Bütçe görüşmelerinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile MHP Milletvekili Mehmet Günal arasında gergin anlar yaşandı. MİT-PKK görüşmesine ilişkin Günal’ın açıklamalarda bulunanlara bela okuması ile ilgili sözlerine yanıt veren Arınç, “Bela okumayı bırakın, bugün bela okuyanlar yarın dua edebilir, bazı işler için” dedi. Arınç görüşmelerin içeriğinin Meclis’te görüşülmeyeceğinin de altını çizerek MİT Kanunu içerisinde bunu yasaklayan hükümler olduğunu anımsattı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Plan Bütçe Komisyonu’ndaki sunumunun ardından söz alan milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı. Bülent Arınç, terör örgütünün petrol ve uyuşturucu kaçakçılığı yapması konusunda milletvekillerinin eleştirilerine bu konunun bilindiğini ifade ederek, bununla ilgili gerekli takibatların yapıldığını, yasal bir düzenlemeye ihtiyaç olması durumunda da bunun yapılacağı yanıtını verdi.
-“BELA OKUMAYI BIRAKIN”-
Bülent Arınç, MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal'ın, Oslo'da, MİT ile terör örgütü PKK arasında gerçekleşen görüşmeler konusunda açıklamalarda bulunanlara bela okuması ile ilgili sözlerine yanıt verirken, “Bela okumayı bırakın, bugün bela okuyanlar yarın dua edebilir, bazı işler için” diyerek karşılık verdi. Muhalefetten terörle ilgili çözüm önerilerini istemediklerini belirten Arınç, “Sayın Kılıçdaroğlu, ‘bu hepimizin meselesidir, bizden ne istiyorsanız yapacağız’ dedi. Bunun üzerine Sayın Başbakan ‘Nedir öneriniz?’ dediğinde sadece bir cümleyi hatırladı, o da ‘Hükümet istifa etmelidir’ sözünü. Sayın Bahçeli'nin OHAL önerisi oldu. Sayın Başbakan ‘somut çözüm önerileri bize gelirse, bunları değerlendirme imkanımız olur’ dedi. Burada sorumluluk Hükümete aittir. Hükümetin görevi toplumu huzurlu ve mutlu yaşatmak, güvenlik sorununu çözmektir. ‘Bize öneri getirin, biz çaresiz kaldık... Sizden bir yalvarışımız, yakarışımız yok. Bu bölgede sadece AK Parti ve BDP var. Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli, yapacağınız en güzel iş o bölgeye gidip siyaset yapmaktır’ demiştim. Orası herkesin siyaset yapması gereken bir bölgedir. Siyaset yapmak demek, Hakkari meydanında belediyenin desteği ile toplantı yapmak değil, Diyarbakır meydanında miting yapmak değildir. Bunu sürekli hale getirmek gerekir” diye konuştu.
-“BAŞIMA BİRŞEY GELSE MEMNUN OLACAK YOK DEĞİL Mİ?”-
Arınç, 9 yılık AKP iktidarında, Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesi dışında başka bir faili meçhul cinayet olmadığını sözlerine eklerken, Hablemitoğlu'nun da AKP Hükümeti kurulduktan 15 gün sonra öldürüldüğünü söyledi. “Onu aydınlatmaya muvaffak olamadık” diyen Arınç’a MHP Antalya Milletvekili Günal “Size suikast girişimi bile aydınlanmadı” şeklinde yanıt vermesi üzerine Arınç, “Benim hayrıma bunu merak ettiğinizi biliyorum. Merak içindesiniz, inşallah yakın zamanda giderilir. Başımıza bir şey gelse memnun olacak bir arkadaş yok değil mi? Sayın Günal’ın üslubu böyle, merak ettiği şeye bakın” dedi.
-“HÜKÜMET ADINA GENSORU VERDİNİZ Mİ?”-
Başbakan Yardımcısı Arınç ile MHP’li milletvekili Günal arasındaki tartışma MİT ile PKK arasında yapılan görüşmelere ilişkin Arınç’ın yanıt vermesi ile alevlendi. MHP’lilerin bu konudaki sözlerini önemsediğini belirten Arınç şunları kaydetti:
“Ancak bu, beddua edilecek kadar çok kötü bir olay ise ve bunun faili de hükümetimiz ise Hükümetin başı olan Başbakana da ağız dolusu sözlerle eleştiri yapılıyorsa, siz parti olarak Hükümet hakkındaki denetimi niye yapmadınız? Başbakan hakkında Meclis soruşturması veya Hükümet hakkında gensoru verdiniz mi? Vermediniz. Sizin burada dile getirdiğiniz konular genel olarak kabul gören konular değil. Bu sizin şahsınıza ve kişiliğinize bağlı konulardır. Üslubunuz ve konuştuğunuz konular eğer MHP'nin tamamının benimsediği bir olay ise bunun karşılığında bu Hükümet hakkında gensoru önergesi vermeniz, Meclis soruşturması açılmasını istemeniz gerekirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Biz Hükümet adına, hiç bir bakanımız terör örgütünün başı ile ilişki kurmadık. Bunun aksini ispat ederlerse, şu şu olur... Devletin ilgili kurumları gerektiğinde görüşebilirler, nitekim bu görüşme de bunlardan birisidir’ demiştir. Bu konuyu burada ne görüşebiliriz ne de tartışabiliriz. MİT'in kanunu içerisinde bunu yasaklayan hükümler var. kapalı oturumdaki bir konuşmayı dışarıda tartışmak mümkün mü? Hayır. MGK bünyesindeki bir toplantıyı dışarıda açıklamak mümkün mü? Hayır. MİT Kanununda, 'Dünyanın bütün gizli servis ve istihbarat örgütleri gibi MİT de bu istihbaratı oluştururken gizli faaliyetin esas ve prensiplerini kullanır' diyor. Her türlü potansiyel tehditlerin tespiti ve bunlar mücadele edilebilmesi, sağlıklı ve doğrunun bilginin toplanarak istihbarata dönüşmesi ile mümkündür. PKK terör örgütü ve uzantıları ile etkili mücadele edilebilmesinin yolu, önceden gerekli istihbaratın elde edilmesi ile mümkündür. Bu manada gerekli sonuca gidilebilmesi için terör örgütü ile gerektiğinde görüşülebilir. Geçmişte de yapıldığı gibi. Gizli servisler terör örgütleri ile mücadele edebilmek için bu yöntemi kullanmışlardır. 2937 sayılı Kanun, teşkilatın her türlü belge ve bilgisinin ifşasını suç olarak düzenlemiştir. Bundan sonra da elbette gerekirse MİT bu görüşmeleri yapacaktır.”
-VAN DEPREMİ-
Arınç, eleştirilere yanıt verdiği konuşmasında Van depreminin şiddetine ilişkin olarak, Kandilli ile AFAD'ın açıklamalarının farklı olduğunu ifade ederek, “Bu, deprem büyüklüğü hesaplama yönteminin farklılığından kaynaklanıyor. Biz resmi olarak AFAD'ın değerlerine itibar ediyoruz. AFAD, depremin büyüklüğünü halen 6,7 olarak, Kandilli ise 7,2 olarak açıklıyor. Türkiye de eskiden beri AFAD'ın değerleri baz alınmaktadır” diye konuştu. Depremden sonra ilk gün çadır dağıtımında aksaklık olduğunun yetkililer tarafından açıklandığını anlatan Arınç, bugün yardımların dağıtılmasında bir sorun olmadığını bildirdi.
-CUMHURİYET BAYRAMI İPTALİ-
Arınç ayrıca, Halkevlerinin, bütçesinin bir kısmını kamu yararına kullanmadığı için dernek statüsünden çıkarıldığını söyledi. Cumhuriyet Bayramı gösterilerinin neden iptal edildiği yönündeki bir soruya ise Arınç, şu yanıtı verdi:
“Bu ilk kez bizim dönemimizde olan bir konu değildir. Sayın rahmetli Bülent Ecevit, 8 Ekim 1999 tarihli genelgesinde, '17 Ağustos 1999'da meydana gelen deprem felaketi nedeniyle, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama törenlerinin sadece Anıtkabir ve Atatürk anıtlarında çelenk koyma ile icra edilmesi uygun görülmüştür' demiştir. O zaman hiç kimse rahmetli Ecevit'i ve hükümeti Cumhuriyet düşmanı olmakla suçlamamıştı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu gerçeği bilmesine rağmen, sanki belli bir maksatla Cumhuriyet Bayramı şenlikleri gösterilerinin bu sefer ertelenmiş olmasını, adeta Hükümetin Cumhuriyet düşmanlığı ile ilan ediyor. Bu bayram 'Van'da da Erciş'te de kutlanmalı' diyor. Samimiyet noktasında buna inanıyorsa, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını Bağdat caddesinde veya Eskişehir'de değil, Van'da ve Erciş'te kutlamalıydı. Bunun dışında Cumhuriyet ile Hükümet arasında herhangi bir ihtilafın, husumetin olduğu anlamına gelebilecek imaları ve açıklamaların doğru olmadığına inanıyorum.”(ANKA)