Edinilen bilgiye göre, Yanık köy’ünde bulunan merkez camii 1999 depreminde ağır hasar aldı. Köylü, 3 yıl boyunca yarısı yıkılmış olarak duran caminin yanına kurduğu çadırlarda namaz kılmaya devam etti. Caminin bu şekilde durmasını istemeyen köylü, depremde ağır hasar almış olan camiyi 2002 yılında yıkarak yerine yenisi yapma kararı aldı. Cami Yaptırma Derneği kurulmasının ardından yardımsever vatandaşlardan ve kurumlardan toplanan bağışlarla inşaata başlandı. Cami inşaat çalışmaları 5 yıl sürdü ve 2007 yılında tamamlandı. Depremde ağır hasar görmüş olan caminin yerine aynı güzellikte bir başka cami yapıldı.
Sakarya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri depremden 13 yıl sonra Ocak 2012’de köye geldi. Köyde bulunan tarihi eser ve anıtları inceleyen yetkililer son olarak ise camiyi görmek istedi. Vatandaşların caminin tarihi eser olmadığı ve yıkılarak yerine yenisinin yapıldığını belirtmeleri üzerine tutanak tutan yetkililer daha sonra köyden ayrıldı.
Kültür ve Turizm Müdürlüğü durumu anlatan bir yazıyı 11 Ocak 2012 tarihinde Kocaeli KTVKK Müdürlüğüne gönderdi. Konuyu Mayıs 2012 yılında yaptığı 25 nolu toplantıda değerlendiren Kocaeli KTVKK müdürlüğü, 19 pafta 815 parsel’de yer alan söz konusu yıkılan caminin Bursa KTVKK tarafından 7 Aralık 1991 tarih ve 2164 sayı ile tarihi eser olarak tescillendiğini belirtti ve depremde ağır hasar gören camiyi yıkan ve yerine yenisini yapanlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Dönemin Azalarından Ahmet Beker sürece ilişkin yaptığı açıklamada, “1999 depreminde camimiz ağır hasar gördü. 3 yıl çadırda namaz kıldık. Bu dönem içerisinde köylü ve vatandaş olarak, dışarıdan gelen yardımlarla birlikte 2002 yılında yeni camimizin inşaatına başladık. İnşaatı tamamladık. Aradan 13 yıl geçtikten sonra Anıtlar Yüksek Kurulu bizi bu olaydan sorumlu tutmaya çalışıyor. Madem ki koruma altında olan bir cami vardı 13 yıl süre zarfından neden bir kez olsun gelmediler. Daha da önemlisi biz bu caminin tarihi bir yapı olduğunu bilmiyorduk” dedi.
Eğer bir suçlu varsa o suçlunun kurulun kendisi olduğunu belirten dönemin bir diğer Azası ise “Deprem sonrası hasar gören camimizi köy halkı ile gayret ederek yıkıp tekrar yaptık. Madem bu yapı Anıtlar Kurulu koruması altındaydı 13 senedir neredeydi bunlar. Yıkımında gelip engel olmadılar, yapımında olmadılar. Neden bunca zamandır bir şey söylemediler. Eğer burada bir suçlu varsa o suçlu kurulun kendisidir” diye konuştu.
Yıkılan caminin tarihi eser olarak korunduğunu, tüm köylü gibi kendisinin de yeni öğrendiğini söyleyen Yanık köyü Muhtarı Sibel Baykal, “2009 yılından beri bu köyün muhtarıyım. Ne ben nede diğer köylüler depremde yıkılan caminin tarihi bir eser olduğu ve koruma altında olduğu hakkında bir bilgiye sahip. Şimdi duyduk ki yeni camiyi yapanlar hakkında yasal işlem yapılacakmış. Caminin belki de yıkımı söz konusu. Bu haberi aldıktan sonra Tapu Kadastro Müdürlüğünde araştırma yaptım ve 1992 yılında Anıtlar Kurulunun bu cami için şer koyduğunu gördüm. Bu durumdan o günden bu güne ne köy muhtarının, ne azaların neden köy halkının haberi var. O dönem ki muhtarımız Baki Kezer vefat etti. O dönem azalarının hiçbirinin bundan haberi yok. Mevzuatı tam bilmiyorum ama bu eserlerin bildiğim kadar ile belli aralıklarla Anıtlar Kurulu tarafından kontrol edilmesi gerekiyordu. 13 yıldır bu cami ne olmuş, her hangi bir onarıma tadilata ihtiyacı var mı diye düşünmeyen kurul, şuanda ilgililer hakkında işlem istiyor. Burada suçlu köylü mü. Anıtlar Kurulu mu, Mevzuat mı” dedi.
Yeni cami inşaatının başladığı ve devam ettiği yıllarda görev yapan her iki muhtarında vefat ettiğini de belirten Baykal, sözlerine şöyle devam etti:
“O dönem ki Muhtarımız Baki Kezer’in ardından seçilen Muhtarımız Nezih Yılmaz’da vefat etti.Baki bey zamanında başlayan inşaatı Nezih bey sürdürmüş. Ondan sonra gelen muhtarımızda cami için yardımcı olmuş bende bugün elimden ne geliyorsa cami için yapmaya devam ediyorum. Ben bu köyde doğdum büyüdüm, 3 yıldır görevdeyim ve bu yıkılan caminin tarihi eser olduğunu, 2012 yılı ocak ayında şehitlikleri ve tarihi eserleri denetlemeye gelen yetkililerden tüm köylü gibi ilk defa öğrendim”