Balık baştan kokar. Olin Edirne’nin genç Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Kumuşoğlu’nun belki büyük hayalleri vardır. Kim bilir? Ancak dar ve mütevazı bu kadroyla pek de fazla hayal kurmamak lazım. Hannibal misali Romalıların üzerine yürümenin alemi yok. Hoş! Onlar kazanmıştı.
Ligin bu küçük -!- takımının büyük bir taraftarı var. Her maçına geliyorlar azizim durduramıyoruz, önünü alamıyoruz. Evet hatta gelip polisten biber gazı bile yiyorlar. Bu olaylar Fenerbahçe Ülker taraftarında yaşansaydı iç savaş çıkmıştı muhtemelen. Aziz Yıldırım TBF’ye yürümüş, hatta Aykut Kocaman olayı anlamadan istifa bile etmiş olabilirdi.
Olin Edirne’nin taraftarları maçlara kendi formalarıyla gidiyor. Galatasaray Medical Park’ın bile kimse almaz diye basketbol forması yaptırmadığı bir ligden bahsediyoruz. Evet, onlar bu formalarla sadece kendi evlerindeki maçlara değil kar kış demeden uzun ince bir yol gidiyorlar. Ta ki Trabzon’a deplasmana bile... Hem de otobüsle.
Ancak bu büyük seyirciye bu küçük salon her maç son saniyede yenilen üçlük gibi iç buruyor. Adı da Mimar Sinan Spor Salonu. Mimar Sinan görseydi bu salonu... Romalılar, durun! Aslında salon öyle içler acısı değil. Mis gibi salon diyebiliriz ama Olin Edirne’nin basketbol sevgisini karşılıksız kalmış gibi hissediyor insan. Ama unutmayın siz böyle şirinsiniz.
Artık parkeye çıkma zamanı geldi.
Bir antrenörleri var ki her maçta bir ton su çıkarıyor. Baraj kursan elektrik elde edersin. Dalga geçtiğimi sanmayın o elektrik oyuncularını bir çarpıyor pir çarpıyor. Kenardan Gökhan Taştimur’un sesini duyan gözünü karartırıyor. Savaşan bir takım mı arıyorsunuz işte o Olin Edirne. Savaşmak zorundalar. Can derdindeler. Düşme hattındalar 22 maç oynandı 5 galibiyet 17 mağlubiyetleri var. 27 puanları var ve Antalya’nın önünde 14. sıradalar. Kısaca düştü düşecek.
Ligin dibinden yukarlara umut dolu gözlerle bakan bu takım öyle kötü bir basketbol oynamıyor. 22. hafta da Anadolu Efes’e konuk oldular. Kendi attıkları son saniye basketle yenildiler! Nasıl yani? Aslında son basketi attılar ama bu sene bunun gibi çoğu maçı elleriyle karşı takıma verdiler. Yani evet o son basket maçın özeti gibiydi. Bireysel hatalar, yanlış tercihler, rotasyon darlığı, tecrübesizlik... Mağlubiyet için her şey hazırdı.
Mehmet Yağmur, bu senenin kül kedisi. 14.8 sayı ortalamasıyla oynuyor. Bir dönem sayı lideriydi. Sayı atmasından ziyade kısa dönemlik bir liderliğe soyunmuş durumda. Türkiye’de iyi bir guard’ın ve pivotun varsa maç kazanırsın denen bir inanış vardır. Dikkat ederseniz çoğu takımın guard’ı yabancı hatta Amerikalı conidir hatta coni bile değildir. Afro-Amerikan’dır ve bir hayalleri vardır. Mehmet Yağmur bu guard kirliliğinde bir Türk olarak. Hey! Ben de varım! Şut atabiliyorum! Dedi. Atıyor da.
Davud Kamer ise kendi çapında bir gezegen olarak boyalı bölgede ikamet ediyor. Size’lı pivot görevini üstlenip itip-kakmacı olarak yıpratıcı bir görev üstleniyor pota altında.
Berkay Candan en dikkat çeken isim. Genç oyuncu 2.02 boyunda 93 doğumlu ve oynuyor. Hayır gerçekten sahada. Turşusunu kurmuyor Olin Edirne. Ya da fabrikada rafine edip gelişmesini beklemiyorlar. Süre alıyor. Bekir Yarangüme’nin yokluğu Efes maçında ona iyice süre çıkarmış olsa da o da bu süreyi gayet iyi değerlendirdi.
Artsiom Parakhouski ve Christous Tapoutos takımın kurtarıcıları olması için ellerine bakılan, gözleri öpülen oyuncuları. Onlar da beklenenin b’sinde şu ana kadar.
Olin Edirne hücumda bir kaos basketbolu oynuyor gibi gözükse de "miss match"leri kovalayan, şutörlerine boş pozisyon yaratarak sayı bulmaya çalışan, bir kaç set ile sonuca gitmeye çalışan bir basketbol oynuyor. Asıl mevzu bahis ise müdafaa. Savunma da meydan muharebesi var. Bazen konsantrasyon kaybı olsa da evet savaşıyorlar. Bu savaş, onlara çoğu maçı getirdi. Bu sezon 4 maçı uzatmada kaybettiler. Bir diğer 4 maçı ise Efes maçında olduğu gibi son çeyrekte hatta son topta verdiler. 8 maç! Antrenörlerin yaptığı kaba hesaplar gibi yarısını kazan, 4 puan ekle takıma. 40 yapmaz ama 31 puan yapar ve şu an Tofaş’ın altında aynı puanla 10. sıradalar. Lig sonuna kadar play-off bile yapabilirlerdi.
Son “yirmi dört saniye”: Olin Edirne bu ligin keyfi, rengi, basketbolun dibi. Düşmesinler, hep olsunlar, büyüsünler.
Taraftara teşekkürler, Gökhan Taştimur’a yeni gömlekler.