Sahil şeridinde bulunan dağlar, şehir ile sahil arasında bir set oluşturuyor. Şu birleşimi gözünüzde canlandırın, yeşil bir kent manzarasının arkasında uzanan dağlar, sömürge dönemi binaları ve birkaç gökdelen.. İnsanların bu şehri neden güzel olarak nitelendirdiğini anlayacaksınız.
Caracas’ın hikayesi tabii ki bundan daha karmaşık. Birçok Güney Amerika ülkesinde olduğu gibi zengin ve fakir arasındaki sosyo-ekonomik fark burada da çok fazla. Şehir, şiddet olaylarıyla ünlü olduğundan, şehrin bazı kesimlerinde kesinlikle geceleri turist olarak dolaşmamalısınız. Ülke şu an şiddet olaylarının arttığı bir dönemden geçiyor ve bu konuda bize düşen görev, size bu konuda gerekli uyarıyı yapmak: Burada seyahat ederken dikkatli olun!
Burayı ziyaret eder ve bazı önlemler alırsanız, eğleneceğiniz yerler göreceğinizi size garanti edebiliriz. La Plaza Bolivar, devlet dairelerini ve sömürge dönemi binalarını göreceğiniz bir yer. Buraya çok da uzak olmayan Casa Natal de Simon Bolivar’ı da (Simon Bolivar’ın doğduğu ev) ziyaret edebilirsiniz.
Bunlardan farklı olarak yapabileceğiniz başka bir aktivite ise, sizi 2600 metre yüksekliğindeki Avila Dağı’na götürecek teleferiğe binip, güneyde Caracas’ı, kuzeyde ise Karayipler’i görebileceğiniz manzarayı seyretmek olacak.
