HABER

Bursa'da tekstil zirvesi

BURSA (İHA) - Bursa'da, MÜSİAD tarafından gerçekleştirilen tekstil zirvesinde, sektörün meseleleri masaya yatırıldı.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından BUTTİM'de düzenlenen zirvenin açılışında konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Adem Şahin, Türk tekstilinin teknoloji üreten hale gelmesi gerektiğini belirterek, tekstilin istihdam, katma değer ve ihracata katkılarıyla Türkiye'nin en önemli sektörlerinden biri olduğunu, bakanlık olarak tekstilin gelecek 20 yıl içinde mevcut pozisyonunu koruması ve daha fazla gelişmesi için projeler ürettiklerini söyledi.

Dünyada gelecek dönemde teknoloji üreten ülkelerle bu teknolojiyi alıp kullanan ülkeler arasında refah farkının çok açılacağını, bu sebeple Türkiye'nin AR-GE çalışmalarına ağırlık vermesi gerektiğini ifade eden Şahin, "Türk tekstili, sektörde teknoloji üreten konuma gelmelidir. Türkiye bu aşamada, moda ve markalaşmaya yönelmelidir. Tekstil makineleri üretme bakımından Türkiye, maalesef istenilen durumda değil. Sadece basit teknolojiye sahip makinelerin üretimi yapılabiliyor. Ülkedeki ekonominin gelişimi, tekstil sektörünü de aynı şekilde etkilemektedir. Hükümetimiz, AB'yle birlikte ABD, yakın komşuları ve Ortadoğu ülkeleriyle yakın ilişkiler içine girmektedir. Tekstil sektörü de bu gelişimden hak ettiği payı alacaktır" dedi.

MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat, Türkiye'nin 300 milyar dolar olan milli gelirinin yüzde 11'ini tekstil sektörünün karşıladığını, Türkiye'de istihdamın yüzde 11'inin, sanayi istihdamının ise yüzde 28'inin tekstil sektöründen karşılandığını bildirdi. Bolat, "Tekstil, 1980 ile 2000 yılları arasında en çok kazanan sektörlerin başında geliyordu, ancak bu sektörden çok para kazananlar başka sektörlere yatırım yapmışlardır. Bu dönemde tekstilde yüzde 300-400 kazanıldı, ancak kazanılan paralar turizm ve diğer sektörlere kaydırıldı. AR-GE çalışmalarına ağırlık verilseydi, sektör bugünkü halinden daha ileride olurdu. Bundan ders çıkarmamız gerek. Türkiye ekonomisi yeni bir döneme girdi. Yeni işler bulmalıyız. Bunu yapmazsak fason ve minimum karlarla devam etmek zorunda kalırız. Fransa pamuk üreten bir ülke değil ama tekstilden en çok para kazanan memleketlerin başında geliyor. Çünkü, üretim kısmını diğer ülkelere bıraktı, moda ve markalaşmaya yoğunlaştı. Japonya da tekstil teknolojisine ağırlık verdi. Japonya tekstil teknolojisinden yılda 70 milyar dolar kazanıyor. Dünyada tekstil sektörünün toplam cirosunun 350 milyar dolar olduğunu düşünürsek, Japonya'nın sektörden ne kadar büyük pay aldığı ortaya çıkar. Biz de markalaşmaya ve modaya ağırlık vermeliyiz" diye konuştu.

"VİZYON SAHİBİ OLMAK ZORUNDAYIZ"

İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu da, tekstil ve hazır giyim sektörünün bir aile haline geldiğini ifade ederek, şunları söyledi:

"Hazır giyim sektöründe herkes, bir göz atölyelerden başlayarak büyük sanayi firmaları haline gelmiştir. Bu da bizim sektörümüzü bir aile haline getirmiştir. Sektör olarak zor zamanlarda ayakta kalmamızın da en önemli sebebi budur. Sektör, kredi bulmakta zorlandığı dönemde birbirlerini tamamladı. Kumaşçısı, boyacısını, koleksiyoncusunu hep sırtında taşıdı. Bu zamanlar suların bulandırılmadığı, haksız rekabetin olmadığı zamanlardı. Piyasada makul bir iş vardı. Küresel rüzgarlar o zamanlar Türkiye'nin lehine esmekteydi. Türkiye'nin müteşebbisleri o zamanlar büyük sanayi kuruluşlarını kurdu. Bu rüzgarın kesileceği kimsenin aklına gelmedi. Sektör o zaman kazanca, itibara sahipti. Ancak vizyonu yoktu. Başlarında üretimden çok iyi anlayan insanlar vardı. Eskinin patronları işini çok iyi biliyordu. Gerektiğinde eline tornavidayı, penseyi alıp makine sökebilirlerdi. Önlüklerini giyip çalışır, her şeye vakıftı. Bugünün patronları ise masa başında hesap yapmaktan, para bulmaktan kafasını kaldıramıyor. Geçmişte kafamızı hiç yormadığımız küreselleşme, bugün her şeyi değiştirdi. Bizler sektör olarak en kötüsüne hazırlıklı olmayız. Ciddi ve gerçekli bir vizyonuna sahip olmak, büyük bir fabrikaya ya da siparişe sahip olmak kadar önemlidir."

Meslek hayatının hiçbir döneminde ucuz enerji, uygun işçilik fiyatları ve adil vergilerle karşılaşmadıklarını söyleyen Orakçıoğlu, "Bundan sonra da bu olmayacaktır. Biz ne yapacaksak, bu şartlarda yapacağız. Bu kadar ağır şartlarda, sert mücadeleler etmemize rağmen, aldıklarımız fabrikalarımızı kurtaramıyor. Türkiye rekabetçiliğini kaybediyor. Bu da şu demektir ki, bunun faturasını hepimiz ödeyeceğiz. Sektörümüzün önünde geçmiş günlerin rekabet imkanları yok ama gelecek için yeni bir vizyon var. Biz kendi gücümüzün farkına varmalıyız. ABD 34 kategoride Çin'e kota koydu. Bundan sonra Çin'in ABD pazarındaki hazır giyim kaybı 15.5 milyar dolar. Bunun ciddi bir kısmı Türkiye'ye kayacak. Mesele sadece Türk tekstil ve hazır giyiminin meselesi değildir. Bu sektörde faaliyet gösteren sizler, Dünya Ticaret Teşkilatı'nın 2005 yılı için öngördüğü yüzde 30'luk ihracat kaybına rağmen, 2005'in ilk 9 ayında yüzde 7.5'luk bir ihracat artışı gösterdiniz" diye konuştu.

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği'nin (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Gülle ise, tekstilin Türkiye'nin milli bir meselesi olduğunu belirterek, Türkiye'nin 1.5 milyon ton pamuğun işlendiği bir ülke olduğunu, ancak ortak sıkıntının kar edememek olduğunu anlattı.

Ayrıca toplantıda GİYKOP Yönetim Kurulu Başkanı ve İTO Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Çınar da, "AB ile tam üyelik sürecinde tekstil sektörü" konusunda bilgi verdi. Türkiye'nin lig atladığını kaydeden Çınar, Türkiye'nin artık 95 ülkenin yer aldığı 1. lige çıktığını söyledi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, yurt dışı programı sebebiyle zirveye katılamazken, BTSO Yd önetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez'in yerine de BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Sami Bilge katıldı. Zirvenin ikinci oturumunda Uludağ Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Ulçay "Tekstilde AR-GE çalışmaları ve teknik tekstil" hakkında, İTÜ KOSGEB Müdürü Mehmet Emin Yıldız ise, "KOSGEB destekleri" konusunda davetlileri bilgilendirdi.

En Çok Aranan Haberler