Çelik: "Suriye'nin kaynaklarını SDG'ye aktaracaklarını söyleyenler, terörden yana"

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, isimsiz bazı yetkililerin bazı devletler adına konuşarak Suriye halkına ait kaynakları terör örgütü SDG'ye kullandıracaklarını söylediğini belirterek, "Suriye halkının kaynaklarını (SDG'ye) aktaracaklarını söyleyenler, Suriye halkına karşı terörden yana olduklarını bir kere daha tescil etmiş olur." ifadelerini kullandı.

Çelik, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, Suriye'de yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Suriye halkına ait kaynaklar üzerinde mülkiyet hakkı ilan etmenin işgalcilik olduğunu, üstelik bu işgalciliğin DEAŞ ve PKK gibi terör örgütleri tarafından gerçekleştirildiğini belirten Çelik, terör örgütlerinin Suriye halkına ait kaynaklara el koyduğuna, tarihi eserleri yağmaladığına, petrol başta olmak üzere kaynakları sattığına dikkati çekti.

Çelik, bunu DEAŞ, PKK, YPG, PYD, SDG, tüm terör örgütlerinin yaptığını aktararak, şunları kaydetti:

"Terör, insanlık suçlarını işlerken aynı zamanda halka ait kaynakları tahrip eder. Çünkü bir projedir. İsimsiz bazı yetkililer bazı devletler adına konuşuyor. Suriye halkına ait kaynaklar üzerinde kanunsuz hak iddia ediyorlar. Ve bu kaynakları terör örgütü SDG'ye kullandıracaklarını söylüyorlar. PKK, herkesin terör örgütü olarak kabul ettiği bir yapı. Bu terör örgütünün etiketlerinden biri de SDG. Buna Suriye halkının kaynaklarını aktaracaklarını söyleyenler, Suriye halkına karşı terörden yana olduklarını bir kere daha tescil etmiş olurlar."

- "Bir terör örgütünü yenerken, teröre yenilmek budur"

Tüm bunların, Orta Doğu halklarının gördüğü en vahşi ve insanlık dışı projelerin PKK/YPG/PYD/SDG üzerinden kurgulandığını tekrar gösterdiğine işaret eden Çelik, bu yapının tüm halkların düşmanı olduğunu dile getirdi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, paylaşımını "Demokratik devletler DEAŞ'ı yenmeye odaklanırken teröre yeniliyor. Çünkü DEAŞ'la mücadele ederken bir başka terör örgütüne destek veriyorlar. Bir terör örgütünü yenerken, teröre yenilmek budur. Demokrasilerin İkinci Dünya Savaşı sonrası karşı karşıya kaldığı en büyük tehdit budur." değerlendirmesiyle tamamladı.