HABER

Büyük felaketin yıldönümü

ADANA (İHA) - 17 Ağustos 1999 gecesinin karanlığında, Marmara Bölgesi'ni savaş alanına çeviren 7.4 şiddetindeki korkunç deprem, resmi rakamlara göre 16 bin 899, gayri resmi rakamlara göre ise 40 binin üzerinde canı alıp götürürken, 25 bin kişiyi de yaraladı, sakat bıraktı.

Halen 3 bine yakın kişi çadırlarda yaşarken, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı da bölgede 40 bin prefabrik konut yaptırdı. Büyük felaketten sonra Yalova'ya ilk ulaşan yabancı kurtarma ekibi ise İsrailliler oldu. Sivillerden kurulu AKUT, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü'ne bağlı kurtarma ekipleri ve Türk Silahlı Kuvvetleri arama çalışmalarını omuz omuza yaptı.

Gölcük'teki Donanma Üssü'nde bir çok mensubunu kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri, hemen halkın yardımına koştu. Depremin hemen ardından ünlü müteahhit Veli Göçer yakalanarak, önce Bursa, oradan da Konya Cezaevi'ne konuldu. Çınarcık İlçesi'nde yaptırdığı sitelerin çökmesi ve çok sayıda kişinin ölmesi üzerine hakkında dava açılan Göçer, bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Göçer'in Konya Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki yargı süreci devam ediyor. Hükümetin uygulamaya koyduğu ek deprem vergileriyle, Maliye Bakanlığı'nın kasasına, 3 katrilyon 496 trilyon lira girdi. Ancak, gelirin sadece 1 katrilyon 441 trilyon liralık bölümü, yani yüzde 41,2'si deprem mağdurları için kullanıldı. Geri kalan 2 katrilyon 55 trilyon liralık bölümü, yani yüzde 58,8'lik bölümü ise, bütçe açıklarının azaltılmasında, yani faiz borçlarını ödemek için kullanıldı. Yüzde 92'si deprem kuşağında olan Türkiye'de son 58 yıl içerisinde meydana gelen depremlerde, 58 bin 202 kişi hayatını kaybederken, 122 bin 096 kişi yaralandı, 411 bin 465 bina da yıkıldı veya ağır hasar gördü.

TÜRKİYE'NİN SARSILDIĞI GECE İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 17 Ağustos 1999 tarihinde, ulusal saat gece 03:02'yi gösterdiğinde, Marmara Bölgesi, Gölcük merkezli 7.4 şiddetli o korkunç depremle sarsılmaya başladı. Binalar birer karton kule gibi yıkılıyor, deniz taşıyor ve yerde büyük çatlaklar oluşuyordu. Onbinlerce kişi, depreme yataklarında, yani ölüm uykusunda yakalanmışlardı. Hiç kimse o anı tarif edemiyordu. Depremden sağ kurtulanlar bile o felaket anını, hayatlarından geçen o 40-45 saniyeyi anlatamıyorlardı. Artık Türk halkı "Felaket" denildiğinde deprem anlıyordu. Depremin ardından binalardan sağ çıkabilenler, hemen canlarını dışarıya atıyorlardı. Depremin yaşandığı şehirlerde durum çok kötüydü. İzmit'in Gölcük İlçesi yerle bir olmuştu. E-130 Karayolu'nun kuzeyinde kalan sahil şeridindeki binaların yüzde 90'ı yıkıldı. Gölcük'ten sonra en fazla, Değirmendere zarar gördü. Gölcük'ün dışarıyla bağlantısı kesilmemişti ama, Değirmendere'nin dış dünya ile bağlantısı koptu. Yalova da depremden en çok etkilenen kentlerden birisi olmuştu. Saat 03:40'ı gösterdiğinde Kocaeli, Sakarya, Gölcük,Yalova, İstanbul'un Avcılar İlçesi'nde artçı şoklar devam ediyordu. Siren sesleri her tarafı kaplamıştı.

HASTANELER DOLDU TAŞTI
Saatler ilerledikçe hastaneler yaralılarla doluyordu. Bir çok sağlık ocağı, hastane ve kamu kuruluşu da depremle birlikte yerle bir oldu. Hastaları taşıyacak ambülans bulunamıyor, yaralılar kilometrelerce kucakta taşınmak zorunda kalınıyordu. Halk, enkazları kazıp yakınlarını çıkaracak bir kazma-kürek bile bulamıyordu. Kurtarma çalışmalarına bir gün sonra başlanabildi.

İKİNCİ FACİA TÜPRAŞ
Kocaeli'nin Körfez İlçesi'nde yanmaya başlayan Tüpraş tesisleri, halka ikinci bir şok yaşattı. Yangın ve patlama tehlikesi ile can korkusuna düşen halk, kurtarma çalışmalarını bırakıp dağlara doğru kaçmaya başladı. Tüpraş'taki yangın, tüm müdahalelere rağmen söndürülemezken, alevler, rafineride bulunan 8 tanka da sirayet etti. Yangın, uçak ve helikopterlerin de katıldığı çalışmalarla 3. günün sonunda kontrol altına alınıp söndürülebildi.

KAMERA IŞIKLARIYLA KURTARMA Depremden sonra basın mensupları neyi görüntüleyeceklerini şaşırmışlardı adeta. Her taraf ceset, yaralı ve enkaz doluydu. Aslında yerel ve ulusal basının deprem bölgesindeki temsilcileri de depremzedeydi, fakat onlar duygularını ertelemiş, işlerini yapıyorlardı. Depremzedeler ise enkazları elleriyle kazıyorlar, yakınlarını kurtarmak için kameraların ışıklarından faydalanıyorlardı.

İLK KURTARMA EKİBİ İSRAİL'DEN
Depremin ağır bilançosunu gören uluslararası kamuoyu, hemen Türkiye'nin yardımına koşulması gerektiğini anladı. Türkiye'ye çok sayıda ülkeden kurtarma ekibi geldi. Yalova'ya ilk ulaşan kurtarma ekibi ise İsrailliler oldu. Avusturya, Yunanistan, Güney Kore, Japonya, Fransa, İngiltere, Almanya, Ermenistan, Rusya, Arjantin ve İsviçre'den de arama-kurtarma ekipleri, bir can kurtarabilmek amacıyla yoğun çaba harcadılar. Arama-kurtarma ekipleri, 150'nin üzerinde depremzedeyi enkaz altından kurtarmayı başardılar.

'AKUT', ÖN PLANA ÇIKTI
Deprem, Türkiye'ye arama-kurtarma çalışmalarının önemini de öğretti. Sivillerden kurulu AKUT, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü'ne bağlı kurtarma ekipleri ve Türk Silahlı Kuigesi, Gölcük merkezli 7.4 vvetleri, arama çalışmalarını omuz omuza yaptı. Gölcük'teki Donanma Üssü'nde bir çok mensubunu kaybeden Türk Silahlı Kuvvetleri, hemen halkın yardımına koştu. Türkiye, arama-kurtarma çalışmalarında tecrübe kazandı. Deprem sonrası bir çok belediye de arama-kurtarma ekipleri oluşturdu.

PATEN SALONU, MORG OLDU Deprem Marmara'yı öyle bir vurdu ki hastaneler yetmiyor, morglar dolup taşıyordu. Cesetleri koyacak yer bulamayan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, yeni açılan buz pateni salonunu morg yaptı ve 50'ye yakın cesedi buz pistine yerleştirdi. İnsanın tüylerini ürpertici bu görüntüler yayınlanınca, tüm dünya, Türkiye'deki depremin boyutlarını yeniden idrak etmeye başladı.

DEMİREL, DEPREMİ RADYODAN ÖĞRENDİ Başkent Ankara'nın, 40 dakika kadar sonra depremden haberi oldu. Depremin olduğu saatlerden itibaren Ankara'nın Marmara ile iletişimi kesilmişti. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Çankaya Köşkü'nde elektrikler kesik olduğu için, büyük felaketi transistörlü radyodan öğrendi. Hükümet ise hazırlıksız yakalanmıştı. Aynı gün öğle saatlerine doğru felaketin boyutları yeni yeni algılanmaya başlanmıştı.

DEPREMİN BİLANÇOSU
Türkiye, Marmara Depremi ile ilk kez deprem yaşamıyordu Varto, Erzurum, Malatya, Erzincan ve Adana-Ceyhan depremleri de binlerce vatandaşın ölümüyle sonuçlandı ama, hiç birinin sonuçları Marmara Depremi kadar acı olmadı. Ölü sayısı bakımından gayrı resmi makamlar, resmi makamların iki katını veriyordu.
Resmi rakamlara göre, felakette can verenlerin sayısı ise şöyleydi: Gölcük 4 bin 428, Koceli 4 bin 083, Sakarya 2 bin 627, Yalova 2 bin 495, İstanbul 976, Bolu 264, Bursa 263, Eskişehir 86 ve Zonguldak 3.
Tekirdağ'a kadar hissedilen depremde yaralı sayıları da şöyle oluştu: Sakarya 5 bin 084, Gölcük 5 bin 064,Yalova 4 bin 472, Kocaeli 4 bin 149, İstanbul 3 bin 547, Bolu bin 163, Bursa 348, Eskişehir 95, Tekirdağ 35 ve Zonguldak 26.
Hastanelere intikal eden rakamlar böyleyken, on binlerce kişi ise ayakta tedavi olmuştu. Resmi rakamlara göre ölü sayısı 16 bin 899, yaralı sayısı ise 23 bin 983'tü.

TUTUKLANAN ÜNLÜLER
Depremin hemen ardından tutuklananlar arasında, ünlü müteahhit Veli Göçer de vardı. Çınarcık İlçesi'nde yaptırdığı sitelerin çökmesi ve çok sayıda kişinin ölmesi üzerine hakkında dava açılan Göçer, daha sonra yakalanarak önce Bursa, oradan da Konya cezaevlerine konuldu. Bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye olan Göçer'in, Konya Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki yargı süreci devam ediyor.
Göçer'in yanı sıra, Yalova`nın tanınmış simaları da cezaevine girmekten kurtulamadı. Bursa Cezaevi'nde 1-1.5 ay arasında değişen sürelerde tutuklu kalan tanınmış kişiler de şunlar: Yakup Bilgin Koçal (Yalova Belediye Başkanı), Metin Koçal (dönemin Mimarlar Şubesi Oda Başkanı), Safa Tüzün Ataç (Metin Koçal'ın ortağı Mesa konutlarının müteahhidi), Birol Aslan (Yalova Belediye Başkan Yardımcısı), Kenan Baş (DYP milletvekili adayı), Rıdvan Baş (Belediye Meclis üyesi), Erol Tatar (Dönemin MHP İl Başkanı) Nuray Tozlu (Belediye Meclis üyesi) ve Tevfik Erbalta (Eski Belediye Başkan Yardımcısı).
Ayrıca, yıkılan tatil sitelerini yapan bazı inşaat şirketleri hakkında digesi, Gölcük merkezli 7.4 a çok sayıda tazminat davası açıldı. Ceylan İnşaat hakkında 94 kişi 20 trilyon lira tutarında tazminat talep ederken, Aydın İnşaat hakkında 27, Yüksel İnşaat hakkında da 78 kişi şu ana kadar tazminat davası açtı. Veli Göçer'den de 200 kişi, yaklaşık 10 trilyon liralık tazminat talebinde bulundu.

BAŞKANLAR KURTULDU
Depremin ardından açılan davalarda hiç bir belediye başkanı, sanık pozisyonunda yargılanmadı. Devlet ancak, açılan tazminat davalarında sanık pozisyonunda oldu. Hukukçular, mevzuat boşluğundan dolayı başkanlar hakkındaki yargılamanın uzun süreceğini, yargılanma sonucunda verilecek kararların ise hiç bir caydırıcılığı olmadığını savundular.

Açılan davalar ise illere göre şöyle: Sakarya: Toplam 639 kamu davası dosyası hazırlandı, ancak bu dosyalardan 45'i takipsizlikle sonuçlanırken, Ağır Ceza Mahkemesi'nde 28, Asliye Ceza Mahkemesi'nde 34 dava açıldı.
Kocaeli: Hukuk çevreleri, vatandaşların bin civarında dava açtığını ifade ediyor. Bin kadar da savcılık soruşturması başlatıldığı, bunlardan ancak 100-150 kadarının dava açılmasıyla sonuçlandığı belirtiliyor.

Yalova: 200'ü müteahhit Veli Göçer aleyhine olmak üzere 520 hukuk davası açıldı. Buna karşılık, müteahhit ve teknik sorumluların sanık olduğu 76 ceza davası açıldı.
Avcılar: 16 kamu davası açıldı. Tutuklu sanığın bulunmadığı davalarda, 4 sanık hakkında gıyabi tutuklama kararı çıktı. Belediye Başkanı Tahsin Salihoğlu hakkında çok sayıda suç duyurusu bulunulmasına rağmen, herhangi bir yasal işlem yapılmadı.
Düzce: Hazırlık soruşturmasının tamamlanmasını bekleyen bin 165 dosya bulunuyor. Bunlardan 196'sı hakkında takipsizlik kararı verilirken, Ağır Ceza Mahkemesi'nde 46, Asliye Ceza Mahkemesi'nde 40 dava açıldı. Depremden sonra hasar tespiti ve kaybolan evraklarla ilgili Asliye Ceza Mahkemesi'nde 766, Sulh Ceza Mahkemesi'nde ise 237 dava açıldı. Vatandaşların idare aleyhine açtığı dava sayısı 100'ü buluyor. Hiçbir davada tutuklu sanık yok.

YARDIMLAR TARTIŞMA KONUSU Dünyanın her tarafından deprem bölgesine yardım yağdı. Ayrıca, Türkiye'nin çeşitli illerinden de vatandaşlar, depremzedelere yardımda bulundular. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü'nün açıkladığı resmi rakamlara göre, 17 Ağustos 1999 sonrası son 2,5 yıllık dönemde, hükümetin uygulamaya koyduğu ek deprem vergileriyle 3 katrilyon 496 trilyon lira gelir elde edildi. Ancak, depremin meydana getirdiği yaraların sarılması ve tahribatların giderilmesi amacıyla halkın ödediği vergilerden sağlanan gelirin sadece 1 katrilyon 441 trilyon liralık bölümü, yani yüzde 41,2'si deprem mağdurları için kullanıldı. Geri kalan 2 katrilyon 55 trilyon liralık bölümü, yani yüzde 58,8'lik bölümü ise, bütçe açıklarının azaltılmasında, diğer ifadeyle, toplam vergi gelirlerine oranı yüzde doksanın üzerine çıkan faiz borçlarını ödemekte kullanıldı.

17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin ardından Uluslararası Para Fonu (IMF) ile birçok yabancı ülkeden gönderilen yardım paralarının 2000 yılı bütçe açığını kapatmakta kullanıldığı ortaya çıktı. Bayındırlık ve İskan Bakanı Abdüigesi, Gölcük merkezli 7.4 lkadir Akcan, bir soru önergesine verdiği cevapta, "Deprem için gönderilen yardım paralarını bütçe deliğini kapatmak için kullandık" diyerek gerçeği itiraf etti.

EKONOMİ ÇÖKTÜ Deprem sebebiyle konut, ticari ve sınai yapı, yol-otoyol, köprü, diğer altyapı, ulaşım aracı, makine-teçhizat ve mamul-yarı mamul mal stoklarında önemli kayıplar ortaya çıktı. Deprem sonrasında gerek bir süre için üretimin durması, gerekse belirli bir dönem düşük kapasite ile çalışılması sebebiyle, milli hasılada düşüş oldu. Ekonomistlerin tahminlerine göre, Marmara Depremi, Türkiye'nin büyüme hızını yüzde 1 oranında geriletti .
Depremin hemen sonrasında Merkez Bankası'nın döviz rezevlerinde 1.3 milyar dolar azalma oldu. Deprem, ağırlıklı olarak karayolu, demiryolu, enerji dağıtım ve haberleşme tesislerine önemli hasar verdi. Altyapıda meydana gelen hasarlar ekonomik ve sosyal hayatı önemli düzeyde etkiledi. Deprem, Türk sanayisinin büyüme hızını da yüzde 1.6 düzeyinde olumsuz etkiledi.

DEPREM NELERİ DEĞİŞTİRDİ? Depremden hemen sonra yapılan araştırmalar, depremzedelerin aile bağlarının güçlendiğini, eğilim olarak daha fazla muhafazakarlığa yaklaştıklarını ortaya koydu. Deprem, tüketim davranışından batıl inanışlara kadar, bir çok özelliği değiştirdi.

DEPREM SUİİSTİMALLERİ
Depremin akabinde, 'tokatçılar, stokçular, yardım malzemesi hırsızları ve depremzede numarası yapan dilenciler' türedi. Depremden sonra yeni kültürler de oluştu. 'Vapurda, otomobilde ve çadırda yatma' gibi. Prefabrik evlerde hayat, zaten depremzedenin vazgeçilmez kültürüydü. Deprem yeni iş kollarını da beraberinde getirdi. Bunların en gözde olanları ise hurdacılık ve prefabrik ustalığıydı. Müteahhit Veli Göçer, Bolu Valisi Nusret Miroğlu'nun dövdüğü iddia edilen Gülşen Güler isimli depremzede ve ABD Başkanı Bill Clinton'un kucağına alıp sevdiği Erkan bebek, depremin ünlüleri arasında yerlerini aldılar.

DEPREMİ YAŞADILAR, HATIRLANMADILAR Büyük felaketin en çok zarar verdiği Gölcük, Kocaeli ve Sakarya, depremle birlikte anılan şehirler olurken, depremin hafif salladığı Bursa, Eskişehir, Zonguldak ve Tekirdağ'ın ismi ise neredeyse anılmadı bile. Depremden sonra en fazla ilgiye mazhar olan illerin İstanbul ve Yalova olduğu dikkat çekerken, depremzedelerin hayat hikayesi, günlerce ileşim araçlarının gündemini oluşturdu.

DEPREM BÖLGESİYİZ
Deprem Bölgeleri Haritası'na göre, Türkiye'nin yüzde 92'si deprem kuşağında bulunurken, nüfusun yüzde 95'i de deprem tehlikesi altında yaşıyor. Ayrıca, büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98'i ve barajların yüzde 93'ü de deprem bölgesinde yer alıyor.
"Yerkabuğu içindeki kırılmalar sebebiyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yeryüzeyini sarsma olayı" olarak tarif edilen deprem, son 58 yıl içerisinde, 58 bin 202 vatandaşın hayatını kaybetmesine, 122 bin 096 kişinin yaralanmasına, 411 bin 465 binanın yıkılmasına veya ağır hasar görmesine sebep oldu.

DEPREMDE NE YAPMALIYIZ? AKUT (Arama Kurtarma Derneği) tarafından hazırlanan kitapçıkta, deprem öncesi, deprem esnasında ve deprem sonrası alfcigesi, Gölcük merkezli 7.4 ınması gereken tedbirler şöyle sıralanıyor: "Deprem öncesi kaçış yolları tespit edilmeli. Apartman ise bu uygulama birinci ve zemin katlar için geçerli. Üst katlar için saklanacak güvenli yerler tespit edilmeli. Kaçış için geçerli olacak alternatifler geliştirilmelidir. Kaçış anında birilerine yardım edileceği unutulmamalıdır. Çıkış bölgelerindeki engelleyci unsurlar ortadan kaldırılmalıdır. Binayı terkediyorsanız, başınızı mutlaka düşecek şeylerden koruyun. Asansöre kesinlikle binilmemeli, asansör bir tuzaktır. Merdiven boşluğundan uzak durulmalıdır. Bu gibi durumlarda, demirden inşa edilen yangın merdivenleri daha güvenlidir. Deprem anında masa altına girebilirsiniz, bu düşecek şeyler için koruyucu olur, fakat tavan çökmesinde hiç bir koruma sağlamaz. Deprem anında sağlam malzemeleri veya çelik dolapları ne yapıp yapıp yan yatırın ve hemen yanında cenin pozisyonu alın. Deprem esnasında dışarıdaysanız, devrilecek materyallerden uzak durulmalı ve açık alanlara gidilmelidir. Deprem riski bulunan bölgelerde yaşayanlar, mutlaka deprem çantası ve araba bagajı gibi yerlerde stok su, yiyecek ve giyecek bulundurmalıdır".

En Çok Aranan Haberler