamadı. Ancak Oğuzhan Özyakup oyuna girdikten sonra etkili ataklar yapabildi.

Birileri Şenol Güneş korkak oynattı derse inanmayın. Çünkü Napoli karşısında bizim ligden hiç bir takım orta sahayı geçemez. Juventus’a kaybettikleri maçta da tek kale oynadılar. Napoli’yi yenebilirsiniz ama oyun üstünlüğünü alarak oynamak çok zor. Bireysel olarak değil sahadaki takım şekli ve oyun gücünden söz ediyorum. Oynadıkları futbol zor bir stil ama saha parselizasyonları Avrupa’nın en elit 3-5 takımlarının düzeyinde. Böyle bir rakip karşısında 2 maçta alınan 4 puan harika.

Beşiktaş yaşadığı sıkıntılara rağmen namağlup yoluna devam ediyor.

MEHMET DEMİRKOL - FANATİK

Sarri bir küçük Barcelona inşa etmiş. Oyuncu kalitesi tabii ki o seviyede değil ancak uyguladıkları alan oyunu az rastlanır bir yapı. Bu ekipten 2 puan bile çok iyiyken 4 puan çıkarmak olağanüstü. Tebrikler.

Beşiktaş ikinci yarıda rakip ceza sahasına, ilk kez, penaltıdan gelen golden 4 dakika önce 74’te girebildi. Napoli’nin her türlü takdiri hak eden ön alan baskısı ve buna yol açan alan oyununu aşmak hiç kolay değildi çünkü. Önde 6 oyuncuyla Beşiktaş’ın stoperlerinden itibaren, sahaya çok iyi yayılarak her türlü pas bağlantısını dinamitlediler. Topu kaptıkları anda önce savunma bekleri, ardından stoperler yarı sahayı geçti. Tam takım önde dar alanda kompakt oynamayı bildiler. Bunu yaparken özellikle bek-stoper aralarına attıkları toplar baştan itibaren çok tehlikeli oldu. Sadece bu değil. Çizgiye de inmeyi başardılar. Eksik kalan santrfor performansıydı. Milik’i aradılar. Şut kalitesi eksikliğini hissettiler.

Caner’in yokluğu

Beşiktaş’ın ilk yarı ve ikinci yarının başlarında bu baskıyı kıramayışının temel nedeni, Tolga ve Gökhan’ın kalabalıklar arasında hapsolmalarının yanısıra pas hızının baskıyı kıracak seviyeye çıkamayışında. Öte yandan Beşiktaş’ın baskı çabasını yüksek pas hızı, hep fazla pas istasyonu ve oyun genişliğiyle geçersiz kıldılar. Caner’in yokluğunun da uzun paslarla baskıyı kırma avantajından yararlanamamak gibi bir sonucu oldu.

Kolay değil

İlk yarıda Atiba’nın kaçırdığı net pozisyon aradığımız bir dönen toptu. Napoli’nin bu savunma zaafından daha fazla pozisyon çıkaramayışımız kötü. Ancak baskıyı kırıp rakip alana geçemezken bunu yapmak kolay değil.

Sarri bir küçük Barcelona inşa etmiş. Oyuncu kalitesi tabii ki o seviyede değil ancak uyguladıkları alan oyunu az rastlanır bir yapı.
Bu ekipten 2 puan bile çok iyiyken 4 puan çıkarmak olağanüstü.

Tebrikler. Hem Sarri’ye kurduğu bu oyun için hem de Beşiktaş’a... Bu bezdirici rakipten 4 puan çıkarabildiği için.

KENAN BAŞARAN - HÜRRİYET

Tosic'in sakatlığı dışında oyunun bir an bile durmadığı çok yüksek tempolu bir ilk 45 izledik. Tempoyu ayarlayan savunmasını ta orta sahaya kadar taşıyan Napoli’ydi. Forvetleriyle Beşiktaş savunmasına basıp göz açtırmayan İtalyanlar, kah defans arkasına toplar attı, kah oyunu kanatlara taşıdı.

Tosic, sakatlanıp çıkana kadar Beşiktaş, sürekli yumruk aldı karnına. Çıkmakta zorlanan Beşiktaş, soluklanmak için hep geri döndü ve Fabri, topla en çok buluşan isimlerden biri oldu. Neyse ki Napoli çok baskın olmasına rağmen fazla net gol pozisyonu üretemedi.

Buna karşın Atiba ile Beşiktaş, yüzde 100’lük golü kaçırdı. Atsa, deja vu; yani Napoli’deki maçın ilk devresi gibi olacaktı.

Tosic-Cenk Tosun değişikliği sonrasında, Napoli’nin de biraz yorulmasıyla, oyun dengelenir gibi oldu.

Sakatlık dönüşü fizik olarak toparlanmış gözükmeyen İnler, o adrese teslim uzun toplarından bir ikisini atabilse, bu kadar öne çıkan Napoli’ye ceza kesilebilirdi.

ERCAN TANER - HABERTÜRK

1- Daha maç başlamadı... Tosic’in sol bek olarak başlaması, açıkçası beni endişelendirdi. Rakip, kanat beklerinin arkasına çok iyi sarkıyor çünkü...

2- Maç önü düşüncem, endişeliyim derken, Tosic’in sakatlığı, Beşiktaş’ın oyun sistemini düzeltti..

3- Napoli, Torino deplasmanında Juventus’a karşı nasıl oynadıysa, öyle başladı İstanbul’da... Alan bırakmayan, oyunun 2 yönünü çok iyi oynayan ve kanat savunmaların arkalarına attıkları toplar kusursuzdu.

4- İlk 20 dakika kansız, ama stres dolu gerilim filmleri vardır ya, hani sonunu kestiremezsin, öyle geçti Beşiktaş için...

5- Sol kanat laneti devam ediyor, Olcay kendini hazırlasın... İlk yarıda, Beşiktaş için maçın pozisyonu Atiba’ya geldi... Yazık oldu, niye mi? Çünkü gözlerim Gomez’i aradı ama yok artık...

6- İkinci yarıda yukarıda yazdığım gerilim filmi yine devam etti... ‘Gökhan İnler-Oğuzhan değişikliği yerinde mi?’ diye kendi kendime sordum... Sonra Beck’in savunduğu bölgeye baktım, yalnızdı ve doğal olarak koridor olmuştu..

7- Şenol Güneş maça daha nasıl müdahale edebilir? Oyun çok sıktı Beşiktaş’ı... Ama bu oyunun adı futbol ve ben çok seviyorum bu güzel oyunu. 3 dakika, sadece 3 dakika baskı ve gelen penaltı... Q7 sakin ve güzel attı penaltıyı.

8- Çabuk gelen beraberlik golü, olmadı... Dün akşamın vasatlarından Marek Hamsik sert vurunca 3 puan hayali çok kısa sürdü... Bu arada Cenk Tosun’u unutmadım... Yine etkisiz ve formsuzdu.

9- Şampiyonlar Ligi’nin yazılı olmayan kuralı ile bitireceğim; yenemiyorsan yenilme! Beşiktaş, Benfica ve Dinamo Kiev maçlarını final gibi oynamalı.

Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler