YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Çanakkale Savaşlarının Bilinmeyen Yüzü

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinin TUBİTAK destekli projesinde, Çanakkale savaşlarına katılan ANZAK ve Türk askerlerinin günlükleri...

Çanakkale Savaşlarının Bilinmeyen Yüzü

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinin TUBİTAK destekli projesinde, Çanakkale savaşlarına katılan ANZAK ve Türk askerlerinin günlükleri inceleniyor. Şimdiye kadar incelenen 12 günlük, savaşın bilinmeyen yüzüne ışık tutuyor.170 üniversite arasında TÜBİTAK’tan en çok proje alan 7. üniversite olan ÇOMÜ’nün en anlamlı projesinin yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Azer Banu Kemaloğlu, ÇOMÜ Radyosu Kampüs FM'de konuk olduğu Öznur B. Doğangün'ün 'Kent Söyleşileri' programında, yeni proje hakkında bilgi verdi. 2008 yılında katıldığı bir konferansta, askerlerin günlüklerini bir araya getirme kararı aldığını söyleyen Kemaloğlu, “2008 yılında Çanakkale’de bir konferansta bir Anzak yakını günlük getirmişti. O konferansta ilk temeller atıldı ve yavaş yavaş okumaya, incelemeye başladım. Çalışmalarımda o zamanki Avustralya Konsolosu Peter Rennert’ın da çok katkısı oldu. Onun sağladığı bağlantılarla Kültür Merkezi'mizi açtık. Kültür Merkezi’ne gelen Avustralyalı ve Yeni Zelandalı misafirlerimiz ve kurduğumuz iletişimler sonucunda şu anki projeye yolculuğumuz başladı. 3 sene boyunca proje üzerinde çalıştım. 2 kez TÜBİTAK’a başvurdum. İkincisinde kabul edildik. Güçlü bir ekibimiz var ve projemizin devamı da gelecek. 2015’ten sonra da yapacak işlerimiz var” dedi.Şimdiye kadar 12 günlüğü incelediklerini, söyleyen Kemaloğlu, “Elimizde çok sayıda günlük var. Bunların 12 tanesi okunabilir durumda. Diğerlerinin ise şu anda transkripsiyonu yapılıyor. Bunlar Anzak ve Türk askerlerine ait günlükler. Bunları Avustralya'nın başkenti Canberra'daki Milli Kütüphane’den, Melbourne’deki Milli Kütüphane’den ve Sidney’deki Milli Kütüphane‘den bulduk. Henüz Yeni Zelanda günlüklerini tarayamadım. Bu yaz bir proje kapsamında oraya gideceğim ve oradaki arşivlerde de insanların bakış açılarını yakalamaya çalışacağım. Elimizde orijinal günlük yok. İncelediğimiz günlüklerin hepsi el yazması, ama biz kütüphaneye gittiğimizde hepsini fotoğraflıyoruz. Daha sonra fotoğraflar üzerinden inceliyoruz. Orijinalini almamız zaten mümkün değil. Şu anda 9 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. Bu proje sonunda biri İngilizce, diğeri Türkçe olmak üzere 2 kitap çıkarmayı planlıyoruz. Hem Türk, hem de Anzak askerinin gözüyle savaşa bakan 2 farklı kitap olacak. Türkçe yazılan kitabın İngilizce tercümesi, İngilizce yazılan kitabın da Türkçe çevirisi olacak” diye konuştu.Günlüklerdeki notların insanı çok derinden etkilediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Azer Banu Kemaloğlu, “Anzak askerlerinin günlüklerinde, bir asker, aralık ayında Çanakkale’den tamamen ayrılırlarken bir not yazmış, ‘Burası bizim evimiz olmuştu, ama artık evimizi bırakıyoruz, belki de bir daha göremeyeceğiz buraları. Bu güzel manzarayı bir daha göremeyeceğiz, elveda’ Bu notları okumak insanı çok derinden etkiliyor. Avustralyalı bir er, ‘Bütün gün dikenli telleri siperimizin önüne dikmek için uğraştık. Sabah kalktığımızda bir baktık ki dikenli teller yok. Tellerimizi Türkler gece nasıl başardıysalar almışlar ve kendi taraflarına koymuşlar. Bir de bize, ‘Bir dahaki sefere telleri daha uzun kesin, bu bize kısa geldi’ diye not bırakmışlar’ diyor günlüğünde. Avustralyalı başka bir er, Türklerin savaş ortamında bile mizahi yönlerinin olduğunu ve Türk insanlarının onlara tanıtılandan daha farklı insanlar olduğunu gözlemliyor. Savaş arkeolojisi çalışan arkadaşımız Doç. Dr. Reyhan Körpe, yapılan kazılarda İngiliz yapımı dikenli tellerin Türk siperlerinde kazılıp bulunduğunu doğruladı. Dolayısıyla kazılardaki bu bulguların hikâyesini biz günlük sayesinde öğrenmiş olduk. Kazılar sayesinde hikâyeleri doğrulama şansımız oluyor” dedi.Anzak askerlerinin Türk askeri ile ilgili önyargılarının savaşlar sırasında değiştiğini de söyleyen Yrd. Doç. Dr. Azer Banu Kemaloğlu, “Askerler arasında özellikle ölülerini gömmek için ateşkes yaptıklarında iletişim ortamı doğuyor. İşte bu iletişim sırasında da Türklerin aslında onlara anlatıldığı gibi olmadıklarını görüyorlar. Avustralyalılarda olduğu gibi, aynı şekilde Almanlar da Türkleri doldurmuş, Avustralya ve Anzak askerlerine karşı. Türklere, Anzakların yamyam olduğunu, insan yediklerini söylemişler. Dolayısıyla her iki taraf da birbiri ile ilgili çok yanlış önyargılarla başlamış savaşa. Ama savaş sırasında birbirlerini tanıma şansları olmuş ve sonrasında Atatürk’ün herkesi sarıp sarmalayan sözleri ile de dostluğa ulaşmışlar. Siperler arasında yaklaşık 20 metrelik mesafe var. Kısa mesafe, hem sohbet ediyorsun, hem de birbirini vuruyorsun. Bundan büyük üzüntü duyan bir asker günlüğüne şöyle yazıyor. ‘Keşke ateşkes bitmeseydi de karşı taraf ile biraz daha sohbet etseydik ya da bir sigara daha içseydik.’ Bir askerin günlüğünde şöyle geçiyor, ‘Birkaç parça eşya topladım, onları da bir ağacın altına gömdüm. Yaralanmazsam ve sağ kurtulursam, oraya gidip, o eşyaları alıp ülkeme geri götüreceğim. Eğer ölür de gidemezsem birisi gidip oradan alsın.’ Ve asker ağacın bulunduğu yeri tarif ediyor” şeklinde konuştu.Savaş zamanında askerlerin ülkelerine götürdükleri bazı hatıra eşyaların geri getirilmesi için çalışmalar yaptıklarını da kaydeden Kemaloğlu, şunları söyledi:“Arşiv çalışmaları yaparken cep Kuran’ları, Kuran’lar ve dua kitapları bulduk. Anzak askerleri savaş anısı olarak bunları toplamış ve götürmüş. Bu materyaller şu an kütüphanelerde sergileniyor. Günlüklerde anlatılan eşya toplama geleneğini de böylelikle teyit etmiş oluyoruz. Bizim 2015 ve bu projemizin hedeflerinden bir tanesi de oradan bu malzemeleri Türkiye’ye geri getirtebilmek. Örneğin Canberra'daki Milli Kütüphane’de bir Kur'an-ı kerim var. Neden asıl vatanına geri dönmesin bu? Bu hedefimiz için girişimlere başladık. Avustralya’daki proje danışmanlarımızdan yardım alıyoruz. Bakanlık nezdinde girişimlere başlandı. Sidney’deki Milli Kütüphane’de bulunan bir Kur’an’ın ve dua kitabının 2015’de Türkiye’ye iade edilmesi konusunda çalışmalarımız var.”

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler