Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları, Bölüm 1: Roman Polanski

Nazilerden kaçmayı başarmış, Mason ailesi tarafından doğranmaktan kurtulmuş ve 1978 yılından bu yana Los Angeles polisi tarafından yakalanamamış. Roman Polanski, dünyada ki ya en şanslı ya da en şanssız insan olmalı!

Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları, Bölüm 1: Roman Polanski

Naziler, Oscar adaylığı, şöhret, eşi, çocuğu ve uyuşturucu!

Polonyalı bir baba ve Rus bir annenin çocuğu olan Polanski, aslında Fransa'da doğmuştur. Dört yaşındayken ailesi Polonya'ya döndü. Naziler Polonya'yı işgal ettiğinde anne ve babası farklı toplama kamplarına gönderildi. Küçük Polanski, kısmen Almanmış gibi davranarak hayatta kalmayı başardı. Sinema salonları onun sığınağı haline gelmişti. Komünistlerin yönetimindeki Polonya'da yönetmen olabilmek için ünlü Devlet Film Okulu'na başladı.

30 yaşına geldiğinde pek çok kısa film ve uluslararası bir sansasyon yaratan ilk uzun metraj filmi 'Sudaki Bıçak' filmini çekmişti. Bu film En İyi Yabancı Film dalında Oscar adayı oldu ve Polanski'nin Polonya'dan ayrılmasına neden oldu.

Dillere destan bir yakışıklıydı Polanski, bütün güzel kadınları adeta bir mıknatıs gibi kendisine çekiyordu. Yakışıklı yönetmen büyük yoksunluklar içinden çıkan insanların hırsıyla bütün fırsatları değerlendiriyordu.

Derken Polanski evlendi... yeni karısı Sharon Tale ve bebekleriyle şöhret, şehvet dolu bir hayat yaşıyordu ve uyuşturucu belasına bulaştı.

Her şey güzelleşirken tekrardan dibi görmek...

Eşi Sharon Tate ve üç arkadaşı Los Angeles'taki evlerinde canice öldürüldü. Polanski'nin Hollywood rüyası kabusa dönüştü. Cinayetin üzerine giden basın katilden çok Polanski'yi sorumlu tutuyordu. Sefahat içindeki yaşam tarzını hedef gösteriyorlardı. Tüm bu olaylar olurken Polanski Londra'da yeni filmi için hazırlıklar yapıyordu ama eşinin öldürülmesi ve basının üzerine gelmesi onu derinden sarstı. Gözler onun üzerindeydi ve bu durumdan kurtulmak için Avrupa'ya yerleşti. Eşinin ölümüne gönderme yaptığı düşünülen Macbeth'in kanlı bir uyarlamasını yaptı. Eyvah! Polanski'nin psikolojisi bozuldu ve küçük bir kıza tecavüz mü etti?

1974 yılında Çin Mahallesi filmini yaptı. Machbet kadar kanlı bir film olmasa da ondan çok daha karanlık bir filmdi. Yıl 1977 olduğunda Hollywood yeni bir Polanski skandalıyla sarsıldı. Charlie Chaplin'in zirve yıllarından bu yana Hollywood ahalisi hiç bu kadar öfkelenmemişti. On üç yaşındaki oyuncu ve manken adayı Samantha Gailey'e tecavüz etmesi nedeniyle mahkemeye çıkan Polanski, reşit olmayan biriyle cinsel ilişkiye girdiği için insanların nefretini kazandı.

Pek, tecavüz olayı nasıl gerçekleşti?

Dava dosyası Hollywood standartları için bile son derece aşağılık gerçekler içermektedir:

Sarı saçlı genç Gailey, model ajansı aracılığıyla Polanski'ye ulaştı ve onu fotoğraflarını çekmesi için ikna etti. Hollywood tepelerinde bir kaç üstsüz fotoğraflar çektikten sonra, ajanstan kimsenin eşlik etmemesini rica etti ve Gailey'i de alarak Jack Nicholson'un malikanesine götürdü. O sırada Oscar'lı oyuncu Nicholsan bir kayak tatilindeydi. On üç yaşındaki kıza kendini daha rahat hissetmesi için şampanya içirdi ve jakuzide kızın çıplak fotoğraflarını çekti. Daha sonra kendisi de ona eşlik etmek için soyunup kızın yanına gitti.

İçinde bulunduğu durumdan korkan ve tiksinen küçük Gailey, Polanski'den kurtulmak için astım krizi geçiriyormuş gibi numara yaptı. Polanski ise onu sakinleştirmek için yarım bir uyku ilacı verdi. Kızı rahat ettirmek istediğini belirterek yatak odasına kadar eşlik etti. Daha sonra kızla cinsel ilişkiye girdi. Kız ona defalarca durmasını söylese de onu anal ilişkiye zorladı. Geç saatlerde kızı ailesine ve arkadaşlarına bir şey söylememesini tembihleyerek evine bıraktı. Ve Polanski Tutuklanır... Sen Ne Yaptın Be Adam?

Polanski ertesi gece tutuklanır. Küçük bir çocuğa tecavüz etmekle suçlanan, yargılanan ve herhangi bir pişmanlık göstermeyen yönetmen , kariyerinin mahvolması bir yana hayatının geri kalanını hapiste geçirme olasılığıyla karşı karşıyaydı. Yaşanan olayın ayrıntıları ortaya çıktıkça Polanski, medyayı tamamen karşısına aldı. Polanski'yi savunan avukatlar işlerini o kadar başarılı yaptılar ki, mahkemeye sundukları savunma karşısında Polanski'nin cezası devlet hapisanesinde 90 güne indi.

Sonuçta Polanski hapishanede 42 gün geçirdi. Serbest bırakıldıktan sonra aldığı cezanın yetersizliğine karşı bir dava daha açıldı ve Polanski bu işten bu kadar kolay sıyrılamayacağını anladı. Bindiği ilk uçakla Paris'e gitti ve geri dönmemek üzere oraya yerleşti.

En Çok Aranan Haberler