HABER

Bülent Arınç'tan önemli açıklamalar

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Başbakanlık Yeni Bina'da yapılan toplantı 6 saat sürdü. Bülent Arınç Bakanlar Kurulu'nun ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Paralel yapı soruşturması, paralel devlet soruşturması diye bir soruşturma mevcut değildir" dedi.

Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ATV-Sabah satışıyla ilgili işadamları tarafından havuz oluşturulduğu iddiası ile ilgili olarak, “Bir gazetenin satışında veya alışverişinde birilerinin aracılık etmesini doğru bulmam, hoş karşılamam, şık bulmam” dedi.

Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı basın toplantısında özetle şunları söyledi:

GİZLİLİK ESASATIR

“Eğer yasal dinleme ise bunun belli bir süresi vardır, bu konuşmalardan suç teşkil eden bir eylem olursa, cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak veya çıkar amaçlı suç örgütü kurmak gibi konularda savcılık soruşturma açar. Soruşturmanın gizliliği esastır. Soruşturma devam ediyorken yasal dinleme olsa bile bunun ifşa ve ilan edilmesi de doğru değildir. Soruşturma safhasının iddianameye dönüşüp dönüşmeyeceğini, bir dava açılıp açılmayacağını bilemeyiz. Eğer burada konuştuğu veya tapelerde bir şeyler söylediği iddia edilen insanlar, yarın suçsuz çıkabileceklerse soruşturmada isimlerinin lekelenmesi ve bunlar üzerine bazı senaryolar kurulması çok yanlıştır.

SAVCI KARAR VERİR

Bu tapeleri okudum tabii, biraz da dinledim. Burada bir gazete veya televizyonun satışıyla ilgili olarak Başbakan birileriyle konuşuyor ve onları yönlendiriyorsa, teşvik ediyorsa, bu alım satım bedelinin de bir şekilde bazılarından toplanması şeklinde eğer bir havuz oluşturmak veya bir fon oluşturulması düşünülmüşse bunun hukuki tavsifinin nasıl yapılacağına savcılar karar verir. Suç vasfı veya suçun hukuki tavsifi mümkündür. Eğer burada sadece böyle bir konuşma geçti ve bu kanunlara göre de suç sayılmıyor, sadece etik bakımdan, ahlaki bakımdan hoş görülmüyorsa bunun da geleceği elbette hukuk içerisinde bulunulabilir.

DOĞRU BULMAM

Ben doğrusu böyle bir şeyin olmasını, olabileceğini, bir kısım insanların yönlendirilmesini, bir gazetenin satışında veya alışverişinde birilerinin aracılık etmesini doğru bulmam, hoş karşılamam, şık bulmam. Ama nedir, ne değildir, eğer bunlar bir soruşturmaya konu olacaksa gizlilik içinde yapılmalı ve sonucunda kamuoyu ya takipsizlik olarak ya da iddia edilen kişilerle ilgili bir suç varsa o suç kapsamında da bunun değerlendirildiğini hepimiz görmeliyiz. Her gün yeni tapeler yayınlanıyor. Bu gerçekten ortalığın aydınlanması, herkesin ne, nasıl, niçin yaptığı ortaya çıkacaksa siyaset adına bu bir arınma, durulanma olarak da görülebilir.

MASUMİYET KARİNESİNE UYGUN DEĞİL

Ama hukukun evrensel prensiplerine hepimiz azami uymalıyız. Bunların ifşa edilmesi, ilan edilmesi, savcının elindeki bir soruşturma konusunun alenen milyonlarca insana taraflı olarak duyurulması çok vicdani ve masumiyet karinesine de uygun değildir. Çünkü zannediyorum ki Türkiye’de eskiden bu yana gazetelerin alınıp satılması, bankaların alınıp satılması ANAP döneminde, DSP-MHP hükümeti döneminde, 2000,2001 krizleri zamanında fazlasıyla tartışılmıştır.

HÜKÜMET GÖTÜRDÜ

Türk Ticaret Bankası ile ilgili bir yolsuzluk iddiası bir hükümeti götürmüştür. 25 Aralık 1998’de oy kullandığım için biliyorum; yolsuzluk veya suistimal konusu sadece bugünün konusu değildir. Siyaset var olduğundan bu yana, iktidar var olduğundan bu yana, muhalefet hükümeti suçlamak için her zaman bu tür yöntemleri seçmiştir. Bazen yargılanan bakanlar olmuş, mahkumiyet giymiştir, İsmail Özdağlar gibi. Bazıları yargılanmış, beraat etmiştir.

ANADOLU PRİM VERMİYOR

Ama bunların hiç birisinde de işin cılkı çıkmamış, herkes hakkında nasıl temin edildiği bilinmeyen ses kayıtları bu kadar yayınlanmamıştır. Demek ki 30 Mart’a giderken hükümetin itibarsızlaştırılması noktasında iyi bir tarih seçilmiş kendilerine göre ve ondan sonraki cumhurbaşkanlığı seçiminde yaralı bir iktidarla gitmek arzusu birilerinin gözünü karartmıştır. Ama boşuna yoruluyorlar. Anadolu’dan geliyoruz, halkın içinden geliyoruz. Bu saçmalıklara itibar edecek, prim verecek bir halk kitlesi de görünmüyor.

PARALEL DEVLET SORUŞTURMASI YOK

Paralel yapı, Başbakanın suç işleyen kişilerle ilgili, devlet içinde ama devletin kurallarına uygun hareket etmeyen kişilerle ilgili tanımlamasıdır. Paralel yapı, Paralel devlet soruşturması mevcut değildir. Bakmayın siz bir gazetenin böyle başlık attığına. Ama her kurum adli ve idari soruşturmalar yapabilir. Görevlerini yaparken hukuk dışına çıktılar mı, bunu bazen emniyet içinde, bazen yargı içinde bakarlar. Başka devlet kurumunda yapılacaksa her kurumun teftiş kurulları bunları inceleyebilir. Mülkiye müfettişlerinin
4 mülkiye müfettişinin Emniyet Genel Müdürlüğü’nde bir idari soruşturma yaptığını biliyoruz. Türkiye genelinde böyle bir soruşturma söz konusu değil.

TWEET ATTIĞI İÇİN DEĞİL

(Sınırdışı edilen Todays Zaman çalışanı Mahir Zeynalov) Sürekli ikamet süreleri uzatılmış. Bir taraftan da BYEGM yabancı uyruklu gazeteci olduğu için kendisine gereken izinleri kartları tahsis etmiş. 31 Aralık 2013 tarihine kadar bir sorun yok; neden? Uzamış uzamış uzamış. Ama 31 Aralık 2013’ten sonra uzatılmayacağını söylemişler. Buradaki takdir BYEGM’dir ve İçişleri Bakanlığımızındır. 31 Aralık’ta süresi bitmiş olmasına ve Türkiye’yi terk etmesi gerekmesine rağmen neredeyse iki aya yakın süre Türkiye’de bulunmaya devam etmiş. Daha sonra da bugünkü belgeler onu gösteriyor, cezasını da vermek suretiyle yurtdışına çıkış yapmış, kendi ülkesine dönmüş. Bu sistemin içerisinde hükümeti suçlayabilecek, veya siz sadece tweet attığı için bu adamı sınır dışı ediyorsunuz diyebilecek bize atfı kabil bir cürüm yok. Türkiye ile kendi ülkesini kıyaslaması mümkünse bu arkadaşımızın, onu da denemesini tavsiye ederim. Biz kimsenin attığı tweetten dolayı değil ama attığı tweet Türk Ceza kanuna göre suç sayılıyorsa kişilik haklarına kişinin özel hayatına ilişkin bir suçu ortaya koyuyorsa bu adı Zeynel, Ahmet, Mehmet olsun herkes için geçerli bir husustur.”

Basına pozitif ayrımcılık

Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısında basın kanununda bazı değişiklikler yapılmasına dair kendisinin bir sunum yaptığını belirterek, İnternet haber sitelerine pozitif ayrımcılık yapılabileceği, basın kanunu içerisinde değerlendirilebileceği, künyelerini ilan etmek suretiyle çalışanların basın kartları verilebileceği, bazı avantajlar verilebileceğine dair bir değişikliğin öngörüldüğünü belirtti. Arınç, tasarının imzaya açıldığını kaydetti.

Barış kartalı 21’inde

Bülent Arınç, Milli Savunma Bakanı’nın da toplantıda bir not paylaştığını aktardı. Arınç, buna göre Barış Kartalı Projesi’ne göre birinci uçak teslimat töreni ile ilgili bilgi notu paylaşıldığını ve 4 adet havadan erken ihbar ve kontrol uçağından birincisinin 21 Şubat 2014’te Konya’da yapılacak bir törenle hizmete alınacağını kaydetti. Arınç, ikinci ve üçüncü uçakların da 2014 yılında teslim edilmesinin öngörüldüğünü belirtti.

En Çok Aranan Haberler