AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, AB ve Türkiye arasında varılan 18 Mart mutabakatı, göç ve Gümrük Birliğine ilişkin Başbakan Binali Yıldırım ile beraber ilgili bakanların değerlendirme yapacağını ve bir yol haritasının ortaya konulacağını belirterek yaşanan tıkanıklığın AB ve Türkiye arasında yapılacak bir zirvede ele alınması gerektiğini söyledi.
Çelik, Brüksel temasları kapsamında AB Komisyonunun Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopoulos ve Güvenlik Birliğinden Sorumlu Üyesi Julian King ile görüştü.
Görüşmelerinin ardından basın toplantısı düzenleyen Çelik, konuşmasının başında Adana'daki özel öğrenci yurdu yangınına değinerek, "Maalesef çok acı kayıplarımız oldu. Milletimizin başı sağ olsun, Adana'nın başı sağ olsun. Bugün de temaslarının bitirip Brüksel'den Adana'ya uçacağım ve orayı ziyaret edeceğim." dedi.
Görüşmelerine ilişkin bilgi veren Çelik, "Hem AB-Türkiye ilişkilerinin genel çerçevesini konuştuk hem de göç, güvenlik ve terörle mücadele gibi konularda Türkiye ve AB arasındaki iş birliklerini konuştuk. Bu görüşmenin verimli bir görüşme olduğunu söyleyebilirim. Karşılıklı anlayış çerçevesinde geçen yapıcı bir görüşme oldu. Odaklandığımız nokta, Türkiye-AB ilişkilerindeki bu tıkanmanın nasıl açılabileceğini, daha güçlü köprülerin nasıl kurulabileceği, yeni yolların nasıl bulunabileceği şeklindeydi." ifadesini kullandı.
"Avrupalı liderler bu mutabakatın tamamını gündemde tutmaları gerekiyor"
Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin geliştirilebilmesi ve daha pozitif yollar bulunması için neler yapılması gerektiğine odaklanılmasına duyulan ihtiyacı muhataplarına söylediğini aktaran Çelik, şöyle devam etti:
"18 Mart mutabakatında göç konuları kadar, vize serbestisi kadar liderler zirvesi ve katılım müzakerelerinin hızlandırılması gibi konular da vardı. Dolayısıyla 18 Mart mutabakatına uyulması çağrısı yapan Avrupa'daki siyasetçilerin, bu mutabakatın tamamını gündemde tutmaları, belli bir kısmını sürekli altını çizip diğerlerini unutan, unutturan bir tavır sergilememesi gerekir. Bu kritik dönemde Türkiye açısından milli çıkarlarımız açısından en doğru yolları bulabilmek için devlet hayatında gerekli gördüğümüz hususların doğru değerlendirilmesi, altının iyi çizilmesi ve en verimli yolları inşa etmek için bu çalışmaları yapmaya devam edeceğiz. Bizim önümüzdeki dönemde bir değerlendirmemiz olacak, başbakanımızla yapacağımız bir toplantı çerçevesinde. Belki ondan sonra Timmermans, Avramopoulos, King'in Ankara'ya bir ziyaret yapması düşünülebilir. Onları da kendi aramızda konuştuk. "
AB Bakanı Çelik, bir soru üzerine konuyu Başbakan Binali Yıldırım ile değerlendirdikten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a arz edeceklerini ifade ederek, "Birden çok konumuz var. Birincisi göçle ilgili konuları iyi değerlendirmemiz lazım. İkincisi, vize serbestisi çerçevesinde az bir zaman kaldı yıl sonuna. Aslında daha önce bir gelişmeye ulaşılması gerekiyordu. Bir kağıt gönderdiler ve dört bakan olarak bunu kendi aramızda değerlendirdik. O değerlendirmeleri de Sayın Başbakanımız ile paylaşacağız." dedi.
"Her şeyin de bir yaşam süresi ve doğal ölümü var"
AB Bakanı Çelik, AB'nin mutabakatlardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği için Türkiye'nin anlaşmaları tek taraflı feshetme tarihi belirleyip belirmediğine ilişkin bir soru üzerine ise şunladı söyledi:
"AB ve Türkiye arasındaki anlaşmaların bitmesi noktasında bir tarih söylemedik. Ama her şeyin de bir yaşam süresi ve doğal ölümü var. Yıl sonuna geliyoruz. Bu kadar zaman içerisinde gerçekleşmedi. Gerçekleşseydi çok iyi bir mesaj olacaktı ve çok iyi bir sonuç alacaktık ve bugün yaşanan pek çok sorunu da yaşamayacaktık. Bunu bir değerlendireceğiz. Ancak doğal sürecini tamamlamış oluyor. Bir tarih söyleme durumunda değilim ama kendi doğal sürecini de tamamlamış oluyor. Mutabakatın göç ve terörle mücadele gibi Türkiye'ye mükellefiyet veren kısımlarını akılda tutulması doğru değil. Burada ortak bir değerlendirme var, liderler zirvesi var, katılım müzakerelerinin hızlanması var, vize serbestisi konusu var, Avrupa'ya yapılacak gönüllü yerleştirmeler var, sığınmacılara yapılacak mali yardımlar var. Bu konuda şunu söyleyebiliriz: Türkiye ve AB'yi iki taraf olarak düşünürsek, Türkiye mükellefiyetlerini büyük oranda yerine getiriyor ama AB, Türkiye kadar mükellefiyetlerini yerine getirme durumunda değil. O yüzden muhataplarıma sık sık söylüyorum. Sadece göç ve terörle mücadele konularına indirgenen bir AB-Türkiye ilişkisi olamaz. Bu çok daha geniş bir ajandadır. Büyük bir resimdir ve bunun stratejik bağlantılarının altının sürekli çizilmesi lazım."
"Bu artık liderler düzeyinde ele alınması gereken bir konu"
15-16 Aralık'ta toplanacak AB zirvesinde, Avrupa Parlamentosunun tavsiye ettiği şekilde üyelik müzakerelerinin dondurulması şeklinde bir karar beklemediğini ifade eden Çelik, AB ve Türkiye arasında liderler düzeyinde bir zirve yapılmasına duyulan ihtiyacı dile getirdi.
Gelinen noktada bir tıkanıklık olduğunu belirten Çelik, "Bunu nasıl açacağız, buradan nasıl ilerleyeceğiz? Bu artık liderler düzeyinde ele alınması gereken bir konu. Liderler düzeyinde ele alınarak ilerlemenin nasıl olacağı veya ilerlemenin olup olmayacağı net bir şekilde ortaya çıkması gerekiyor. Bu görüşler dillendiriliyor. Bu gerçekleşir mi gerçekleşmez mi, formatı nasıl olur, görüşmeler olayın ciddiyetine ve somutlaşmasana bağlı olarak ortaya çıkacak bir şey. Onu önümüzdeki günlerde göreceğiz. " dedi.
18 Mart mutabakatı, Gümrük Birliği ve göç gibi meselelerde bir yol haritası hazırlayacaklarını ifade eden Çelik, "Daha sonra onlar gelecek ve onu netleştirceğiz." ifadesini kullandı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye ile üyelik müzakerelerinde yeni fasılların açılmasına karşı olduğu yönündeki haberlere atıfta bulunan Çelik, "Bu tür haberlerin çok olumsuz etki yaptığını söyledim. Bunların birçoğunun liderler tarafından teyit edilmediği ifade edildi." şeklinde konuştu.
Suriye'de, Irak'taki olaylara bağlı olarak yeni göç dalgalarının ortaya çıkabileceğinin belirten Çelik, Pakistan'daki 3 milyon civarındaki Afganlının ülkeyi terk etmesinin istendiğini ve Musul operasyonunun 6 ay süreceğinden bahsedildiğini hatırlatarak, bu gibi gelişmelerin sivil insanlar üzerinden nasıl etki yapacağının iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
"Bölge yeni göç dalgasını kaldırabilecek kapasitede değil"
Bölgenin yeni göçü kaldırabilecek kapasitesinin olmadığını söyleyen Çelik, savaştan kaçan insanları Suriye ve Irak içerisinde güvenli bölgelerde koruyabilecek yapılanmaların hızlıca harekete geçirilmesinin önemine değindi. Terör örgütlerinin Suriye ve Irak'ın yanı sıra Afrika'daki faaliyetlerinin yol açacağı etkiler konusunda daha titiz çalışmalar yapılması gerektiğini söyleyen Çelik, bu anlamda 2017'nin yeni gelişmelerin yaşayabileceği bir yıl olacağını belirtti.
Türkiye'nin bu konudaki çalışmalarını ayrıntılı bir şekilde anlattığını aktaran Çelik, özellikle yabancı teröristlerin Türkiye'den nasıl sınır dışı edildiği ve bu konuda nasıl bilgi paylaştığını muhataplarına bir kez daha ilettiğini bildirdi. Türkiye'nin iade ettiği bazı kişilerin Avrupa'daki terör saldırılarına karışmasının Türkiye'nin bu konudaki çalışma hassasiyetinin yüksek olduğunu ancak muhataplarının gerekli iş birliğini ortaya koyamadığını gösterdiğini vurgulayan Çelik, bu konuda daha yoğun bir iş birliğine ihtiyaç olduğunu söyledi. PKK'nın Avrupa'daki faaliyetlerine değinen Çelik, terör örgütleri arasında ayrım yapılmaması gerektiğini vurguladı.
Türkiye'den yapılan açıklamaların Avrupa'dan yapılan vizyonsuz açıklamalara cevap olduğunu, Avrupa'dan herhangi bir açıklama olmadan Türkiye'den bir cevap verilmediğini belirten ÖmerÇelik, Avrupa Parlamentosunun (AP) Türkiye'yle müzakerelerinin geçici olarak askıya alınması yönündeki tavsiye kararını eleştirdi. AP'nin darbe girişimi sırasında bombalanan Türk parlamentosuyla dayanışma içinde olması gerektiğini ifade eden Çelik, Türkiye'nin eleştiri yapılmasına itiraz etmediğini, ancak eleştiri yapılırken pozitif olunması gerektiğini belirtti.
Bakan Çelik, AP Türkiye Raportörü Kati Piri'nin, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimideki rolü ve terör örgütü PKK'nın faaliyetlerine ilişkin tutumuna dair bir soru üzerine ise, "Biz FETÖ ile ilgili mücadelemizin, bu konudaki kararlılığımızın ve bu konuda verimli bir işbirliği beklediğimizin altını her yerde çiziyoruz. FETÖ'nün darbenin arkasında olduğu konusunda zerre bir kuşku yok. Ama bu meseleleri, PKK terör örgütü meselesi, Fetullahçı Terör Örgütü meselesi, Türkiye'de ne oluyor ne bitiyor gibi meseleleri Kati Piri'nin anlamasını beklemeyin. Onun anlamasını beklemek ona haksızlık olur. " dedi.
Yaptığı görüşmelerde HDP'nin, "sivil siyaset yerine Kandil'in mevzi kazanmasına dönük siyasal tutum içinde olduğunu" dile getirdiğini aktaran Çelik, "Herkes 'Milletvekillerinin tutuklanması' diye bir başlık atıyor. Ama milletvekilinin görevi nedir? Milletvekilinin görevi, sivil siyaseti tahkim etmektir, demokratik siyaseti güçlendirmektir. Sivil siyaset niçin var? Hiçbir şekilde şiddete başvurulmasın, şiddet dışlansın diye var. Sivil siyaset ve şiddet melez bir yapı olarak önümüze çıkamaz." değerlendirmesinde bulundu. Çelik, bu konuda İspanya ve Avrupa Adalet Divanının, Batasuna konusundaki mahkeme kararlarını örnek gösterdi.