Kentte görev yapan yerel ve ulusal basın çalışanları, Valilik, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tarafından hayata geçirilen, yürütücülüğünü ÇOMÜ Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin yaptığı proje kapsamında verilen eğitime katılmak üzere Öğretmenevi'nde bir araya geldi.
Vali İlhami Aktaş, programda, kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi ve sıfırlanması noktasında il genelinde çalışmalar yürütüldüğünü söyledi.
Basının, halkın bilinçlendirilmesi ve doğru haberlerin yansıtılması noktasında, içeriklerinin sunumu perspektifinde kadına yönelik şiddet konusunun önemli bir tarafı olduğunu dile getiren Aktaş, "Kadına yönelik şiddetin konuşulmadığı bir Çanakkale olmak için bu çalışmaları yapıyoruz. Değişik platformlarda hem kadınlarımıza hem kamu personeline hem de eğitim verebileceğimiz tüm kesimlere değişik vesilelerle bu eğitimler verilmekte. Amaç kadına şiddeti sıfıra indirmek, kadına şiddetin konuşulmadığı bir il olmak. Bu anlamda basın mensuplarının katılımı ve bu konuyu halka yansıtmaları çok önemli. Umarım kadına şiddetin konuşulmadığı bir Çanakkale ortamını oluşturmuş oluruz." diye konuştu.
Çanakkale'de aile içi şiddet suçlarına bakan Cumhuriyet Savcısı Betül Demir Kurucaoğlu da "Daha dikkatli olursak şiddeti bir nebze olsun azaltabiliriz diye düşünüyorum." dedi.
Proje koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, daha önce gerçekleştirdikleri "Kadın ve Aile Çalışmaları" konulu yüksek lisansının analiz sonuçlarının ardından Vali Aktaş ile Cumhuriyet Başsavcısı Altuğ Kürşat Şahin'in kendilerinden böyle bir proje hazırlamalarını istediğini belirten Ilgın, bu proje kapsamında kadına yönelik şiddetle ilgili haber yaparken nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda eğitim programı planladıklarını kadına yönelik şiddet haberlerinde olması gereken noktaya gelinmesi için çalışma içinde olduklarını sözlerine ekledi.
"CİNAYETLERİ DOĞALLAŞTIRAN BÜTÜN İFADELERDEN KAÇINMAK LAZIM"
Eğitim kapsamında ÇOMÜ İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülenay Pınarbaşı "Kadına yönelik şiddet haberlerinin söylem analizi" başlıklı sunum yaptı.
Haber dilindeki söylemin önemini vurgulayan Pınarbaşı, gazete haberleri, resimler, romanlar, filmler, sosyal medya aracılığıyla şiddet üreten anlamın üretilmemesi gerektiğine dikkati çekerek, şiddetle ilgili üretilen anlamların toplumu böleceğini, sistematikleştireceğini ifade etti.
Kadına yönelik şiddette söylem analizinin son dönemlerde önemli olduğunu belirten Pınarbaşı, "Her yazdığımız metnin bir anlam üreteceğini düşünmemiz gerekiyor." dedi.
Son 5 yılın verilerini paylaşan Pınarbaşı, dünyada 3 kadından birinin halen fiziksel şiddet gördüğünü, her yıl 5-15 yaş arasında 2 milyona yakın kız çocuğunun cinsel şiddete uğradığını, her 6 dakikada bir kadına tecavüz edildiğini aktardı.
Haberlerde şiddet görmüş ya da cinayete kurban gitmiş kadınların yüzünün açıkça teşhir edildiğini, failin ise yüzünün bulanıklaştırıldığını belirten Pınarbaşı, bu durumun kadının var olan sorunlarına yeni sorunlar eklediğini söyledi.
Kadına yönelik şiddetin artmasında ve yaygınlaşmasında haber dilinde anlam üretmesinden dolayı basının da etkisi olduğunu ifade eden Pınarbaşı, "Kadın bedeni ve kadınların haberlerde yer alması, tüketilecek bir malzeme konusuna dönüyor. Medyada bir çok şey metalaştığı gibi kadına yönelik şiddet haberlerine de tüketilecek bir malzeme gözüyle bakılıyor. Haberlerin öznesi olarak kadınları görmek istiyoruz ama şiddetin yaygınlaşmaması adına bu haberlerle değil." diye konuştu.
Küresel Medya İzleme Projesi'ne göre dünyada yüzde 52 oranında nüfusa sahip olan kadınların yüzde 21'inin haberlerde yer aldığını belirten Pınarbaşı, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de ise erkekler yüzde 76, kadınlar yüzde 24 oranında haberlerde yer almış. Yüzde 24'ün içinde kadına yönelik şiddet haberleri de var. Bu tip projelerle hedefimiz, yüzde 24 oranını artırıp, iyi örneklerle, işlerle daha iyi ve olumlu anlamlar üretilmesi.
Kadınların lehine olan anlamları tekrar üretmek için çaba içinde olmamız lazım. Çanakkale kadına yönelik şiddet anlamında iyi bir noktada. Ama bunu sıfıra indirebilmek için bu anlamların arka planlarını düşünerek, kesinlikle etik ilkeler çerçevesinde davranmamız lazım. Vicdani hassasiyet kelimesi bizim için anahtar kelime olabilir. Cinayetleri doğallaştıran, meşrulaştıran bütün ifadelerden kaçınmak lazım."
Eğitim, ÇOMÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serhat Çoban'ın "Haber üretim süreci ve dinamikleri" başlıklı sunumuyla devam etti.