AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu'nun Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları’na gönderdiği mektupla ilgili bir açıklama yaptı. Çelik, Loğoğlu’nun şikayet mektubu ile Türk siyasetinin temel sorunlarından biri olan 'ciddi ve inandırıcı bir muhalefet eksikliğini' gözler önüne serdiğini savundu.
AB’nin 27 üye ülkesinden 16’sının Dışişleri Bakanları, Türkiye’nin AB’ye katılması gerektiğine ilişkin ve Türkiye’deki üyelik çalışmalarını öven 'AB ve Türkiye: Birlikte Daha Güçlü' bir makale hazırlayarak yayımlamışlardı. CHP Genel başkan Yardımcısı Laoğolu da 16 bakana cevaben bir mektup yazmış ve 'Türkiye’de durumun sanıldığı gibi iyi olmadığını' belirtmişti.
Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, AB Dışişleri Bakanları'nın, Türkiye’nin geldiği güçlü noktayı teslim eden stratejik bir bakış ortaya koyduklarını, buna karşılık, Loğoğlu’nun, 'örneği daha önce görülen biçimde' Türkiye’nin prestijinin teslim edilmesinden rahatsızlık duyduğunu dile getirdi. Çelik, yazılı açıklamasında, "AK Parti’nin milletten aldığı desteği siyasi tarihimizde görülmemiş şekilde her seçimde yükselttiği 2002 yılından bu yana, hükümetimizi farklı şekillerde, özellikle parçası olduğumuz özgür dünyada farklı iddialarla şikâyet etme girişimleri devam etmektedir. AK Parti’nin gizli ajandası olduğu yönünde başlayan propagandalar, baş döndürücü bir hızla başlayan AB reform süreci ve daha önce görülmemiş ölçüde yaşanan demokratik iyileştirmelerle çürütülmüştür." ifadelerini kullandı.
Açıklamasında Loğoğlu’nun Türkiye’yi şikayet eden mektubunda, sanki sekiz muhalefet mensubu milletvekili meclisten hapishaneye götürülmüş havası oluşturmaya çalıştığını savunan Ömer Çelik, "CHP’nin seçimde aday gösterdiği ve meclise girmeye hak kazanan isimler, Türkiye’de, Hükümeti meşru siyasi yöntemler dışında, bir cunta oluşumuyla, askeri darbeyle yıkmaya kalkışmak suçundan yargılanmaktadır. Yargı süreci devam etmektedir ve sonuçlanana kadar kimse suçlu ilan edilemez. Fakat yargı surecinin Hükümetle bir alakası olmadığı da açıktır. Esas olarak CHP, 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde tutuklanmış olan bu isimleri aday göstererek bu krizin ortaya çıkmasında başrol oynamıştır." diye konuştu.
"BU ÜLKEDE YOLU CEZAEVİNE EN ÇOK DÜŞEN KESİMİZ"
CHP’nin gerçekleri çarpıtarak, ifade ve basın özgürlüklerinin kısıtlanması bağlamında 'tutuklu gazeteciler' konusunu bir diğer kara propaganda aracı olarak kullandığını belirten Ömer Çelik, şöyle devam etti: "Adalet Bakanlığı, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformunun hazırlamış olduğu liste üzerinde yaptığı çalışma ile 'tutuklu gazeteci' olarak nitelendirilen isimlerin meslekten olmadığını; sayılan isimler arasında sadece 6 kişinin basın kartı sahibi olduğunu belirlemiştir. Ayrıca yargılama süreçleri ve listedeki isimlerin aldığı hükümler ile isnat edilen suçlar dikkate alındığında, listedeki hiç bir ismin, gazetecilik faaliyeti üzerinden yargılanmadığı görülecektir. Bu kişiler gazetecilik faaliyetiyle ilgisi olmayan suçlardan yargılanmaktadır."
Türkiye’nin tarihten gelen yapısal sorunları süratle geride bırakan, hukukun üstünlüğünün hakim olduğu, yargının bağımsız olduğu ve özgür hukukçuların deliller ışığında davaları takip ettiği bir ülke olduğunun altını çizen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, "Loğoğlu’nun devletin yasama ve yargı organlarını kontrol etmekle itham ettiği AK Parti ve onun Genel Başkanı, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan dâhil yönetici kadrosu, bu ülkede mahkemeye ve hatta cezaevine yolu en çok düşen kesim olmuşlardır. Ayni dönemlerde ise CHP ‘militan yargı’ ve ‘post-modern darbelerle’ işbirliği içinde olmuştur." dedi.
Türkiye’nin artık CHP ile özdeşleşmiş 'militan yargı' düzenini geride bıraktığını belirten Ömer Çelik, "AK Parti’nin hedefi kimsenin görüş ve düşüncelerini ifade ettiği için yargılanmadığı bir Türkiye’dir. Ülkemizde, özgürlükçü bir anayasa ve kapsamlı yargısal reform yapma çabası içinde olan en güçlü irade AK Parti iktidarıdır. AK Parti, 10 yıldır devam eden karalama ve jurnalleme kampanyalarına rağmen, Türkiye’ye yönelen tehditleri demokratikleşme, hukukun üstünlüğü ve özgürlüklerin artırılması ile bertaraf ettiği için varoluşunu demokratik bir Türkiye'nin teminatı kılmıştır. Bu süreçte kendi hezeyan ve siyasi erozyonlarından dolayı kara propaganda ile ülkemizi yabancılara şikâyet eden ana muhalefet partisi CHP, Türkiye’nin gerçeklerini görmekten aciz olduğunu göstermektedir." ifadelerini de kullandı.
"CHP, TÜRK DEMOKRASİSİ AÇISINDAN MAALESEF BİR UTANCA İMZA ATMIŞ"
AK Parti’nin samimiyetini ve somut icraatını gören milletin bu çabaları takdir etmeye devam edeceği vurgusu yapan Ömer Çelik, "Kendi halkının bu takdirini sığ muhalefet algısı ile anlamayı başaramayan zihniyetin, AB Dışişleri Bakanları tarafından kaleme alınmış ve hakkı teslim etme niteliğinde olan makaleyi doğru okuması beklenmemelidir. Görülen odur ki, 16 AB Dışişleri Bakanlarının ‘Türkiye komşularına büyüyen orta sınıfıyla laik ve demokratik bir ülke için ilham veriyor.’ cümlesi gibi yaklaşımlar CHP’yi son derece rahatsız etmiştir. Ancak, AK Parti iktidarları ile yükselen ‘Güçlü Türkiye’ imajından rahatsız olanların beyhude karalama kampanyaları ne ülkemizde ne de uluslararası camiada karşılık bulmayacaktır. Başarısız muhalefet geleneğini sürdürmekte olan CHP, Türk demokrasisi açısından maalesef bir utanca imza atmış, bu şikâyet mektubu da bir siyaset ve demokrasi vizyonsuzluğu olarak tarihe geçmiştir." şeklinde kaydetti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz