Narlı, yaptığı açıklamada, C vitamininin halk arasında bilindiği gibi gribi önlemediğini, aşırı derecede kullanılması ile hastalığın ağırlaşmasına ve iyileşmenin gecikmesine yol açacağını vurgulayarak hastalıktan korunmanın en iyi yolunun grip aşısı olmaktan geçtiğini ifade etti.
Narlı, grip olanların aşırı derecede C vitamini içeren ilaçlar içip, meyve yiyerek hastalığı atlatmaya çalıştığını belirterek, "C Vitamini sistemi güçlendirir, hastalıklara karşı vücut direncini hafifçe artırabilir ama gribi kapmamızı ve hasta olmamızı kesinlikle önleyemez, hatta aşırı derecede C vitamini, özellikle çocuklar ve yaşlılarda ishale sebep olabilir. Bu da hastalığın ağırlaşmasına, iyileşmenin gecikmesine yol açabilir" dedi.
Hastalığın yanlış bilindiğini de kaydeden Narlı, gribin; influenza adı verilen bir virüs tarafından oluşturulan, ani olarak 39 derece üzerinde ateş, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik, titreme, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtiler ile başlayan bir enfeksiyon hastalığı olduğunu söyledi. Daha sonra hastalık tablosuna boğaz ağrısı, burun akıntısı, hapşırma, gözlerin akması ve kanlanması gibi belirtiler de eklendiğini ve bazı vakalarda da karın ağrısı, bulantı, kusma görülebildiğini anlatan Narlı, "Ateşin 39 derecenin üzerinde olması, şiddetli kas ağrıları ve halsizlik nedeniyle hastalığı ayakta geçirmek mümkün değildir. Grip, hastaları en az 3 - 7 gün yatağa mahkum eder. Yaklaşık bir hafta içinde belirtiler kaybolur, ancak halsizlik, belirtilerin kaybolmasından sonra da devam eder ve 2 hafta kadar sürebilir" diye konuştu.
Hastalığın özellikle çocuklarda, yaşlılarda ve kalp, akciğer, böbrek, şeker gibi kronik hastalığı olan kişilerde gerekli önlemler alınmadığı takdirde ölüme bile yol açabileceğinin altını çizen Narlı, "Bu kadar ciddi tablolara yol açabilen grip, halk arasında çok sık olarak soğuk algınlığı ve nezle ile karıştırılır. Oysa soğuk algınlığı ateş yükselmeden, hafif kırgınlık, burun akıntısı, hapşırma gibi belirtiler ile kendini gösteren, halsizliğe yol açmadığı için yatak istirahatı gerektirmeyen bir hastalıktır ve grip ile kesinlikle karıştırılmamalıdır" şeklinde konuştu.
Gribi "Kesin tedavisi olmayan" bir hastalık olarak tanımlayan Narlı, korunmak için risk grubundaki kişilerin mutlaka her yıl aşı olmaları gerektiğini de belirterek şunları kaydetti:
"65 yaşından büyük kişiler, 0 - 23 ay arası sağlıklı bebekler, şeker hastaları, astım hastaları, kronik akciğer hastaları, kronik kalp ve damar sistemi hastaları, bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler, kanser hastaları, huzurevi, bakımevi gibi ortamlarda yaşayanlar mutlaka grip aşısı olmalı. Çünkü grip bu kişiler üzerinde yaşamsal risk oluşturmaktadır. Grip aşısı işe gelmeme oranını yüzde 43, doktora başvurma oranını yüzde 44, üst solunum yolu hastalıklarını yüzde 25 azaltır. Aşılanan kişilerde kişi başına en az 47 dolar tasarruf edilir. Aşılamanın bir sosyal fayda olması nedeniyle, iş yeri çalışanlarının şirket bağlılığı ve yönetime bakışı olumlu etkilenir."