HABER

Çavuşoğlu 2018 için dış politika vizyonunu paylaştı

- Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu (2): - "(İran'daki gösteriler) Bu durum İran'ın iç işleridir ama İran'ın istikrarı komşuları için de önemlidir. Hepimiz için önemlidir. Dolayısıyla bir an önce İran'da bu çatışmaların durması ve istikrarın geri gelmesini arzu ederiz. Dışarıdan bu tür müdahalelere de karşıyız" - "Buralarda yönlendirme mi var? Ne var? Bunları iyi değerlendirmek lazım fakat bu sürece destek veren iki kişi var. Birisi İsrail Başbakanı Netanyahu, birisi ABD Başkanı Trump" - "(ABD'nin YPG'

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İran'daki gösterilerle ilgili, "Bu durum İran'ın iç işleridir ama İran'ın istikrarı komşuları için de önemlidir. Hepimiz için önemlidir. Dolayısıyla bir an önce İran'da bu çatışmaların durması ve istikrarın geri gelmesini arzu ederiz. Dışarıdan bu tür müdahalelere de karşıyız." dedi.

Çavuşoğlu, medya kuruluşlarının temsilcileriyle dış politika vizyonunu paylaşmak üzere Ankara Palas Devlet Konukevi'nde toplantı düzenledi.

İran'da 28 Aralık 2017'de başlayan ve yayılarak süren olaylar hakkındaki bir soru üzerine Çavuşoğlu, "İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'in söylediğine göre durum o kadar kötü değil." ifadelerini kullandı.

Zarif'in kendisiyle İran'daki olaylarla ilgili bazı verileri paylaştığını belirten Çavuşoğlu, "Zarif, İran yönetiminin bu göstericilere karşı dikkatli davrandığını ve bazı grupların ellerinde silahlar, bıçaklar ve molotofların olduğunu söyleyerek, bunların esasen saldırıp sağa sola ateş ettiklerinden dolayı bazı insanların ve güvenlik güçlerinin öldüğünü söyledi." diye konuştu.

Çavuşoğlu, İran'ın barışçıl gösterilere itiraz etmediği ve sorunların da diyalog yoluyla çözülmesi yönünde yaptığı açıklamanın önemine dikkati çekerek, "Açıklamalarında devletin demir yumruğunu göstermiyoruz diyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

İran'da yaşanan olayların ilginç olduğuna ve bu olayların arkasında kimin olduğu konusunda da çok şeyler söylendiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Ama ortaya net deliller çıkmadan şu var, bu var demek doğru değil. Bakıyoruz, takip ediyoruz." şeklinde konuştu.

Çavuşoğlu, protesto olaylarına başta karşı olan bazı etnik grupların sonradan destek açıklamalarında bulunduğunu hatırlatarak, "Buralarda yönlendirme mi var? Ne var? Bunları iyi değerlendirmek lazım fakat bu sürece destek veren iki kişi var. Birisi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, birisi ABD Başkanı Donald Trump." dedi.

Türkiye'nin bu tür dış müdahalelere karşı olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, başka dünya ülkelerinin de İran'daki bu gösterilere dikkatli yaklaştığını ve ABD ile İsrail haricinde bir ülkeden destek açıklamalarının gelmediğini belirtti.

- "İran'ın istikrarı komşuları için de önemlidir"

Çavuşoğlu, "Bu durum İran'ın iç işleridir ama İran'ın istikrarı komşuları için de önemlidir. Hepimiz için önemlidir. Dolayısıyla bir an önce İran'da bu çatışmaların durması ve istikrarın geri gelmesini arzu ederiz. Dışarıdan bu tür müdahalelere de karşıyız. İran'da rejimi seversiniz, sevmezsiniz ayrı bir şey." değerlendirmesinde bulundu.

İran'da yönetimin seçimler yoluyla geldiğini ve seçimlerin şeffaflığına yönelik de çok nadir eleştirilerin olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Dolayısıyla bir yönetim değişecekse de daha yeni seçimler oldu, bir sonraki seçimlerde İran halkı değiştirebilir." diye konuştu.

Çavuşoğlu, İran'ı eleştiren ülkelerin samimi ve çifte standarttan uzak olması gerektiğinin altını çizerek, seçimlerin dahi yapılmadığı bazı ülkelerin övülmesinin, İran'ın ise düşman olarak görüldüğü için kötü olarak nitelendirilmesinin çifte standart olduğunu kaydetti.

Mısır'da Genelkurmay ve Savunma Bakanı Abdulfettah el Sisi liderliğinde yapılan darbeye herkesin destek verdiğini anımsatan Çavuşoğlu, "Başka ülkelerde onlara övgüler var ama İran'a, İran'daki rejime eleştiri var ve dışarıdan müdahale edilmeye çalışılıyor." ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, İran'ın karışmasını kimlerin istediğinin ortada olduğunu belirterek, "Bizim temennimiz bir an önce bu sürecin bitmesidir. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin açıklamalarını olumlu buluyoruz." dedi.

- ABD ile ilişkiler

ABD ile ilişkilerde geçen yılın sorunlu geçtiğini dile getiren Çavuşoğlu, FETÖ elebaşının iadesi için taleplerin karşılanmadığını hatırlattı.

Soruşturma ve iade sürecinin başlatılması için gerekli delilleri ilettiklerini bildiren Çavuşoğlu, "Darbe girişiminde rol alan kişilerin ABD'ye gidip FETÖ'den talimat aldığını herhalde ABD bizim kadar biliyordur. Esasen ABD'nin ilave herhangi bir belgeye ihtiyaç duymaması gerekir." diye konuştu.

Çavuşoğlu, örgütün ABD'de ciddi suçlar işlemesine rağmen soruşturma başlatmamasının Türk milletinin kafasındaki soru işaretlerini güçlendirdiğini söyleyerek, "2018 içinde ABD'nin bu konuda samimi davranmasını beklemek bizim hakkımızdır, milletimizin de talebidir." ifadesini kullandı.

- YPG'ye silah yardımı

ABD'nin terör örgütü PYD/YPG'ye silah vermesinin güven bunalımına yol açtığına işaret eden Çavuşoğlu, Fırat Kalkanı operasyonu sonrası 100 bini aşkın Suriyelinin evlerine döndüğünü belirtti.

Çavuşoğlu, Türkiye'de Suriyeli 300 bin Kürt yaşadığını ve YPG'nin Suriye topraklarının yüzde 25'ini kontrol etmesine rağmen bu kişilerin oraya dönemediğini çünkü YPG'nin kendi ideolojisinde olmayan Kürtleri sürgüne gönderdiğini aktardı.

Çavuşoğlu, "Irak'ta 'Biz bunları göremedik.' diyen ABD'nin yarın aynı şeyi söyleyeceğini adımız gibi biliyoruz ama iş işten geçiyor." dedi.

Rusya ile ABD arasında YPG'yi kullanma konusunda bir rekabet olduğunu fakat Rusya'nın ABD gibi YPG'ye tam olarak destek vermediğini belirten Çavuşoğlu, "Rusya eskisine göre bizim çizgimize daha yakın. Rusya en azından bizim hassasiyetimizi anlıyor. Müttefikimiz ABD'ye bu hassasiyetimizi anlatamadık." diye konuştu.

Çavuşoğlu, ABD Başkanı Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde bir daha YPG'ye silah verilmeyeceği sözünü hatırlattı.

YPG'ye ABD'nin silah yardımının devam edip etmediğinin sorulması üzerine Çavuşoğlu, "'Bir daha vermeyeceğiz.' dediler. Ondan sonra somut bir yardım gelmedi." dedi.

Çavuşoğlu, Suriye'ye istikrarın nasıl geleceğiyle ilgili, "Sadece Astana ve Soçi ile olmaz bu. Meşruiyeti bakımından BM Güvenlik Konseyinin 2254 numaralı kararı çerçevesinde Cenevre süreciyle birlikte ikisini entegre edip buradan bir çözümün çıkması gerekiyor. Burada ABD de olacak, Avrupa ülkeleri de olacak, bölge ülkeleri de olacak." değerlendirmesinde bulundu.

Diğer taraftan terör örgütleriyle mücadelenin devam edeceğini vurgulayan Çavuşoğlu, "YPG, DEAŞ veya Nusra olur fark etmez, terör örgütü terör örgütüdür. Bize de tehdit olan YPG, Suriye'nin de toprak bütünlüğüne tehdit olursa herkesin YPG ile mücadele etmesi gerekiyor." hatırlatmasını yaptı.

- Rusya

Rusya ile ilişkilere değinen Çavuşoğlu, durumun artık tamamen normalleştiğini, ticaret ve vize konularında bazı adımlar atılması gerektiğini bildirdi.

Çavuşoğlu, Rusya ile Suriye konusundaki iş birliğinin 2018'de süreceğini, bunun İran için de geçerli olduğunu söyledi.

Rusya ile Türkiye arasındaki S-400 mutabakatını hatırlatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Bazı ülkelerden tepki geldi. Biz bu savunma sistemini müttefiklerden de almak istedik ama basit silahların bile satılmasında Türkiye'ye engel çıkaran ülkelerden bu savunma sistemini alamayacağımız yaptığımız müzakerelerle ortaya çıktı. Hem Türkiye'ye destek vermeyeceksiniz hem de başka ülkeden alınca tepki göstereceksiniz. Türkiye neticede NATO üyesidir ama bağımsız bir devlettir."

- "Norveç olayı bireysel"

Norveç'teki NATO tatbikatında Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedef gösterildiği olayı hatırlatan Çavuşoğlu, hedefin Türkiye olduğunu, hem NATO'nun hem de Norveç'in özür dilediğini dile getirdi.

Çavuşoğlu, "Norveç hadisesinin bireysel olduğunu düşünüyoruz. Soruşturmalar yapıldı, yapılıyor. NATO ve Norveç yöneticilerinin bilgisi dışında olduğunu düşünüyoruz." açıklamasını yaptı.

- AB ile ilişkiler

AB ile ilişkilerin inişli çıkışlı olduğunu anımsatan Çavuşoğlu, bazı ülkelerdeki seçimlerin bittiğini, bundan sonra daha önce hazırlanan eylem planının nasıl uygulanacağı üzerinde çalışma yürütüldüğünü söyledi.

Çavuşoğlu, "2018'de AB, Türkiye'ye biraz daha saygı duymayı öğrenirse ve eşit ortak olarak görürse ve değerlendirmelerini AB üyelik kriterleri içinde yaparsa ilişkilerimiz daha sağlıklı yürür. En önemlisi AB'nin Türkiye'ye saygı duymayı öğrenmesi gerekecek çünkü Türkiye ve Türk milleti bunu hak ediyor. Artık o patronluk taslama devri bitti." dedi.

- Avusturya sürprizi

Avusturya'da yeni hükümet kurulduktan sonra güzel bir sürprizle karşılaştığını dile getiren Çavuşoğlu, ülkenin aşırı sağcı parti kontenjanından atanan yeni Dışişleri Bakanı Karin Kneissl'ın kendisini aradığını söyledi.

"Doğrudan Türkçe olarak 'İyi akşamlar, nasılsınız?' dedi. Şaşırdım tabii." diyen Çavuşoğlu, Kneissl'ye, iki ülke arasındaki ilişkilerin iyi gitmediğini, buna neden olarak Avusturya'nın yaptığı çirkinlikleri gösterdiğini anlattı.

Çavuşoğlu, görüşmede, Türkiye'nin Avusturya'da yeni kurulan hükümetinin programında yeri olmaması gerektiğini belirttiğini aktararak, "Bizim Avusturya ile sorunumuz yok." ifadesini kullandı.

Avusturya'nın derdinin ne olduğunu sorduğunu dile getiren Çavuşoğlu, "Sonra bakan dedi ki 'Ben Türkiye'yi, Türkleri çok seviyorum ve çocukluğum özellikle yaz aylarında Büyükada'da geçti.' Hala sadece faytonlar mı var, araçlara izin veriliyor mu, diye sordu." ifadesini kullandı.

Bakan Kneissl'in ilişkileri geliştirmek istediğini kendisine söyledini belirten Çavuşoğlu, Kneissl'i Büyükada'ya davet ettiğini kaydetti. Çavuşoğlu, "Almanya ile ilişkilerimizi düzeltirken Avusturya ile de ilişkileri düzeltebiliriz. Zaten sorun bizden değil onlardan kaynaklanıyor." diye konuştu.

- "Rumların mentalitesi değişmeyecek"

Çavuşoğlu, Kıbrıs konusunda ise müzakerelerin başarısız olduğunu hatırlatarak, Türk tarafının yapıcı tutumunun herkes tarafından görüldüğünü ve takdir edildiğini vurguladı.

KKTC'de bu ay yapılacak seçimi anımsatan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Seçim bitince KKTC ile oturup konuşacağız. O günkü parametrelerde sıkıntı yoktu, o parametrelerle Rum tarafı çözüm istemedi ve bir şeyi anladık ki bu parametrelerle 10 yıl da müzakere etsek Rum tarafı çözüme yanaşmayacak çünkü Rum tarafının tanınmış devleti var, AB'ye üye, ekonomisi görece olarak biraz daha iyi, her ne kadar açık biraz kapansa da. Dolayısıyla niye yönetimi paylaşsın, gücü niye paylaşsın. Hatta diyorlar ki 'Bizim hastaneler daha iyi, niye hastaneleri paylaşalım, ekonomiyi niye paylaşalım.' Bu mentalitenin değişeceğini zannetmiyorum."

- "Soçi'ye PYD'nin katılmasına karşı çıktık"

Çavuşoğlu, Rusya'nın Soçi kentinde düzenlenecek Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'ne terör örgütü PYD/PKK'nın katılımı hakkında değerlendirmelerde bulunarak, "İran'la birlikte biz YPG'nin katılmasına karşı çıktık." diye konuştu.

Rus ve İranlı mevkidaşlarıyla Antalya'da bir araya geldiklerinde Soçi'ye kimlerin katılacağı konusunda taslak hazırladıklarını ifade eden Çavuşoğlu, "Liderler için bir taslak hazırladık. 'Soçi'ye kimlerin katılacağını üç ülke birlikte istişare eder ve karar verir' ve bu ibare zirve deklerasyonunda yer aldı." dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye olarak YPG'nin bu zirveye katılmaması gerektiğini net şekilde ifade ettiklerini ve Rusya'nın da YPG'nin bu görüşmelere katılmayacağını belirttiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"YPG'den işte biz söz aldık gibi bazı kafa karıştırıcı açıklamalar geliyor ama burada üç ülke karar verecek. Bizim kabul etmediğimiz ki İran'da bizimle bu konuda aynı düşünüyor, bir terör örgütünün katılması zaten oradaki muhalefeti sulandırır ve terör örgütlerinin masada olduğu yerde bir çözüm olmaz. Biz de buna karşı oluruz. Böyle bir ortamda biz de olmayız zaten."

Çavuşoğlu, Soçi'de Türkiye'deki Suriyeli Kürtlerin, Suriye Ulusal Kürt Koalisyonu'nun ve YPG'nin sürgüne gönderdiği Avrupa'da yaşayan Suriyeli Kürlerin temsilcilerinin yer alacağını dile getirerek, "Dolayısıyla muhalefetin her yanında Kürtler var. Yani Kürtleri YPG temsil etmiyor. Nasıl Türkiye'de Kürtleri PKK temsil etmiyorsa, hatta onun uzantısı HDP temsil etmiyorsa, Suriye'de de Kürtleri YPG temsil etmiyor. Kürtlerin oradaki çok büyük bir bölümü YPG'ye karşıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü görevine de yeni atama yaptıklarını, Milano Başkonsolosu Hami Aksoy'un bu görevi yürüteceğini bildirdi.

(Sürecek)

(AA)

En Çok Aranan Haberler