Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin 12 Haziran seçimleriyle birlikte siyasi istikrarı sağladığını belirterek, Türk halkının yaptığı seçimin siyasi istikrar olduğunu kaydetti. Koalisyon hükümetlerinin olduğu dönemlerdeki başarısızlıkları hatırlatan Çağlayan, koalisyon dönemlerinin neden başarısız olduğunu anlamak için siyasete girmek gerektiğini ifade etti.
Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) Ağustos ayı meclis toplantısına katılan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, sanayicilere seslendi. Çağlayan, dünya ekonomisinin yaşadığı krizi ve Türkiye’nin ekonomik alanda attığı ve atacağı adımlar hakkında iş adamlarını bilgilendirdi.
Önemli bir dönemden geçildiğini ve Türkiye’nin çözülmesi gereken önemli sorunlarıyla ilgilenen bakanlığın başında bulunan birisi olarak değerlendirmelerde bulunduğunu belirten Çağlayan, kendisinin çok farklı birisi olduğunu, Türkiye’deki ekonomi ve gazete yorumcularından çok farklı düşündüğünü dile getirdi.
Türkiye’nin, dışarıdan görüntüsü ile içerinden görüntüsünün çok farklı olduğuna dikkat çeken Çağlayan, “Örneğin bugün dünya müteahhit firmaları içinde Çin’den sonra 2. sırayı aldık. Bugün dünyada 202 milyar dolarlık iş yaptık Türk müteahhitler olarak. Bunların çoğu ASO üyesi. Dünyanın hangi şehrine giderseniz gidin bir Türk ile karşılaşıyorsunuz. En son olarak buna Güney Kore’de ve San francisco’da şahit oldum. Buralarda çok önemli müteahhitlerimize rastladım. Buralarda dünyanın sayılı firmalarında çalışanları gördüm. Bunlara hep beyin göçü deriz, bunlar beyin gücümüz bizlerin.” dedi.
“TÜRKİYE 10 YIL ÖNCEKİ TÜRKİYE DEĞİL, TÜRKİYE’NİN BAŞARISI SİYASİ İSTİKRARDIR”
Türkiye'nin, 10 önceki Türkiye ile mukayese edilemeyeceğini aktaran Çağlayan, “Türkiye’yi gidip dışarıda yabancılardan öğrenmek lazım. Ama içeride böyle görülmüyor maalesef. Muhalefet hep kötülüyor bizi. Ben siyasetçi olarak konuşmuyorum. Ben 4 yıldır siyasetin içindeyim. Sizlerin içinden çıkmış birisi olarak konuşuyorum. Türkiye’nin en önemli başarısı siyasi istikrardır. Bunu en iyi ASO bilir, bu kürsü bilir, sizler biliyorsunuz.” diye konuştu.
“KOALİSYON HÜKÜMETLERİNİN NEDEN BAŞARISIZ OLDUĞUNU ANLAMAK İÇİN SİYASETE GİRMEK LAZIMMIŞ”
Koalisyon hükümetleri zamanına dikkat çeken Çağlayan, koalisyon hükümetlerinin neden başarılı olamadığını, insan siyasete girdikten sonra daha iyi gördüğünü vurguladı. Avrupa’da bugün kriz potasına giren ülkelerin hepsinin siyasi istikrarsızlıktan dolayı bu duruma düştüklerini dile getiren Çağlayan, “Portekiz, Yunanistan ve İspanya bunlara en iyi örnekler. Bu ülkelerde kamu borçlarının gayri safi milli hasılaya oranı çok yüksek. Euro bölgesinde bu oran yüzde 87 oranında. Avrupa’da 14 ülkenin kamu borç oranı gayri safi milli hasılaya oranı çok yüksek olduğu için zor durumdalar.” şeklinde konuştu.
Bugün Türkiye 2009 krizinde teyit geçmişse, Türkiye’nin kamu borçlarının gayri safi milli hasılaya oranının yüzde 42 olmasından kaynaklandığını aktaran Çağlayan, bunun yüzde 30’lara çekmeye çalıştıklarını belirtti. Çağlayan, bütün bunları yaparken, cumhuriyet tarihinin iki katı bölünmüş yol, hastaneler, okullar gibi hizmetleri de yaptıklarını ve eğer çalınmazsa yapılabileceğini anlattı.
Bütçe açığı konusuna da değinen Çağlayan, 2001 krizi döneminde bütçe açığının yüzde 14-15 seviyelerde olduğunu ve AK Parti hükümetleri döneminde ise bu oranın yüzde 2’lerde düştüğünü dile getirdi. Çağlayan, son olarak bütçe fazlası verildiğini, bunun bir ilk olduğunu ifade etti.
Büyüme konusunda 2001 krizinden sonra 2010 yılında iş adamlarıyla birlikte büyüme atılımı yaptıklarına işaret eden Çağlayan, “Bu atalımla birlikte Çin ve Arjantin’den sonra 3. sırayı aldık. Büyüme, enflasyonu artırmamıştır, faizleri yükseltmemiştir tam aksine inmiştir. Türkiye ilk çeyrekte yüzde 11 ile rekor bir büyüme yakaladı. Bunun yanında enflasyon tek haneleri izledi, reel faizler yüzde 0’larda seyretti. Yani konuşulanlar gibi büyüme gerçekleştikçe enflasyon artmadı, faizler yükselmedi.” ifadelerini kullandı.
“CARİ AÇIK ŞU ANDA TÜRKİYE İÇİN RİSK OLUŞTURMUYOR”
Cari açığın önemli bir sorun olduğunu, fakat şu an Türkiye’nin cari açıkta bir riskinin bulunmadığını vurgulayan Çağlayan, “Ama bununla uğraşmak lazım. Hastalığı teşhis etmek önemli ama hastalığı tedavi etmek daha önemlidir. Bunun çeşitli nedenleri var yeterli tasarrufun olmaması, etkin yapılaşmanın yapılmaması, cari açığı esas alan bir yatırım teşvik sisteminin olmaması ne derseniz deyin, ama önemli olan Türkiye bugün ciddi bir dış ticaret açığıyla karşı karşıya olmasıdır. Bunu söylerken Türkiye için bir risk oluşturmadığını söylüyorum. Önemli olan bunu tedavi etmektir ve bunu uzatmamaktır.” diye konuştu.
Bu noktada, Türkiye’nin yeterli teknoloji eksikliğinin, gerek yeterli üretime sahip olmayan mevcut sistemin olmasından dolayı bu bütçe açığı sorununun yaşandığını söyleyen Çağlayan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz çok iyi ticaret ihracatçısıyız. Ama mal ticaretinde çok büyük açıklar veriyoruz. Geçen yılki ithalatımız 185 milyar dolardı. Geçen yılki ithalatımızın 38 buçuk milyar doları enerji ithalatında yapıldı. 25 milyar dolar para ödemişiz. Bu gidişle 50 milyarı bulacak. Enerji ithalatını düştüğümüz zaman geriye kalan ithalatımız 146 milyar dolardır. Geçen yılki mal ticareti ihracatımız 114 milyar dolardır. Geriye kalan 32 milyar dolar dış ticaret açığımızdır. Türkiye hizmet ticaretinde çok önemli bir ülkedir. Geçen yılki hizmet ticareti ihracatı 34 milyar dolar. İşte bu noktada cari açık için bir yandan mal ticareti ihracatımızı artırırken bir yandan da hizmet ticaretimizi daha iyi sürdürmek konusunda ciddi çalışmalarımız var.”
Harvard Üniversitesi'yle ciddi bir çalışma yaptıklarını ifade eden Çağlayan, “81 ilimizde hangi ürünlerde, hangi ilin hangisinde rekabet gücünün olduğunun ve hedef ülkelerin hangileri olduğunu tek tek ortaya çıkarttık. Bakıyoruz öyle sınır illerimiz var ki, küçük bin Singapur olmuş, küçük bir Roterhdam olmuş. Bugün özellikle Şırnak’ta, Hakkari’de, Kars’ta ihracatta önemli öncü olmuşlardır. Bunlar hemen bitişiğinde ki ülkelere ihracatın yapıldığı şehirler.” diye dile getirdi.
"HER ÜLKEYE AYNI SEKTÖRLE GİTMİYORUZ, O ÜLKEDE HANGİ SEKTÖRDE BAŞARILI OLURUZ ONU BAKIYORUZ”
Dünya üzerindeki 73 tane ülkeyi incelediklerini ve bu 73 ülkenin dünya toplam ithalatının yüzde 96’sının yapan ülkeler olduğuna dikkat çeken Çağlayan, “Biz bugün ki şartlarda, mevcut düzlemde ihracatımızı bu ülkelere iyi bir şekilde götürebilseydik, bugün ki ihracatımız en az yüzde 23 daha fazla olacaktı. En basitinden Hindistan örneği verelim. Hindistan şuanda gelişmekte olan ülkeler içerisinde önemli bir yere sahip. 365 milyar dolar ithalat yapmış. Bunun 95 milyar dolarıyla enerji ithalatı yapmış. Geriye kalan 265-270 milyar dolar ithalatında bizim payımız sadece 600 milyon dolar. Ama bunlar üzerinde çalışmalar yaptık. Yani şunu şaptık, ülkeler üzerinde tek tek yapmış olduğu ithalatları inceledik. Gördük ki bugün Hindistan’da 6 milyar dolar ihracatı çok rahat bir şekilde yapabiliriz. Ama yeterince kendimizi tanıtamamışız. Sektörlerimizi anlatmamışız. Ama artık her ülkeye aynı sektörle gitmiyoruz. Hangi ülkede hangi sektörle başarılı oluruz ona bakıyoruz. Elimde şu mal var deyip Pazar Pazar gezmek yerine ben Hindistan için, Çin için, Brezilya için, Amerika için ne üretebilirim politikasıyla çalışıyoruz.”
“İHRACAT ODAKLI BİR STRATEJİ ÇALIŞMASI BAŞLATTIK”
Geçen yıl başbakanın imzasıyla, kendisinin başkanlığında ihracata dayalı üretim stratejisi çalışması yaptıklarını kaydeden Çağlayan, ihracat odaklı bir strateji çalışması başlattıklarına işaret etti.
Çağlayan, bu strateji planı ile ileride ihracat odaklı bir büyüme düşündüklerini ve bunu yaparken de masa başında yapmadıklarını vurgulayarak, bütün bakanlıkların müsteşarları ile bütün ekonomiyle ilgilenen kurum ve kuruluş başkanlarının katılımıyla yaptıklarını belirtti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz