Olay, 2 Mayıs'ta Nilüfer İlçesi Görükle Mahallesi’nde meydana geldi. Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Murat Biçer, iddiaya göre, yaklaşık 1 yıl önce tedavi ettiği bir hastasının yoğun bakımdayken hayatını kaybetmesinin ardından, hasta yakınları tarafından tehdit almaya başladı. Prof. Dr. Biçer, önceki gün hastaneden çıkıp Görükle Mahallesi’ndeki evine giderken, kendisini tehdit eden hasta yakınları tarafından silah kabzasıyla darp edildi. Saldırganlar kaçarken, ihbarla olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Prof. Dr. Biçer, Uludağ Üniversitesi Hastanesi Beyin Cerrahisi Kliniği’ne kaldırıldı. Prof. Dr. Biçer, tedavisinin ardından bir gün sonra taburcu edildi.
Olayla ilgili çalışma başlatan İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri ağabey-kardeş olduğu öğrenilen 2 şüpheliyi yakalayıp, gözaltına aldı.
Prof. Dr. Murat Biçer, 2020 yılında genişliği normal seviyenin 5 katına ulaşan aort damarına yaptığı, asendan aort anevrizması ameliyatı ile dünya tıp literatürüne girmişti. Prof. Dr. Biçer’in, yaptığı bu ameliyat dünyada ilk olma özelliğini taşıyor. Detayları ‘Brazilian Journal of Cardiovascular Surgery’ dergisinde yer alan ameliyattan sonra literatürde böylesi büyüklüğe ulaşan asendan aort anevrizması olmadığı için ameliyat şimdiye kadar dünya tıp literatüründe bildirilen en büyük genişlikteki asendan aort anevrizması olma özelliği taşıyor.
Biçer’i silah kabzasıyla darp ederek yaralayan hasta yakını K.S. (38) ile E.S. (40) kardeşler, emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Güvenlik kamerası görüntülerine de yansıyan saldırıyla ilgili soruşturma başlatan Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, şüphelilerin serbest bırakılmasına itiraz etti.
Ayrıca, Prof. Dr. Murat Biçer’in, hasta yakınları tarafından silah kabzasıyla darbedilmesi, Türk Sağlık-Sen ve sağlık çalışanları tarafından protesto edildi. Bursa Uludağ Üniversitesi Hastanesi önünde toplanan sendika üyeleri ve sağlık çalışanları, 'Sağlıkçıya uzanan eller kırılsın' sloganları attı. Grup adına konuşan Türk Sağlık-Sen 2 No'lu Şube Başkanı Bilal Atik, “İnsanlıktan çıkmış zorbaların, histerik bir halde sağlık çalışanlarının canına kastettiği vahşeti yaşıyoruz. Bu tür olaylardan biri de Bursa’mızda yaşanmış, üniversitemizde görevli Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Murat Biçer, emek harcayarak iyileştirmek için tedavi ettiği, fakat vefat eden bir hastanın yakını tarafından silahın kabzasıyla darp edilmiştir. Hasta yakını tarafından darp edilen, başına aldığı darbe sonucu dikiş atılarak tedavisi yapılan hocamıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Yaşanan bu olay sağlıkta şiddetin ne korkunç bir hale geldiğinin en açık göstergesidir" dedi.
Sağlık çalışanlarının kendilerini güvende hissetmedikleri, can güvenliklerinden endişeli bir halde çalıştıklarında verimli hizmet üretemeyeceklerini vurgulayan Atik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Böylesine korkunç olayların yaşanması, yaptırımların ne kadar ağır olması, tedbirlerin en üst seviyede alınması gerektiğini bir kez daha göstermektedir. Sağlıkta şiddete cezayı arttıran ve bu suçu kategorik bir suç olarak tanımlayan düzenleme hayata geçmiştir. Bu olumlu olmakla birlikte, bunun yanı sıra sağlık kurum ve kuruluşlarının sıfır toleranslı alan ilan edilmesi önerimiz süratle hayata geçirilmelidir. Buradaki herhangi bir suçun ertelemesi, paraya çevrilmesi imkansız hale getirilerek hapis cezası ile cezalandırılması gereklidir. Sıfır toleranslı alan uygulaması dışında, şiddet uygulayanlara acil haller dışında kamu sağlık hizmetlerinin belirli bir süre ücretli verilmesi gibi önlemler acilen hayata geçmelidir. Aksi takdirde ne yazık ki şiddetin önlenmesi mümkün değildir. Sağlık çalışanlarının yaşadıklarına bir son verilmesinin başka bir çaresi yoktur. Sağlık çalışanları şiddet sarmalından bir an önce kurtarılmalıdır. Hastaları hayata tutunmaya çalışırken, kendi hayatını kaybetme endişesi yaşamalarına sağlık çalışanlarının artık tahammül edecek sabrı kalmamıştır."
Türk Sağlık-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Köse de saldırıyı kınayarak, Prof. Dr. Murat Biçer'e geçmiş olsun temennisinde bulundu. Köse, "Sağlık çalışanları her hastaya, kendi annesi, babası, kardeşi gibi bakıyor, ilgileniyor ama tıbbın yapabileceği, çalışanların yapabilecekleri de belli bir yerde. İstemediğimiz sonuçlar olduğu zaman sanki kusur bizdeymiş, yanlış bizdeymiş gibi iş ve işlemler gerçekleşiyor. Baskı, tehdit, mobbing buna benzer şeyler gerçekleştiği gibi Bursa'mızda gerçekleşen ki bu Bursa'da gerçekleşmiş olması da ayrı bir garabet çünkü sağlıkçıya sevginin, sağlık çalışanına saygının başkentidir Bursa. Bursa gibi bir ilde dahi bu şiddetin gerçekleşiyor olması, memnuniyetin en fazla olduğu illerden bir tanesinde bunun gerçekleşiyor olması bizi ziyadesiyle üzüyor" diye konuştu.
Sağlıkta şiddetin kınanarak geçiştirilecek, basın açıklamalarıyla ötelenecek bir konu olmadığını söyleyen Köse, "Sağlıkta şiddet uygulayan insanlara bir kez daha hatırlatıyoruz. Burada hizmet üretecek insanlar olmazsa, can güvenliği ve huzur içerisinde çalışacak sağlık çalışanlarını bulamazlarsa yarın sizin anneniz, babanız, kardeşinizin de ihtiyacı olduğu zaman bir saniyenin çok kıymetli olduğu anlarda hizmet edecek, can verecek sağlık çalışanlarını bulamayabilirsiniz. O yüzden umutlarımızı tüketmeyin. Dünkü magandaya rağmen, buna benzer iş ve işlemler gerçekleştirenlere rağmen de biz inandığımız şekliyle, inandığımız bir ortamda sağlık hizmeti üretmeye, çalışmaya, onların yakınlarına dahi hizmet etmeye, can vermeye inşallah devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Öte yandan Prof. Dr. Murat Biçer, olayın ardından yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Yaklaşık bir yıl önce yüksek riskli, sistemik lupus eritematozus nedeniyle böbrek yetmezliği gelişmiş diyaliz hastasını, iki kalp kapakçığında yetmezlik ve koroner arter hastalığı nedeni ile ameliyat ettim. Bu hastanın yakınları tarafından 02.05.2023 tarihinde saldırıya uğradım. Kalp ameliyatları veya diğer cerrahi girişimler her zaman ölüm dahil birçok riskleri taşımaktadır. Ek hastalıkları olan hastalar için bu risk daha fazladır. Hasta yakınlarının hastanın ölümü ve farklı diğer komplikasyonlarından dolayı yaşadığı psikolojik travmalar dahi bu tür şiddetin mazereti olamaz. Bu saldırı nedeni ile üzgün olmakla beraber bundan sonra da hastalarımı sağlıklarına kavuşturmak için insana ve tıp mesleğine olan saygım nedeni ile tüm gücümle çalışmaya devam edeceğim. Sağlık çalışanlarına şiddetin engellenmesi için gerekli kanunların düzenlenmesini, uygulanmasını ve tüm sivil kuruluşlarının kamu vicdanıyla hareket etmesini umuyorum. Bu süreç içerisinde desteklerini esirgemeyen başta meslektaşlarım, öğrencilerim, hasta yakınları, Tabipler Odası, Hekimsen ve diğer sağlık sendikalarına teşekkür ederim."