AK Parti kurucularından TBMM Anayasa Komisyonu eski Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, dün akşam Haber Global'de Jülide Ateş’in sunduğu 40 Programı'na konuk oldu. Prof. Dr. Kuzu, Zindaşti'den 19 Mayıs'ta attığı Vahdettin ile ilgili tweetine kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Kuzu'nun açıklamasından satır başları:
SORU: Siz Twitter'ı çok etkin bir şekilde kullanıyorsunuz, orada da bir fenomenlik durumunuz var aslında... Esprileriniz de genç jenerasyona çok net bir şekilde geçiyor... 'Twitter'da önemli bir fenomen olduğum doğru, tweetlerimi yazarken ne içtiğim merak konusu olmuş' demişsiniz, bunun üzerine espriler yapıldı 'hoca çay mı içiyor, yoksa kahve mi içiyor' diye... Biz sizi bulmuşken soralım, Twitlerinizi atarken ne içiyorsunuz?
Bu epeyce yazıldı. Çok mu merak ediyorsunuz Rize'nin siyah çayını içiyorum dedim, birileri yazmış 'hocam o çayla olmaz 3-4 kadeh açmadan bunu yazamazsınız' yazanlar oldu. Hakikaten çayı severim, kendim yaparım çayımı da.
SORU: Son dönemde adınız uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti ile anılıyor. İfadeniz var, ifadenizde diyorsunuz ki, 'Bir et restoranında tanıştırıldık, konuştuk' diye...Bir anayasa profesörünün, bir uyuşturucu baronuyla ne işi var, ne münasebetle tanıştırıldı? Sizi uyuşturucu baronu Zindaşti ile kim tanıştırdı?"
Şimdi soruyu duyanlar zannedecek ki, biz bir baronla beraberiz. Böyle bir şey yok Jülide Hanım. Siyasette orada durduğunuz gibi duramazsınız. Bura çok farklıdır. Gelen adamın gbt'sine bakamazsın, kim olduğunu soramazsın, ne oldun diyemezsin, fotoğraf çektirir omzuna atar elini, çek elini diyemezsin, dolayısıyla akşama kadar bin kişiyle fotoğraf çektirdiğimiz anlarımız vardır bizim.
2011 yılında benim teşkilattan arkadaşlarımız; getirdiler Ankara'ya, ne baronluğunu bilirim ne bir şeyini bilirim. Hayırdır felan dedim, ben İranlıyım hocam dedi. Annem Türk, yarı Türk sayılırım, yatırım yapacağım dedi, ne istiyorsun benden dedim, vatandaşlık dedi. Hay hay dedimm. Sen yap müracaatını, yatırım yapacağım diyen bir adama ne diyeceğim ben? Gayet doğal, bir vekil olarak görevimi yapıyorum.
Müracaat etti... Vatandaşlık genel müdürlüğünden beri aradılar, 'hocam bu adamın dosyası sıkıntılı' dediler, ama bana hiç dosyanın içeriğine girmediler!
Bahsettiğim o 2011 yılındaki toplantı sırasında fotoğraf çekilmişiz, kendisi birisini öldürmekten azmettirmekten dolayı yargılanırken, cep telefonunda benim fotoğrafımı görmüş polis ya da kimse artık... Onu da basına servis etmişler. Dolayısıyla işin başı sonu özü bu.
İçeri girdiğinde, avukatı bana geldi. Avukatı benim öğrencim. Ben de hakimi aradım. İşin başı, sonu, ortası bu. Açılmış bir dava var devam ediyor, davanın sonucuna bakacağız. Sizi temin ederim ki, ne zaman ki Zindaşti çıktı, yurtdışına kaçtı, baronluk noktasındaki durumunu o zaman öğrendim basında.
SORU: Kurtuluş Savaşı'nın baş kahramanı sizce kimdir?
Şüphesiz Atatürk'tür. Cümlemin bir yerini alıyorlar, tamamını bırakıyorlar. Namaz kılmayana sormuşlar, 'niye namaz kılmıyorsun?' yanıt vermiş 'Kuran-ı Kerim namazı yasaklıyor!'
'Kuran namazı yasaklar mı?" demişler, 'açın okuyun' demiş. 'Kat-i suretle namaza yaklaşmayınız!' yazıyor, okumuşlar hakikaten öyle... Ama devamında içkili olduğu zaman yazıyor...
Dolayısıyla attığım Tweet'lerde 18'inde Mustafa Kemal'i andım, 19'unda Vahdettin Han'ı andım. Niye ikisini beraber okumuyorlar?
Fatih Altaylı konuştuğu zaman da orada vardı o tweetlerim. Ben isterdim ki, ikisine de bakarak söylesin. Vahdettin Han'ı anmam Atatürk'ü anmayacağım anlamına mı geliyor?