Aynı her şeyin fabrikasyonunun makbul olduğu rüyasından uyanmamız, asıl tadın ve sağlığın Doğa Ana'da olduğunu yeniden farketmemiz gibi...
Artık her kaliteli bitki yetiştirildiği topraktan kullanılan gübreye kadar kontrol ediliyor, tohumlar özenle, en doğallarından seçiliyor, kanserojenden uzak paketlerle bize ulaşıyor. Ömrü uzatan katkı maddelerinden uzak durmaya çalışıyoruz, peki katkı maddeleri olmadan da az sonra sıralayacağımız şifa kaynaklarının ömrünü uzatabileceğimizi biliyor muyuz?
Bu yöntem sayesinde yemeklerinizde, içeceklerinizde sık sık kullandığınız, hasta olduğunuzda duraksamadan başvurduğunuz birçok şifalı bitkiyi tüm yıl boyunca mutfağınızın bir köşesinde yetiştirebilecek, her defasında en taze yapraklardan edinebileceksiniz. Üstelik ihtiyacınız olan şeyler renkli bir şişe ve saf su kadar az, bu kadar basit!
Şişeye dolduracağınız suyun saf su olmasına dikkat edin. Çünkü musluk suyu gibi klorin içeren bir su, otunuzun dokusunu mahveder. Saf suyu yağmurlu havada balkona koyacağınız bir kap ile toplayabilir, veya çeşme suyunu bir gün boyunca beklettikten sonra kullanabilirsiniz.
Bitkinizin şişenin içinde kalacak, suya değecek seviyedeki yapraklarını kırpmayı ihmal etmeyin. Suyun içinde yalnızca gövdenin kalması lazım, aksi takdirde yapraklar suyun içinde kuruyacak ve suyu hızla kirletecektir.
Etrafı etiketle sarılmış bir kavanozu tercih edebilir, ya da şişeyi kendiniz ışık geçirmeyecek şekilde mat bir kağıtla sarabilirsiniz. Bu sayede otunuzun çok yakında şişe içinde oluşacak köklerinin, gün ışığı sayesinde oluşacak alglerden zarar görmesini engelleyeceksiniz. Pek tabii bu yöntemde mat bir plastik şişe de kullanabilirsiniz, başarılı da olursunuz. Ama yazımızın başında o kadar da kanserojen maddelerin üzerinde durduk, değil mi? :)
Kullanacağınız şişenin ağzının geniş olması da, bitkinizin köklerinin nefes alabilmesi için çok önemli!
Gövdenin altında kökler çıkıncaya kadar suyu değiştirmeyin. Kökler şişe içine salındıktan itibaren, ortalama 1 haftada bir şişenin içindeki suyu yenilemeyi de ihmal etmeyin.
İşte o andan itibaren otun en üstünde kalan kısmı, otunuz yeniden 15 santimetrelik boya ininceye kadar kırpabilir; kırptığınız kısmı taptaze olarak yemeklerinizde, içeceklerinizde kullanabilirsiniz. Hem de tüm yıl!
Örneğin, biberiye ya da fesleğen yetiştiriyorsanız şişenizi mutfağın en ışık alan bölgesinde tutmalısınız. Bu bitkilerin yaprakları diğer şifalı otlara nazaran daha fazla gün ışığı ister.
Adaçayının gün ışığının yanı sıra çok iyi havalandırılmış bir yere ihtiyacı vardır, çünkü adaçayı küflenmeye en meyilli otlardan biridir.
Tarhun otunda sıcaklık önemlidir; şişeyi mutfağın en ılık noktasına koymanız gerekir. Ne serin olmalı, ne de kalorifer üstü!
Nane ise en kolayı; mutfağınızın her noktasında, her sıcaklıkta yetiştirebilirsiniz :)
Afiyet olsun!
Kaynak: Tips4healthylifestyle.com*