İnsülin direnci yüksek kişilerin çok hızlı kilo alıp, zor kilo verdiğine dikkat çeken Bayındır Hastanesi İçerenköy, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Dr. Demet Özgil Yetkin, kilo aldıkça insülin direncinin arttığını, kilo verdikçe de azaldığını belirtti.
Vücut kendisi için gerekli olan enerjiyi yenilen gıdalardan elde eder. Yemek yedikten sonra gıdalar barsaklarda parçalanır, ufak şeker parçalarına dönüşür ve barsaktan emilerek kan dolaşımı yoluyla vücuda dağılır. İnsan organizması için en önemli enerji kaynaklarından birisi glukoz yani şekerdir. Vücudumuzun ana besin kaynağı olan şeker, enerji sağlayabilmek için kandan vücut hücrelerinin (kas hücreleri, yağ hücreleri ve karaciğer hücreleri) içine girmelidir.
İnsülin, midemizin altında yerleşmiş yaprak şeklinde bir organ olan pankreastan salgılanan, önemli bir hormondur. İnsülin, kandaki şekerin kandan ayrılarak hücre içine girmesini sağlar. Kanda yüksek olan insülin önceleri kan şekerini hücrelere sokar, ancak hücrelerin alabileceğinden daha çok enerji vücuda girerse insülin artık bu görevini yapamaz hale gelir. İnsülin hormonunun yeterince etkili olamamasına insülin direnci (rezistansı) adı verilir. İnsülin direnci arttıkça kan şekerinin hücreye girmesi için daha fazla insülin salgılanması gerekir. Pankreasdan salgılanan insülin hormonu salgısı, belirli bir süre sonra pankreas bezinin çok çalışmaktan dolayı yorulması nedeniyle azalır ve önce acıkma atakları olarak görülen şeker düşüklüğü (reaktif hipoglisemi) sonrasında da gizli şeker ve hatta aşikar şeker hastalığı ortaya çıkabilir.
İnsülin direnci kilolu kişilerde daha fazladır, bu nedenle kilo arttıkça bu direnç artar ve şeker hastalığı görülme olasılığı artar. İnsülin direnci yüksek kişiler çok hızlı kilo alır ve zor kilo verirler. Kilo aldıkça insülin direnci artar, kilo verdikçe azalır. İnsülin direnci olan kişilerde, yorgunluk halsizlik, hızlı kilo alma, zor kilo verme, doymama, sık acıkma, uyku basması, gün içinde acıkma atakları olması, tatlıya düşkünlük, özellikle karın çevresinde yağlanma artışı gibi belirtiler görülebilir.
Tip 2 diyabet veya gizli şekeri olan kişilerde birlikte tansiyon yüksekliği, kanda trigliserit (kan yağları) yüksekliği, insülin hormon yüksekliği, ürik asit yüksekliği ve göbekte yağlanma ve şişmanlık bir arada ise bu duruma metabolik sendrom denir. Metabolik sendromu yapan etken insülin direncidir. Bel kalınlığı veya bel çevresi artmış olanlarda (şişmanlarda) bu hastalık daha fazla görülür. Birlikte karaciğer yağlanması, yumurtalıklarda kist (polikistik over hastalığı), kan pıhtılaşmasına eğilim, HDL kolesterolde (iyi kolesterol) azalma ve idrarla atılan proteinde artma (mikroalbüminüri) birlikte olabilir. Bu kişilerde kalp koroner damar hastalığı ve tip 2 şeker hastalığı çok sık görülür.
Diyabet hastalığının sıklığı özellikle son yıllarda giderek artmaktadır. 10 yıl önce ülkemizdeki Diyabet sıklığı %6,7 olarak bildirilmişken yeni yayınlanan TURDEP-II (Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması-II) sonuçları ülkemizde Diyabet sıklığının %13,7’ye çıktığını göstermektedir. Diyabet öncüsü olarak adlandırılabilen Bozulmuş Glukoz Toleransı sıklığı yine 10 yıl içinde %6,7’den %13,9’a çıkmıştır. Bu artıştaki esas nedenin obezitedeki (şişmanlıktaki) aşırı artış nedeniyle olduğu düşünülmektedir. Obezite sıklığı %32’dir. Genel olarak erişkin yaşlardaki Türk toplumunun 2/3’ü kilolu veya obezdir. Bu rakamlardaki korkutucu artışın yüksek kalorili gıda alımı ve hareketsizlik gibi nedenlerden dolayı insülin direncinin hızla artmasından dolayı olduğu düşünülmektedir. Bugün için insülin direnci ile baş etmenin en etkili yollarından birisi de harcayabildiğimiz kalori ile orantılı olarak beslenmek ve uzun dönemde diyabete bile yol açabilen insülin direncinin gelişmesini önlemektir.
Özellikle günümüzde bürolarda oturarak çalışan ve egzersiz yapmaya fırsat bulamayan kişilerde insülin direnci çok sık görülmektedir, bu tabloya iş yerindeki stresi de eklediğimizde tablo neredeyse kaçınılmaz hale gelmektedir. Stres, hormonlarda bozukluk yapan ve bu nedenle kilo alınmasına neden olan bir etkendir. Yüksek insülin düzeyleri şu sıkıntılara ve şikayetlere neden olur: Sık acıkma ve dolayısıyla şekerli gıdalar yeme eğilimi artar. Konsantrasyon azalması. Sabah yorgun kalkma ve gün boyu yorgunluk hissi. Özellikle öğleden sonraları bitkinlik hali. Daha sabırsız ve öfkeli bir ruh hali. Enerji azalması, halsizlik, bitkinlik. Yemeklerden sonra uyku basması ve gün içinde uyuklamalar. Horlama ve uyku bozuklukları sıktır. Eğer bu tür yakınmalar varsa insülin direnci olma ihtimali vardır. Bu hastalığın tanısının konabilmesi için Endokrinoloji uzmanına başvurmak ve hormon testleri yaptırmak gerekir. Unutulmamalıdır ki sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için yediğimiz gıdalar, egzersiz ve hormonal dengenin bir düzen içinde olması şarttır.