Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "silahlı unsurların Türkiye'yi terk etmesinden söz ediliyorsa artık "silahlı mı silahsız mı?' diye sormaya gerek olmadığını" savunarak, "Yani militanlar, eylemciler, teröristler hangi ismi takarsanız takın "Türkiye'yi terk edeceklerdir' denilseydi, "silahlı mı silahsız mı?' diye sormanıza gerek olurdu. "Silahlı unsurlar Türkiye'yi terk edecektir' denilmişse bunu silahlarıyla birlikte olacağını veya silahların bir şekilde bırakılacağını anlamış olmamız gerekir" dedi.
İzmir ziyaretini sürdüren Başbakan Yardımcısı Arınç, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, bir soru üzerine Akil İnsanlar Heyeti'nin bu süreç içerisinde olumlu bir çalışma yapmak üzere Anadolu'ya dağıldığını ve halktan da büyük bir destek gördüğünü ifade ederek, "Türkiye 75 milyon. Bu 63 kişi Türkiye'de sadece akil insanlar olarak tanımlanmamalı. Ama sanat dünyasından, edebiyat dünyasından, meslek örgütleri ve sivil toplum içerisinden pek çok sendikacı, gazeteci arkadaşlarımızın bulunduğu bir heyet Türkiye'nin 7 bölgesine dağılmış ve orada vatandaşlarımızla karşı karşıya gelerek, bu sürece ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Bu sınırlı bir olay değil. Türkiye'de her kesim bu sürecin başarıya ulaşmasını arzu ediyorsa, kendi içinde örgütlenebilir, bireysel olarak ya da gruplar halinde Türkiye'de bu çalışmayı yapabilir. Bu sivil ve gönüllü bir çalışmadır. Kısıtlı değildir. Sadece Başbakanımızın bir konuşması ile başlayan ve arkadaşlarımızın kendi inisiyatifiyle götürdükleri bir süreç değildir. Herkes evinde, işyerinde, köyünde kasabasında, doğu batı demeden Türkiye'nin her yerinde sürece olumlu katkı sağlayabilecek bir çalışmayı yapabilir. Bu iyi niyetle yapmak isteyenler sadece teşekkür ederiz" diye konuştu.
"HERHALDE EL SALLAMALARINI BEKLEMİYORDUNUZ"
PKK'nın Türkiye sınırlarının dışına çekilme kararını değerlendiren Arınç, geri çekilme konusunda her şeyin düşünülerek, planlandığını ifade etti. Arınç, geri çekilme açıklamasında sorunun cevabın içinde gizli olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Silahlı unsurlar Türkiye'yi nasıl geldilerse o şekilde, bilinmiş yollardan terk edeceklerdir. Bunu hükümetimiz, Milli İstihbarat Teşkilatımız bilir, gereken tedbirleri alır ve bunun gerçekleşip gerçekleşemediği konusunda mutlaka kendi tedbirlerini alır. Güvenlik güçlerimiz de kendilerine tevdi edilmiş olan görevlerini büyük bir dikkat ve itina ile yaparlar. Burada karmaşık bir şey yok. Silahlı unsurların Türkiye'yi terk etmesinden söz ediliyorsa artık "silahlı mı silahsız mı?' diye sormaya gerek olmaz. Yani militanlar, eylemciler, teröristler hangi ismi takarsanız takın "Türkiye'yi terk edeceklerdir' denilseydi, "silahlı mı silahsız mı?' diye sormanıza gerek olurdu. "Silahlı unsurlar Türkiye'yi terk edecektir' denilmişse bunu silahlarıyla birlikte olacağını veya silahların bir şekilde bırakılacağını anlamış olmamız gerekir. Onun arkasından söylenenler, örgütün özellikle yönetici kademesinde bulunanların kendi içlerine yönelik söylediği sözlerdir. Biz işin o tarafıyla ilgili değiliz. Siz hükümetimizin yaptığı ve hükümetimizin takındığı tavra bakacaksınız. Yoksa 30 yıldan beri silahlarıyla birlikte masum insanların kanına girmiş bir örgütten "bugün silahlarımızı bırakıyoruz, gidiyoruz' dedikten sonra herhalde el sallamalarını beklemiyordunuz. Onlar da yıllardan beri eylemcilerine, militanlarına güven, güç, destek veriyorlar, hedef gösteriyorlar. Onları tatmin etmek amacıyla başka sözler kullanmış olabilirler. Şu anda geldiğimiz noktada Türkiye'de herkesin büyük memnuniyet duyduğu bir ortamda bir huzur, güvenlik ve barış ortamının Türkiye'ye yansıdığını düşünüyorum. Bence işin sonuna bakalım. İşin sonuna kadar hükümetimiz büyük bir hassasiyetle işi takip edecek."
CHP'YE ÇAĞRI: "SİZ MHP DEĞİLSİNİZ"
Süreçte herkesin kendi tavrını tayin edeceğini dile getiren Arınç, şunları kaydetti:
"Ben özellikle ne yaptığını bilemez durumda olan CHP'yi, kendi iç sorunlarıyla baya kavgalı olan, bir taraftan destek veriyor görünüp, öbür taraftan da kösteğin en büyüğü olmaya gayret eden CHP'ye sadece şunu söylüyorum; siz MHP değilsiniz. En azından Türkiye'nin bu sorunuyla yüzleştiği zamanlarda çözüm önerileri veya tekliflerinizin olduğunu, zaman zaman raporlar yazdığınızı biliyorum. Siz de böyle bir çözümü, böyle bir süreci bekliyordunuz. Bugün sadece AK Parti başarıya ulaşacak ve AK Parti bundan kredi kazanacak şeklinde bir düşünceniz varsa bundan vazgeçin.
"BAĞIRMALARINIZ BOŞA"
Bu Türkiye'nin, 75 milyonun, bütün siyasi partilerin sahip çıkması gereken bir konudur. MHP'yi biraz anlayabiliyorum. Onların söylemleri 30 yıldır hiç değişmedi. Zaman tünelinde kaldılar, yine şiddet çağrıştıran sözlerle sadece hakaret ifade eden cümlelerle hükümeti karalamaya çalışıyorlar. Onlar da BBP'lilerin yaptığına baksınlar. Onlardan da sürece çok açık bir destek olmasa bile hükümete en azından hakaret etmiyor ve bu süreci köstekleyecek bir davranıştan bulunmuyorlar. Bağırmalarınız, çağırmalarınız boşuna. MHP sürece destek olmasa da köstek de olmamalıdır. Çünkü bu Türkiye'nin bir şansıdır. Bunun başarıya ulaşması Türkiye'nin uçması demektir, huzurun gelmesi demektir."