Bölgede dedektörlerle boş kovan aramaya devam eden polisin, olay yerinin yakınındaki NATO Karargahı ve Vecihi Akın Kışlası'na da ateş edilip edilmediğinin de sorulacağı belirtildi.
6 yaşındaki oğlunu maganda terörüne kurban veren Gülhan Ceylan, Umut’un son saniyelerini anlattı...
İzmir Karabağlar’da parkta oynarken bir kurşunla can veren 6 yaşındaki Umut Ceylan’ın anne-babasının gözyaşı dinmiyor. Acılı anne Gülhan Ceylan, “O katili bulun” diye çığlık atarken, baba Ufuk Ceylan da “Kucağıma aldığımda hep ‘Babam’ diye sarılırdı, bu kez sarılmadı. Televizyondan izlerken başına bu tür olaylar gelen aileler için üzülürdük. Biz de o acıyı yaşadık” dedi.
Ateşin düştüğü yer olan ‘Ceylan Ailesi’, küçük Umutlarının yok olmasına rağmen, onun anılarıyla yaşıyorlar. Anne Gülhan Ceylan, olay anının şokunu üzerinden atabilmiş değil. Olay anını anlatırken gözyaşlarını tutamıyor: “Pazartesi Umut’u okula yazdırdım. Okul ayakkabılarını almıştık, çok sevindiği için giymek istemiş, kıyamamış izin vermiştim. Şimdi herkesin çocuğu okula giderken ben uzaktan izleyeceğim. Saat 20 suları, yemekten sonra kızım Doğa ve Umut ile birlikte General Asım Gündüz Parkı’na gittik. Umut önce önce bisiklete bindi. Bir an olsun gözümün önünden ayırmadım onları, gözlerimle hep takip ettim. Zaten parkta fazla kimse de yoktu. Hatta çok sessizdi ve korktum, bir ara dönmek istedim. Tam kalkarken Umut’un bir arkadaşı geldi. Başka arkadaşları da geldi. Öyle olunca biz de oturduk. Çocuklar sırayla kaydırakta kaymaya başladılar. Umut 3. sıradaydı. Sonra birden yanıma geldi.”
'YANDIM ACIYOR ANNE'
Acılı anne, oğlunun yanına gelmesiyle birlikte kabus dolu anların başladığını söylüyor: “Oğlum yanıma ‘Anne yandım, acıyor, yandım, acıyor anne’ diyerek geldi. Annem ne oldu nereni vurdun yine dedim. Çünkü düşmedi, düşseydi hem görürdüm hem de duyardım. Çocuk neresini vuracak dedim. Kafasını yokladım ama o anda ayaklarının üzerine çöktü. Çökmesiyle sırtını tuttuğunu gördüm. Ben yine kafasını ovalıyorum ama sırtında kanı görünce ‘Çocuğumu kurtarın’ diye bağırdım. Aldım çocuğumu hafif yokuşu çıkardım, Allah bana güç verdi. Çıkardım ama çocuğum elimden kayıyor. Baygınlık geçirdi, çoğum kafasını vurdu diyorum. Doğa’yı babasını çağırması için gönderdim. Babası geldi çocuğu kucağına aldı, hastaneye götürdü. Benim aklıma gelmiyor hiç, kalbi durmuş çocuğumuzun. Eşim kurşun çıktı dedi. Ben ise düştü diye feryat ediyorumdum. Dikiş atılır, geçer, kanı silinir olay kapanır diyordum ama oğlum kurşun yemiş. O kurşun içimi benim ateş gibi yaktı. Bilmiyordum orada öğrendim. Ne bir silah sesi duydum. Ne birşey duydum. Çok sessizdi çok.”
Oyuncak silah vermek istemezdim
Gülhan Ceylan silah kullananlara isyan ediyor: “Silah insanlara cesaret veren bir şey, polisten başkasına silah verilmesin çok canım yanıyor. Oğlum polis olmak istediğini söyledi. ‘Arka Sokaklar’ dizisini izliyordu. Dizi gününü dört gözle beklerdi. Oyuncak olsa silah vermek istemezdim. Anne Arka Sokaklar oynayacağım diyordu. Onu da esirgemezdim oyun oynardı. En son pilot olmak istedi, kardeşi ‘Gözü yükseklerde uçmak istiyor’ diyordu. Evet oğlum melek oldu uçtu gitti şimdi. O silah atan kişiye ‘Allah onu bilinmedik yerden verir o zaman anlar. Ben devletimden böyle kişilerin eli silah tutmasın diliyorum. Gerekmedikçe normal bir vatandaşa silah verilmez bu eğlence anlayışı değil. Akla mantığa sığmıyor. Benim çocuğum parkta oynarken kurşuna hedef oluyor. Bunu 6 yaşındaki çocuk hak eder mi? ”
Oğlum bu kez sarılamadı
Beyaz eşya dükkanında çalışan baba Ufuk Ceylan ise içini şöyle döktü: “Oğlumu kucağıma aldığımda ’babam’ diye sarılırdı. Bu kez sarılmadı. Renginde de morarma vardı. Belki de o an hayatını kaybetmişti. Ama ben yine de hastaneye götürdüm. Doktorlar çok ilgilendi ama olmadı. Oğlumun kurşunla yaralandığını orada söylediler. Hiç aklıma gelmedi kurşunla yaralandığı. Televizyondan izlerken başına bu tür olaylar gelen aileler için üzülürdük. Biz de onları yaşadık. Katil yakalandığında belki yüreğim soğur ama bebekliğinden beri ’Umut abi’ dediğim evladım geri gelmez. Bu katil bulunsun ki, başka ailelerin canları yanmasın. Kızım ve eşimi ayakta tutmak zorunda olmasam ben de hüngür hüngür ağlayacağım. İçim yanıyor.”
Tek kanıt 9.19’luk mermi
UMUT’UN ölümüne neden olan 9.19’luk merminin ateşlendiği silahın tetiğini çeken magandayı bulmak için İzmir polisi seferber oldu. İzmir Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliği’nde oluşturulan özel bir ekip silahın nereden ateşlendiğini bulmak için bölgeyi ablukaya aldı. Olay yerinde ve çevresinde inceleme yapan ekipler, yorgun mermi olarak adlandırılan ve bir süre havada yol kat ettikten sonra düşüşe geçen merminin geliş açısına göre silahın 500 ile 800 metre mesafeden ateşlenmiş olduğu üzerinde duruyor. Merminin küçük Umut’un sırtından girip kalbine saplanmasını da hesaplayan uzman polisler silahın bölgede o gece asker konvoylarının sıkça geçtiği Yeşillik Caddesi’nden atılmış olmasının en kuvvetli şüphe olarak değerlendiriyor. Polis ekipleri Yeşillik Caddesi’ndeki iş yerlerindeki 70’e yakın güvenlik kamerasını topladı. Kameraların olay saatinde kaydettiği tüm detaylar incelemeye alındı. Öte yandan cinayet masasında kurulan özel ekibin bir kısmı da bölgedeki evleri sokak sokak gezerek kapı kapı o gece herhangi bir silah sesi duyan kişi olup olmadığını araştırıyor.
NATO ŞÜPHESİ
Bölgede dedektörlerle boş kovan aramaya devam eden polisin, olay yerinin yakınındaki NATO Karargahı ve Vecihi Akın Kışlası'na da ateş edilip edilmediğinin de sorulacağı belirtildi.
(Vatan)