HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Bugün Roboski katliamının yıl dönümü anılıyor

Bugün Uludere olaylarının üzerinden tam 4 yıl geçti. Peki 28 Aralık 2011 günü TSK'nın bıraktığı bombalar sonucu 34 kişinin ölümüyle sonuçlanan Uludere ya da Roboski katliamında neler yaşandı?

Bugün Roboski katliamının yıl dönümü anılıyor

28 Aralık 2011 günü saat 21.39 ila 22.24 arasında, Türkiye ordusu Irak sınırında kaçakçılık yapan bir grubun üzerine dört adet bomba bıraktı. Bugün ise Uludere olaylarının üzerinden 4 yıl geçti. 34 kişinin ölümüne yol açan Roboski olaylarının yıl dönümü çeşitli yerlerde anıldı. Niğde'de, Şırnak'ın Uludere (Roboski) İlçesi'nde 34 kişinin hayatını kaybettiği olayı protesto etmek için toplanan ve 'Robosikinin katili devlettir' yazılı pankart açan HDP'li grup taşlı saldırıya uğradı. Öte yandan Çanakkale'de, hayatını kaybeden 34 kişi için düzenlenen anma etkinliğinde yürüyüş yapmak isteyen gruba polis izin vermedi, çıkan olaylarda 20 kişi gözaltına alındı. Peki 28 Aralık 2011'de Şırnak'ın Uludere ilçesinde neler yaşandı? Uludere, diğer bir deyişle Roboski'de kaç kişi öldü? Uludere soruşturması nasıl gelişti?

ULUDERE OLAYLARI

Uludere olayı, diğer adlarıyla Uludere katliamı, Roboski katliamı veya Uludere operasyonu 28 Aralık 2011 akşamı Türk Hava Kuvvetlerinin, Şırnak'ın Uludere ilçesi yakınlarındaki Irak topraklarında F-16 savaş uçaklarıyla yaptığı bombardıman sonucunda 34 Kürt kökenli vatandaşın hayatını kaybetmesi olayıdır. Bir kişinin yaralandığı Uludere operasyonunda hayatını kaybedenlerin, Irak'tan Türkiye'ye mazot ve sigara getirmek için PKK'nın kullandığı yol üzerinden geçen Kürt kökenli vatandaşların oluşturduğu bir kaçakçı kafilesi olduğu anlaşıldı.

Genelkurmay Başkanlığı olay sonrası açıklamasında 28 Aralık 2011 tarihinde saat 18.39’da tespit edilen grubun PKK'nın kullandığı yolları kullanması sebebiyle vurulmasına karar verildiğini ve operasyonun TSİ 21.37 - 22.24 arasında gerçekleştiğini belirtti. 16 Mayıs 2012 tarihinde olayın, Amerika Birleşik Devletleri'nden paylaşılan istihbarat nedeniyle gerçekleştiği belirtilse de daha sonra yapılan açıklamalarda bu bilgi yalanlandı.

Olayın ardından İnsan Hakları Derneği ile İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) ortak bir heyet oluşturarak bölgede incelemede bulundu. İnsan hakları heyeti, Uludere'de 34 insanın öldürülmesini yargısız infaz olarak değerlendirdi ve olayı toplu katliam olarak nitelendirdi.

Roboski katliamında Salih Ürek, Bedran Encü, Adem Ant, Erkan Encü, Şivan Encü, Muhammed Encü, Bilal Encü, Aslan Encü, Mehmet Ali Tosun, Savaş Encü, Orhan Encü, Nadir Alma, Celal Encü, Fadil Encü, Mahsun Encü, Şervan Encü, Yüksel Ürek, Cemal Encü, Cihan Encü, Vedat Encü, Serhat Encü, Salih Encü, Özcan Uysal, Hüseyin Encü, Nevzat Encü, Hamza Encü, Selim Encü, Zeydan Encü, Seyithan Enç, Hüsnü Encü, Selahattin Encü, Osman Kaplan, Abdulselam Encü, Şerafettin Encü öldürüldü.

AİLELERE TAZMİNAT

3 Ocak 2012'de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yapılan açıklamada, yaşanan olayla ilgili resmi özür beklenmesinin "yanlış olduğu", öldürülen sivillerin ailelerine tazminat ödeneceği belirtildi. Aileler, Şubat 2012'de Başbakanlık tarafından verilen 123'er bin liralık toplam 4 milyon 182 bin lira tutarındaki tazminatı "kan parası ve sus payı" olarak gördükleri için kabul etmediler.

ULUDERE SORUŞTURMASI

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili soruşturma hakkında Haziran 2013'te görevsizlik kararı verdi ve dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na gönderdi. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı 7 Ocak 2013 tarihli gerekçeli kararında, "gerek şüphelilerin gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin, TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığının anlaşıldığı" denerek takipsizlik kararı verildi.

MİT'İN ROLÜ

MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Ocak 2012'de düzenlediği bir basın toplantısında MİT'in Uludere olayıyla ilgili yanlış istihbarat verdiğine ilişkin bir husus bulunmadığını ve olayla ilgili grup, yer, tarih, sayı ve geçiş güzergahlarına ilişkin MİT'in herhangi bir istihbarat paylaşımı gerçekleştirmediğini dile getirdi.

Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Kasım 2014'te düzenlediği bir basın toplantısında "MİT tarafından gönderilen yazılar ve üst düzey MİT görevlisi tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri telefonla bizzat aranarak, Bahoz Erdal'ın hudut hattını geçmekte olduğu bildirilmiştir. Silahlı Kuvvetler'in yetkilileri, bilginin doğru olup olmadığını defaatle sormasına rağmen, MİT yetkilisi ısrarla bilginin doğruluğunu teyit etmiştir. Sonuçta, MİT'ten gelen birden fazla resmî istihbarat raporları ve telefon bilgileri üzerine maalesef Uludere olayı yaşanmıştır" diye konuştu.

Eylül 2015'te Cumhuriyet gazetesinin ulaştığı belgelere göre, Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı'nın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği bir yazıda MİT'in Bahoz Erdal'ın eylem hazırlığında olduğuna ilişkin "doğruluğu kuvvetle muhtemel" notuyla ilettiği istihbaratın, bombardıman kararında "önemli rol oynadığını" bildirdiği ortaya çıktı.

Takipsizlik kararıyla kapatılan soruşturmada yer alan tanık ve şüpheli ifadelerine göre, bombardımandan önce (insansız hava aracını kontrol eden yüzbaşı dahil) ilgili tüm askeri birliklerin kanaatinin sınıra yaklaşan grubun "terörist değil, kaçakçı olduğu", buna karşın Genelkurmay'ın bombalama kararı verdiği Cumhuriyet gazetesi tarafından ortaya çıkarıldı.

En Çok Aranan Haberler