1980 yılından beri annelere bu hazzı yaşatan aktivist Janet Balaskas İstanbul Doğum Akademisi’nin davetlisi olarak İstanbul’daydı. Bu sefer “Coşkulu bir doğumun 7 sırrı” kitabının yazarı Dominique Sakoilsky ile beraber çok yeni bir çalışmayı sundular.
Acıbadem Taksim Hastanesi’nde düzenlenen “Janet Balaskas & Dominique Sakoilsky ile Aktif Doğumun 7 Sırrı” eğitimi Acıbadem Taksim Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Çoker’in katılımıyla gerçekleşti.
Eğitime, jinekolog, ebe, doula, terapist, hemşire, psikolog ve doğum psikiyatrları katıldı. Urfa, Mersin, Bursa, Muğla, İzmir şehirlerinden eğitime katılanlar olduğu gibi İran’dan da eğitimden yararlanmak için gelenler vardı.
HORMONLARDAN KORDON KESİLMESİNE...
Dominique Sakoilsky, eğitimin amacının, fizyolojik ve aktif doğumu anlatmak, bir taraftan da aktif doğumu kadınların duygusal durumuyla da ilişkilendirmek olduğunu anlatarak “Kadınlar için hormonlar ve duygular birbiriyle çok bağlantılıdır. Bunları birbirinden ayırmak oldukça zordur. Bu eğitimde bu konuları mercek altına aldık” dedi.
Acıbadem Taksim Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Çoker, eğitimin içeriğinin aktif doğumun fizyolojisi ile hormonların işlevleri, hormonların bebeğe ve anneye katkısı, doğumdan sonraki altın saat denilen bir saatlik sürede bebeğin anne kucağına konması, bir arada kalmaları, kordonun geç kesilmesi ve doğum fizyolojisine saygı olduğunu anlattı. Ayrıca anne adayının eğitimde anlatılan 7 kelime sayesinde kendini tanıması ve doğum tercihlerini ona göre yapması da eğitimin içeriğine dahil olduğunu ekledi.
AKTİF DOĞUMUN 7 SIRRI OLAN KELİMELER
Dominique Sakoilsky “Aktif bir doğumun 7 sırrı” kitabında anlattığı ve eğitimde yer verilen yedi kelime ve kısaca temsil ettikleri anlamları şöyle sıralıyor:
Hayır: Sınırlar, kimlik, seçimler ve gerçeği temsil ediyor. Sakoilsky’e göre, iyi sınırlar belirleyebilirsek, bunları güçlendirebiliriz, kendimizi daha iyi tanırız ve seçimlerimizi kendi doğrumuzu daha iyi yansıtacak şekilde daha doğru yapabiliriz.
Merhaba: Daha açık ve iyi bir iletişim içinde olmayı ve merak duymayı temsil ediyor.
Teşekkürler: Duygusal zeka ve kalp bağını temsil ediyor. Bu kelime ile doğumdaki sevgi hormonu olarak geçen hormonlar anlatılıyor.
Hoşçakal: Bu kelime, uyanmak, dürüstlük, bağlılık, gerçekliği fark etme, karar vermeyi temsil ediyor.
Lütfen: Vizyon, niyet, beraber çalışma, daha sade bir ben olmaya doğru adım atmayı temsil ediyor.
Özür dilerim: Açık ve net olarak niyetimizi belirledikten sonra geçmişimiz ve yaralarımızla, kendimizi sabote eden yanlarımızla yüzleşme ve sorumluluk almayı temsil ediyor. Sakoilsky bu kelimeyi, kendin olmak için sorumluluk alma ve etrafındakileri davranışlarının nasıl etkilediği hakkında sorumluluk hissetme olarak özetliyor.
Evet: Her şeyin daha hafif hissedildiği son aşama ve kelime teslim olma, kabullenme, neşe, özgürlük, birliktelik ve sevgiyi temsil ediyor.
DİKEY POZİSYONDA DOĞUM YAPMAK
Janet Balaskas, aktif doğumun ne olduğunu şu sözlerle anlattı: “Aktif doğum 1980’lerde başlayan bir hareket. Kendi ailemi kurmaya başladığım sıralarda kadınların doğum yapmayı bildiklerini ve bunu benim de yapabileceğimi düşünüyordum. Bu nedenle bu doğum şekline, aktif doğum adını verdim.” Bu süreçte kadınlara doğum sırasında destek verebilmek için yeni yollar araştıran Balaskas, yoga, anatomi, dünyada doğum tarihi konularında eğitim almaya başlamış ve dünyada kadınların sırtüstü yatarak doğum yapmadıklarını fark etmiş.
Balaskas, “Kadınların pelvis yapısına bakınca dikey pozisyonda doğum yapmalarının daha kolay olduğunu gördüm. Böylece pelviste daha çok alan kalıyor, yer çekimi kuvvetinin faydası oluyor, kan sirkülasyonu daha rahat oluyor. Böylece bebek doğum yolunu daha kolay buluyor, rahim rahatlıyor. Bu pozisyon, hem bebeğe hem de anneye yardımcı oluyor.” dedi ve aktif doğumla kadınların kendi doğumlarının kontrol ve sorumluluklarını ele aldıklarını sözlerine ekledi.
KADINLARIN KENDİSİNE VE BEDENİNE GÜVENMESİNİN ÖNEMİ
Janet Balaskas, eğitimde verilen 7 kelime ile kadınların kendi bedenine ve kendilerine başlayabileceklerinin altını çizdi: “Genelde, modern toplumlarda çok gelişmiş, düşünen bir beyne sahibiz. Bu doğuma çok yardımcı olmuyor. Ayrıca çok fazla geçmişe de sahibiz. Doğumda anda olabilmek için bir hazırlık süreci gerekiyor.”
Doğum Psikologu Neşe Karabekir ise genlerden gelen aktarımın da önemli olduğunu düşündüğünü belirtti. Türkiye’de bir-iki nesil önce anne ve anneanne, babaannelerimizin yalnız ve desteksiz doğumlar yaptıklarını, bu doğumların çok zor ve kayıp yaşanan doğumlar olduğunu söyledi. Ayrıca sözlerine şöyle devam etti: “Bu nedenle doğumu iyi bir şey olarak anlatmazlar ve ben doğurdum, sen de yapabilirsin şeklinde konuşmazlar. Elbette anne oldukları için bizi koruma içgüdüsü ile bu şekilde hareket ediyorlar. Bu nedenle doğumdan çok korkuyoruz. Beden her zaman hatırlar. Her şeyi okuyup öğrenebilirsiniz, ancak bedeninizde o korku varsa, doğum anında veya sonrasında tekrar ortaya çıkar. Hatta bu korku size doğumu hatırlatan ev değiştirme, evlenme, boşanma gibi değişim, dönüşüm zamanlarında da ortaya çıkabilir. Psikolog olarak, bu konuda derine inmemiz gerektiğini düşünüyorum.”
ANNE ADAYLARI DOKTORLARINA İHTİYAÇLARINI ANLATABİLMELİ
Acıbadem Taksim Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Çoker, eğitimin konularından birinin de anne adaylarının doktorlarına ihtiyaç ve isteklerini anlatabilmeleri olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Eğitimin konularından biri buydu, evet ve hayır demek. Kadınların ihtiyaçlarını doktora söylemeleri için ilk önce ihtiyaçlarını bilmeleri lazım. Sınırlarını, evetlerini, hayırlarını, onlara nelerin iyi gelip gelmediğini bilmeleri lazım. Ondan sonra bunu doktorlarına iletebilirler. Eğer anne adayı kendisini az tanıyorsa ve korkularıyla hiç çalışmamışsa, risk kelimesini duyduğunda bu 1000’de bir oranında bir risk dahi olsa hemen sezaryan veya epidural isteyebiliyor. Kadınlar korkularının tetiklenmesi ve bebeklerini koruma içgüdüsüyle sezaryene yöneliyorlar.”
DSÖ DOĞUMDA POZİTİF DENEYİMİ DESTEKLİYOR
Acıbadem Taksim Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Çoker “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre sezaryen ortalaması yüzde 15; Türkiye’de bu oran çok yüksek. Bu durumu değiştirmek için el ele vermeliyiz. Bizim Türkiye’de yapmaya çalıştığımız kadına doğumun gücünü hatırlatmak, kadının içsel çalışmaları için alan açmak, ona birebir desteği alabileceği hastaneler kurmak.” diyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2018 yılında yayınladığı daha pozitif bir doğum deneyimi için yayınladığı rehberde de anne adayının desteklenmesi ve doğumun başlanmasının beklenmesinin sezaryen oranını azaltacağı anlatılıyor.
Dr. Hakan Çoker Anne Dostu Hastane kapsamında gerek servis gerek doğum odalarına kapıdan sonra ek bir perde takıldığını söyledi. Perdenin gebe mahremiyetine ek bir saygının sembolü olduğunu belirten Dr. Çoker, böylece odaya giren kişilerin, annenin mahremiyetini koruyan ikinci ve sembolik bir perde ile karşılaştığını, dolayısıyla annenin kendini daha güvende hissettiğini söyledi. Mahremiyete saygı ve uygun ortamın doğum hormonlarının daha iyi çalışmasını sağladığına da dikkat çekti. Dr. Çoker, Acıbadem Taksim Hastanesi’nin bu uygulamalara verdiği önemle “anne dostu” bir hastane olma yolunda hızlı adımlarla ilerlediğini vurguladı.