İkili ilişkilerde uzmanlar daha sağlıklı yürütülebilmesi için tarafların ‘5S’ kuralına uygun hareket etmesini tavsiye ediyor. Bu 5S’nin içinde sevgi, saygı, sadakat, sabır ve seks yer alıyor. Bu taşlardan birinin yerinden oynaması ilişkilerin temelinden sarsılmasına ve istenilmeyen sonuçların doğmasına neden olabiliyor. Kulağa bu söylemin çok gelenekselci ve klişe geldiğiniz farkındayız. Ancak günümüzde artan aldatma hikayelerine baktığımızda bu kuralın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz.
Aldatma, temelde kişinin yakın ilişki kurduğu parneri dışında bir başka insana duygusal ve cinsel anlamda yakınlaşması olarak ifade edilir. Kadın ve erkeklerin aldatma nedenleri aslında birbirinden farklıdır. Erkek daha çok cinsel ihtiyaçlarını karşılamak, farklı heyecanlar yaşamak ve skor yapmak için; kadın ise duygusal olarak eşi tarafından ihmal edildiğini düşündüğünde hissettiğin boşluğu doldurmak, ilgi ve sevgi görmek, beğenilmek, kendini güzel, hoş, çekici ve değerli hissetmek için aldatır.
Aldatan kişilerin en büyük bahanesi bunun bir hastalık olduğu yönündedir. Özellikle erkekler bir kadına bağlı kalma ve bağlılık konusunda büyük sıkıntı yaşadıklarını söyler. Bu bir bahane olarak görülse de ilişkide beyin fonksiyonları büyük rol oynuyor. Kişinin içinde bulunduğu çevre, kültürel ve psikolojik faktörler ile hatta genleri bile çapkınlık için sebep gösteriliyor. Bilimsel çalışmalar çok daha farklı bir sonucu ortaya koyuyor ve çapkınlığın bir beyin hastalığı olabileceğini söylüyor. Beynin merkezinde bulunan D1 (dopamin 1) ve D2 (dopamin 2) reseptörlerinin çalışma şekillerinin kadın-erkek ilişkisinde büyük rol oynadığını belirten Reem Nöroloji Merkezi kurucu ve doktorlarından Mehmet Yavuz, çapkınlık ve beyin fonksiyonları arasındaki bu ilişkiyi ortaya koyan bir çalışmaya imza attı.
Beynin accumbens merkezinde bulunan D1 ve D2 reseptörlerinin çalışma şekillerinin kadın-erkek ilişkilerinde büyük rol oynadığını belirten Dr. Yavuz, D1 reseptörünün devre dışı kalması ya da iyi çalışmaması durumunda sadakat duygusunda aksama olacağını belirtiyor.
Bu reseptörün erkekte de, kadında da sağlıklı çalışmamasının her iki cinste çapkınlık eğilimine yol açacağını sözlerine ekliyor.
“Reseptörler” ile “sadakat” arasındaki bağlantıyı vurgulayan Dr. Yavuz bu durumda “Çapkınlık bir beyin hastalığı mıdır?” sorusu üzerinde durulması gerektiğini belirtiyor ve ekliyor, “Çok eşli erkeklerde D1 reseptörlerinin aşırı çalıştığını, hovarda, bir kadından diğerine koşan ve sürekli kadın değiştiren erkeklerde ise D1’in aşırı etkisizliğini ifade edebiliriz.”
Bu durumun erkekler kadar kadınlar için de geçerli olduğunu belirten Dr. Mehmet Yavuz, D1 reseptörünün iyi çalışmasının şart olduğuna da vurgu yapıyor.
Dr. Mehmet Yavuz’a göre beynin accumbens merkezinin TMS ile uyarılması sadece cinsel gücü artırmakla kalmıyor, aynı zamanda sevgi ve aşk duygularının da tavan yapmasını sağlıyor. Ayrıca accumbens bölgesinin TMS ile resetlenmesi, D1 ve D2 reseptörlerinin çalışmasını da düzene sokacağı için erkeklerdeki çapkınlığı önleyen bir tablo olarak da karşımıza çıkabiliyor.
Aşkın tamamen hormonlarla ilgili olduğunu savunanların sayısı azımsanmayacak derecede çoktur. Kişi aşık olduğunda vücudunda bulunan birçok hormon devreye girer. Aşk olduğunuzu ilk anda dopamin devreye girer. Dopamin enerji, neşe, hareketlilik, dikkat yoğunlaşması ve keyif veren bir hormondur. Aşkın duygusal yanını dopamin ve oksitosin tamamlarken, fiziksel yönünü de adrenalin ve noradrenalin yerine getirir.