Yunanistan'a da bir uyarı yapıyoruz: 'Sizin bir şımarık çocuğunuz var'. Milli Savunma Bakanlarına öyle söylüyorlar, 'Bizim bir şımarık çocuğumuz var' diyorlar. 'Şımarık çocuğunuza sahip çıkın da bizim güvenlik güçlerimizin elinden bir kaza çıkmasın', bunu hatırlatıyoruz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığının düzenlediği konferansta katılımcılara hitap etti.
Türkiye'nin bu tutumunun son derece dostane bir uyarı olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Durup dururken gerginliği arttırıcı söylemler içinde bulunmanızın veya bir kayacığa ya da adacığa çıkmanızın bir faydası yok, size bir şey getirmez. O yüzden hem Ege'de hem de Doğu Akdeniz'de özellikle hidrokarbon rezervlerinin değerlendirilmesi konusunda çıkarlarımızı korumak için gereğini yapıyoruz. Şimdi artık Kıbrıs'ın hemen batısında ve Kıbrıs'ın doğusunda, kuzeyinden güneyine doğru KKTC'nin bizi davet ettiği yerlerde ve münhasır ekonomik bölgemizde, Kıbrıs'ın batısını söylüyorum, kazılarımıza da başlıyoruz. Eskiden sismik gemilerimizle, Barbaros Hayrettin Paşa ile gidiyorduk ama şimdi artık platformumuz var. Birincisi geldi, başladı Alanya-1 bölgesinde. İkincisi de ocak ayında geliyor. Karadeniz yerine oraya gönderiyoruz. Sondajımıza başlıyoruz ki, ağzımızdan bir söz çıkıyorsa bir kere bunu yerine getireceğiz. İkincisi, Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs'ta Kıbrıs Türk halkının ve Türkiye'nin haklarını sonuna kadar koruyacağımızı dost da düşman da bilsin. Ege sorunları da bu kapsamdadır."
Akdeniz'deki sondaj çalışmalarına ilişkin Çavuşoğlu, "Eskiden sismik gemilerimizle, Barbaros Hayrettin Paşa ile gidiyorduk ama şimdi artık platformumuz var. Birincisi geldi, başladı Alanya-1 bölgesinde. İkincisi de ocak ayında geliyor. Karadeniz yerine oraya gönderiyoruz." dedi.
Kıbrıs'ta kalıcı çözüm için çaba sarf ettiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Hayal içinde olanlara da hatırlatıyoruz, hatırlatmak zorundayız. Sıfır garanti, sıfır asker hayal bile olamaz, 'Böyle bir rüya görüyorsanız uyanın' diyoruz." ifadelerini kullandı.
Neyin, nasıl müzakere edileceği belirlenmeden bir müzakereye başlamanın zaman kaybı olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin Ege etrafında ve Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını da savunmaya devam edeceğini vurguladı.
Türk dış politikası
Öğrencilere Türk dış politikasının işleyişine dair bilgiler veren Çavuşoğlu, Türkiye'nin tüm kurumlarıyla birlikte hareket ettiğini belirtti.
Çavuşoğlu, "Sahada terörle mücadele ederken, sınırımızın ötesinde harekatları yürütürken masada da kazanımlarımızı kaybetmemek için yine birlikte çalışıyoruz. Türkiye artık sadece sahada değil, masada da güçlüdür." ifadelerini kullandı.
Dünyanın geçiş dönemi içinde olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, bir tarafta tek merkezli bir politika izlemeye çalışan ABD gibi ülkelerin olduğu diğer taraftan da çok taraflılığı savunan ülkelerin olduğunu dile getirdi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin etrafında ve dünya çapında çatışmalar, dondurulmuş ihtilaflar, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslam düşmanlığı gibi sorunların olduğunu söyleyerek, tıpkı Birinci ve İkinci Dünya Savaşı dönemindeki gibi 'kendinden olmayana karşı hoşgörüsüzlüğün' arttığına işaret etti.
Bunun saldırgan bir tavır haline dönüşmeye başladığını kaydeden Çavuşoğlu, "Sadece parlamentolarda siyasi partilerin sandalye sayısının artmasına yansısa iyi ama sahada göçmen düşmanlığı, camilere saldırı, ırkçı motifli cinayetler dahil hepimizi tedirgin eden bir gelişme görüyoruz." dedi.
Çavuşoğlu, dünyada büyük gelişmelerin yanı sıra yeni fırsatların da ortaya çıktığını, Türkiye'nin de küresel sistemin tekrar revizyona tabi tutulmasını savunan ülkelerden biri olduğunu belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, "Biz Türkiye olarak diyoruz ki bu küresel sistem kapsayıcı bir şekilde reforma tabi tutulması ve karar verme mekanizmalarının değişmesi lazım ki var olan sorunlara çare bulabilsin, görünür olsun, itibarı artsın." diye konuştu.
Çavuşoğlu: 'Bir kişi için fırtınalar koparırım' anlayışına Türkiye'de yer yok
Türkiye'nin izlediği çok yönlü dış politika ile diplomatik ağının gün geçtikçe güçlendiğini işaret eden Çavuşoğlu, Türkiye'nin misyon sayısının gelecek yıl sonu itibarıyla 267'ye ulaşmasının hedeflendiğini söyledi.
Dış politikanın dengeli seyretmesi gerektiğini söyleyen Çavuşoğlu, "Avrupa ile Batı ile Rusya arasında bir tercih yapmak zorunda değiliz. Neden yapalım? Onların gönlünden öyle geçebilir, ama bizim böyle bir lüksümüz yok. Bu coğrafyada jeopolitik konumumuzu göz önünde tutarak bir şeyi çok iyi şekilde bilmemiz lazım: Bizim dış politikamızın son derece dengeli olması lazım." diye konuştu.
Bir tarafla yürütülen ilişkilerin diğer tarafa alternatif olarak değil, birbirini tamamlayıcı unsurlar olarak görmek gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Bunun faydasını çok gördük. Bugün Kerç Boğazı'ndaki krizden sonra herkes diyor ki, bu işi Türkiye çözer, Recep Tayyip Erdoğan çözer. Neden? Çünkü hem Rusya ile hem Ukrayna ile ilişkilerimizi çok iyi, dengeli bir şekilde götürdüğümüz için." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Suriye, Yemen, Ukrayna, Balkanlar konusunda gizli bir gündemi olmadığının altını çizen Çavuşoğlu, güvenilir bir siyasetçi ya da ülke olmanın yolunun dengeli, adaletli ve objektif olmaktan geçtiğini anlattı.
Türkiye'nin ABD ile ilişkilerine değinen Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Bazı ülkelerle sorun yaşayabilirsiniz. ABD ile yaşıyoruz. YPG'ye verdiği destekten sonra yaşıyoruz. FETÖ'yü iade etmediği için yaşıyoruz. Brunson gibi, hukuki veya konsolosluk meselelerini de onlar çok büyütüyorlar. Onların büyüttüğü meseleye bakın. Bir şahıs, işlediği suçtan dolayı tutuklanmış ve sonuçta da hüküm giymiş, hüküm giydikten sonra hapisten çıkmış. Bunu ne kadar büyütüyorlar. Bizim için, Türkiye için YPG'ye verdiği silah desteği ve diğer destekler hayati bir konu. Yani bir ülkenin sınır güvenliği değil sadece, bekasıyla ilgili bir konu. Hangisi daha önemli, hangisi daha ciddi? Ama 'ben büyük ülkeyim, ben bir kişi için fırtınalar koparırım' anlayışının Türkiye'de artık yer bulmadığını en güçlü ülkeler de öğrenmeye başladı."
Bakan Çavuşoğlu, bu sorunlar var diye ilişkileri tamamen koparmamak, stratejik düşünerek bu sorunları aşmak için çaba sarf etmek gerektiğini dile getirdi ve diplomaside uzlaşı kültürünün öneminin altını çizdi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerde yaşadığı sorunları da hatırlatan Çavuşoğlu, süreçteki sıkıntılara rağmen hangi konularda birlikte çalışılabileceğine bakılması gerektiğini söyledi.
Çavuşoğlu, vize serbestisi konusunda geriye altı kriter kaldığını ve bu konuda çalışıldığını hatırlatarak, Gümrük Birliğinin güncellenmesi konusunda da müzakerelerin devam ettiğini vurguladı.
Avrupa ülkelerinin, Türkiye'nin terörle mücadele konusundaki beklentilerini tamamen karşılamadıklarının altını çizen Çavuşoğlu, "Yine de son zamanlarda Almanya'da olsun, İngiltere'de olsun özellikle PKK'nın o paçavralarının sergilenmesi, taşınması konusunda attıkları adımlar memnuniyet vericidir. AB'nin aldığı karar da memnuniyet vericidir. İstediğimiz düzeyde değil ama terörle mücadele bizim için iki tarafın da yararınaysa sürdürmemiz lazım." diye konuştu.
'İdlib mutabakatı siyasi çözüm için fırsat penceresi'
Çavuşoğlu, Türkiye'nin kriz yönetiminde tecrübe sahibi olduğunu vurgulayarak, Suriye konusunda, İdlib mutabakatının insani bir dramı önlemesinin yanı sıra siyasi çözüm için bir fırsat penceresi olduğunu söyledi.
Suriye için anayasa komisyonunu oluşturulma sürecinde rejimin, muhalefetin ve sivil toplumun birer liste sunduğunu dile getiren Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Bir bakıyoruz rejim sivil toplum listesine insan öneriyor: Merkez Bankası Başkanı. Merkez Bankası Başkanı sivil toplum mudur? Veya, bakan yardımcısı sivil toplum mudur? Biraz, bu konularda biz Ruslarla ve İranlılarla birlikte süreci yürütüyoruz. O isimlerle de değiştikten sonra kısa süre içinde anayasa komisyonunun da inşallah kurulmasını sağlayacağız, siyasi sürece doğru ülkeyi götürmemiz lazım."
Çavuşoğlu, sürecin kalıcı olması için Suriye halkı tarafından yürütülmesi ve sahiplenilmesi gerektiğinin altını çizerek, "Şu anda, geri dönüşler içinde 300 binden fazla Suriyeli Fırat Kalkanı ve Afrin bölgesine döndü. Bir o kadar da yerinden edilmiş insan Suriye içinden dönmeye başladı. Diğer yerlerde de yine dönen mültecilere ne yapabiliriz bunların çalışmaları da sürdürüyoruz." diye konuştu.
Kriz yönetiminin yanı sıra barış için ara buluculuk adımlarının önemini de vurgulayan Çavuşoğlu, Türkiye'nin bu konuyu İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bünyesine de taşıdığını anımsattı.
İslam ülkelerinin kendi sorunlarını kendisi çözecek anlayışta olmadığını söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin İİT çatısı altında buna ilişkin adımlar attığını anlattı.
Dünyada 1,8 milyar civarındaki Müslümanların tek umudunun Türkiye olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Son gelişmelerde bile bazı ülkeler korkusundan, Kaşıkçı cinayetinden sonra sesini çıkaramıyorlar ama bize söylediklerini işitseniz, tek umudu biziz." ifadelerini kullandı.