Burhaniye’de Girişimcilik Konferansı

Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, Ticaret Meslek Lisesi’nde öğrencilerle bir araya gelen tanınmış iş adamı, Global Menkul Değerler ve Yaprak Süt ve Besi Çiftliği San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Erol Göker “Girişimcilik” konulu konferans verirken, girişimciliğin fikrin pazarlanması olduğunu söyledi.

Okulun konferans salonunda öğrencilerle bir araya gelen Göker, gençlerden çok çalışmalarını istedi. Müdür İsa Işık ve öğretmenler tarafından karşılanan Erol Göker, “Öğrenciler, sizler bu yörenin önemli değerisiniz. Cumhurbaşkanı Kayserili bir çiftçi ailenin çocuğu, Başbakan zamanında top oynayan sıradan bir kişi, Atatürk’ün önceleri sıradan bir hayatı var ve sonra ülkemizi kurtardı. Önemli yerlerde bulunan siyasetçi, işadamı gibi kişilerin daha önceleri sıradan hayatları vardı tıpkı sizin gibi. Ama onlar çalıştılar, kendini yetiştirdiler, kendilerine amaç edindiler en önemlisi vizyonları vardı ve günümüzdeki duruma geldiler. Benim de sıradan bir hayatım vardı. Ben babadan zengin biri değildim. Memur çocuğum. İş kuracak bir sermayem yok. Ama çok çalışarak, olaylara daha geniş açıdan bakarak fırsatları görüp değerlendirerek hatırı sayılır bir servetin sahibiyim. İki yabancı dil biliyorum. Dünyadaki gelişmeleri, Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından takip eden, kendini sürekli yenileyen geliştiren birisiyim. Bir gün bu sıra size de gelecek. Bazıları iş kuracak paramız yok derler gerekçe olarak. Sizler; sahip olduğunuz ülkenizle, kültürel birikiminizle, dünyayı yönetmiş bir milletin çocuklarıyız. Ben meraklıyım 80 ülkeyi gezdim. İki memlekette yaşadım. En güzel yer burası. Coğrafi yönden, her yönden. Kendinizi çok iyi hazırlayın, bilgiye erişmeye çalışın. Günümüz bilgi çağı. Bizim dönemde bilgi kaynağı kütüphane, sizin dönem internet çağı. Tüm dünyanın kapılarını size açar. Kendinizi hazırlayın. Dil öğrenin, en az iki dil bilmelisiniz. İki lisan iki insan demek. Ben de şirketlerime eleman alırken iki dil bileni tercih ediyorum. Bilgi de zorlu bir rekabet var. Kendinizi geliştirin. Rekabette çok zengin olmak için çok hazırlıklı olmalısınız. Sizin önünüzde müthiş zenginlik, refah var. Yöresel düşünmeyin, dünyanın her şeyi ile ilgilenin. Kuzey Kore’nin nükleer denemesi, Kaz Dağları’ndaki altın aramaları da sizi ilgilendirsin. Siz kendinizi geliştirdikçe başarı gelir.

Önünüze çıkan fırsatları değerlendirmeye şimdiden başlayın. Üniversitede ne gibi burs imkânları var. Yurtdışında nasıl okurum? Bu imkânları araştırın. AB ile Türkiye’nin birlikte geliştirdiği eğitim projelerine öğrencilerin başvuru azlığından dolayı bu projeler başka ülkelere veriliyor. Her zaman gözünüz açık olacak, çevrede ne olup bitiyor bunu düşünün, meraklı olun. Mesela ben uzun yıllar düşünürüm bacalar niye dumanı çeker. Hava akımı oluşuyor. Bilim bacaların niye çektiğine mantıklı bir açıklama bulamadı. Nano teknolojiyi, füzyon teknolojisini merak edin. İsviçre ile Fransa arasında 19 Km. tünel yapıldı. CRN laboratuarı var bu tünelde. Evreni oluşturan parçacık araştırılıyor. Neyi bulmaya çalışıyorlar. Bu proje için milyon dolarlar harcanıyor. Neden sırf meraktan. Siz de merak edin. Mars’a iki robot indirdiler. Robot ne yapmış merak edin. Niye söylüyorum. İlgi alanınız geniş olsun. Fiziki yeteneklerinizi geliştirin. Liselerde konan derslerin hiçbiri gereksiz değildir. Öğrendikleriniz bir gün size lazım olacak. Kendimle ilgili bir iş anlatayım. Körfez Hastanesini ben yaptırdım. Hastaneyi niye yaptırdım? Süt üreten bir çiftliğim var. Bir gün çiftlikte iş kazası oldu. Ustabaşının başına ağır bir şey düştü. Buradaki hastaneler teşhis koyamadı. İzmir’e götürdük, boynu kırılmıştı. Oradaki doktor sizin oradaki hastaneler boyun ve kalça kırıkları konusunda müdahale edemiyor. İzmir’deki doktor ‘her gün Körfezden çok hasta geliyor. Siz iş adamı olarak 15-20 bin TL vererek bir makine koysaydınız’ diyor. Ben de araştırdım. Burada niye hastane olmasın. Bu bölgede en fazla sigara konusunda sağlık problemi var. Kalp krizi vakası var. İlk 4 saatte müdahale ile kalp krizini engellenir. Daha donanımlı hastane gerekli. Fizibilitesine baktık. İstatistik verilerine baktık. Hayatta her şey projedir! Önce proje sonra fizibilitesi yapılır. Ekonomik olarak verimli mi ona bakılır. Proje sürdürülebilir mi ona bakılır. Körfez hastanesine karar verdik. Her şey bilgiye dayanır. Her bilgi sentez edilecek ve verimli bir ürün çıkacak. Kendi planımızı yaptık. İnsanları bu fizibiliteye inandırmak için uğraştık. Etrafınıza buna ikna etmek gerekir. Çalışacaksınız. Körfez hastanesi kurulduktan sonra kimse kalp krizinden ölmüyor, insanlar tedavi oluyor, hasta İzmir’e gitmiyor. Hatta kriz nedeniyle zor durumda olan komşu yunan adalarında yaşayan Yunanlılar merkeze gidemiyor, merkezden uzaklar. Turizmleri bitti. Durumları çok kötü. Hiçbir sağlık imkanları yok. Onlara komşuyuz bize gelin sizi tedavi edelim dedik. Her zaman birçok kişi oradan tedaviye geliyor. Sektör haline geldi. Yan sektörler gelişti. Yurt dışından da birçok hasta geliyor. İngiltere’den, Rusya’dan, Arap ülkelerinden. Birçok tercüman çalıştırmaya başladık. Yapılan iş yan sektörleri içine alan ekonomik faaliyet haline geldi. Çalışan insanların gelir seviyesi yükseldi. Hastanede toplam 400 kişi çalışıyor. Bu civarda bir kurumun çalıştırdığı en fazla kişi sayısıdır. Aileleriyle birlikte toplam 5 bin-6bin kişi yapar. Çevremize baktığımızda ilham verecek ne var? Burada zeytinyağı var. İnsanlar niye yağdan para kazanamıyor. İnceledik yağ iyi, ambalaj iyi, marka yok, pazarlama yok. Burası zeytinyağının ilk çıktığı yer. Zeytinyağını pazarlamak için Japonya’yı seçtik. Japonların saçları uzun ve siyahtır. Saçlarına önem veriyorlar. Saçları parlasın diye zeytinyağı sürüyorlar. Hatta eczanelerde küçük şişelerde bu amaçla zeytinyağı satılıyor. Japonlar Avrupa’ya gide-gele İtalyan yemeklerini sevmişler, İtalyan yemekleri de zeytinyağı ile yapılıyor. Bundan fırsat yaratalım. Oradaki dostlarıma teklif ettim, yağları ben göndereyim, siz orada satın şeklinde. Onlar da internet üzerinden satalım. Ancak bir hikâyesi olması lazım dediler. Ben de size hikâye anlatayım. Siz lazım olanı alın dedim. O sıralarda sinemalarda Truva filmi gösterimde idi. Japonlarla birlikte hikâye yazdık. Reklamı yaptık. Bu gördüğünüz zeytinyağları Truva memleketinden geldi. Zeytinliğim vardı, yer yama idi. Arazimin içinde kalıntılar ve bir mağara ağzı vardı. Fotoğrafladık, Truvalı Helen bu mağaradan çıkmış, Truvalı Hele’nin getirdiği zeytinyağını saçlarınıza sürüyorsunuz dedik. İnternet fenomeni olduk. Hikâye tuttu. Japonya’da en pahalı zeytinyağı 6 dolar iken biz 55 dolara sattık. Sizin için Türkmen kızları tek tek elle zeytinleri topluyor, dedik. Zeytin toplayanları fotoğraflayıp internetteki siteye koyduk. Biraz abartı biraz doğruyu anlattık. Hiç beklemediğimiz bir şey oldu. Japonlar biz de oraları görmek istiyoruz dediler. Bir fikir daha doğdu, “Helen zeytinleri turizmi” doğdu. Uçak dolusu Japonları getirip bu yerleri gördüler ve tekrar geri döndüler. 5-6 sene bu olay devam etti. Sırt çantaları ile o yamaç zeytinliğe tırmandılar. Hele’nin su içtiği pınara geldiler. Mutlu oldular. Şimdi anlattığımda sermayeye ihtiyaç var mı? Fikri pazarlıyoruz. Ne sermayesi olacak, bizim sermayemiz aklımız, ülkemiz, bilgimiz, kültürümüz. Dünyanın en köklü tarihinden geliyoruz. Biz yıllarca efendilik ettik, insanlık getirdik. Büyük bir imparatorluk kurduk. Hiçbir zaman başka millete boyun eğmedik. Bir anımı daha anlatayım. Geçen Arjantin’deydim. Siz de hangi dil kullanılır. Esas dil Türkçe dedim. Portekizce konuşmuyor musunuz? Milletinize ait diliniz mi var? Şaşırıyorlar. Zamanında Arjantin Portekiz sömürgesiydi. Mesela Fas’taydım. Oradaki Faslı Araplar birbirleriyle Arapça konuşmak istemiyorlar, aşağılık olarak görüyorlar, Fransızca konuşmayı tercih ediyorlar. Orası da Fransız sömürgesiydi. Değerlerinden ne kadar uzaklar. Bizler değerlerimize sahip çıktıkça tarihte var olduk. Sizler de ülkemizin maddi manevi değerlerine sahip çıkınız” dedi.

Erol Göker, öğrencilerin çeşitli sorularını da cevaplandırdı. Müdür İsa Işık, Göker’e teşekkür etti.