Daha önce "Çanakkale geçilmez" sözünün nasıl ortaya çıktığını anlatan tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Savunma bizim işimiz" diyerek, Türk askerinin son derece dayanıklı ve tahammüllü olduğundan bahsetmişti.
Ortaylı, "Savunma bizim işimiz. Alman generaller Türk ordusunun başında bir bela. Bunların bazıları daha akıllıca adamlardır. Yabancı orduların komutanlarına orduyu teslim etmek çok akıllı bir iş değildir. Ön tarafta Fransızlar, 'Efendim biz kıyıları, Geliboluyu döveriz, siz ilerlersiniz, karaya da siz çıkarsınız.' dediler.
Bayıldılar buna ama iş öyle olmadı. Fransız donanması çok ağır kayıplar verdi. 3 gemi tamamen saf dışı kaldı. Elizabeth bile yara alıp çekilmek zorunda kaldı. Dolayısıyla 'Çanakkale geçilmez' lafı oradan kaldı. Çanakkale geçilmez' lafını diyen biz değiliz. İngiliz Harp Kabinesi buna karar verdi, 'Gelibolu ve Dardanel' geçilmez dendi" şeklinde konuştu.
Çanakkale'nin tüm doğu ve batı dünyasında çok önemli bir safahat olduğunu söyleyen Ortaylı, "Çanakkale Türk imparatorluğunun bir parça düzgün bir komuta altına girdiği vakit neler yapacağını gösterir. Asker son derece dayanıklı ve tahammüllüdür" demişti.
"Çanakkale Geçilmez" sözünden, Seyit Onbaşı gibi kahraman Türk askerlerimizin çabaları ve gayreti ile düşman gemilerini suya batırdığını hatırlıyoruz. Milli Mücadele döneminde, gerek Nusret Mayın Gemisi, gerek karadan yapılan top ve tüfek atışları ile düşmanlar için Çanakkale Boğazı'nı geçmenin imkansız olduğunu anlıyoruz.