AB Büyükelçileriyle gerçekleştirdiği toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Çelik, HDP eş genel başkanları ve milletvekillerinin tutuklanmasına ilişkin değerlendirmesinde
Çelik, "AB büyükelçilerinin böyle olağanüstü toplantıya davet edilmesi gibi hususların doğru yaklaşımlar olmadığını ifade ettim. Eğer olağanüstü toplantıya davet edilecekse bu Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı terör saldırıları sonrası yapılmalıdır. Türkiye ile dayanışma içinde olunmalıdır" ifadelerini kullandı.
'SEÇİLMİŞLERE DOKUNULAMAZ' ELEŞTİRİSİNE YANIT: BİR SEÇİLMİŞ, TERÖR ÖRGÜTÜNÜN TEMSİLCİSİ GİBİ DAVRANMAYA ÇALIŞIYORSA...
Çelik, "Türkiye'de dokunulmazlık belli milletvekillerine özel olarak kaldırılmadı. Meclis'in mutabakatıyla ortaya çıktı. Milletvekilinin işi meşru bir alan içerisinde toplumsal talepleri, siyasi temsile çevirmektir. Biz Meclis'te çoğulculuğun olmasına kıymet veriyoruz. Halkın oy verdiği herkese saygı duymak zorundayız. Ama bir milletvekili seçildikten sonra eğer terör örgütünü himaye eden, terör propagandası yapan, terör faaliyetlerine katılan bir tutum içerisine giriyorsa şu eleştiriyi kabul etmeyiz. 'Seçilmişlere dokunulamaz'. Seçilmişlere kanunlar çerçevesinde hareket ettiği sürece tabi ki dokunulmamalıdır. Ama bunun yerine bir seçilmiş, halkın toplumsal taleplerini siyasi temsile çevirmek yerine terör örgütünün temsilcisi gibi davranmaya çalışıyorsa bu durumda oy aldığı kesime karşı sorumluluğu yerine getirmiyor, sabote ediyor demektir" diye konuştu.
"PARTİ KAPATMALARA KARŞIYIZ"
İfadeye çağrıldığı halde gitmeyenler hakkında işlem yapıldığını belirten Çelik, "Milletvekilleri tutuklanmıyor. Teröre destek veren, terör propagandası yapan, ifadeye çağrıldığı halde gitmeyenler hakkında işlem yapılıyor. Eğer burada partiye dönük hasmane bir tavır söz konusu olsaydı, o zaman biz parti kapatmalara karşı bir parti olmazdık. Biz her zaman söyledik. Biz parti kapatmalara karşıyız, dedik. Partiler yaşamalıdır ama kimse terör faaliyetlerinin arkasına saklanmamalıdır" dedi.
BRÜKSEL'E PKK TEPKİSİ
Türkiye ve AB ilişkileri açısından çok kırılgan bir dönemde olunduğunu vurgulayan AB Bakanı Çelik, Brüksel Mahkemesi'nin PKK kararına tepki gösterdi. Çelik, şöyle konuştu: "AB artık PKK konusundaki çeşitli kurumların çifte standartlarına bir düzen getirmelidir. Belçika'daki bir mahkemenin PKK'yı terör örgütü olarak tanımama kararı, doğrudan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne saldırıdır. PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmeyen bir mahkeme kararı, meşru devletlerle bir terör örgütünü eşit saymaktadır. Bu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne, BM şartına ve hepimizin altında imzası olan bütün uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Bu asla kabul edilemez. Böyle bir çifte standart olmaz. DAEŞ söz konusu olduğu zaman bütün dünyayı ayağa kaldıracaksınız ama PKK söz konusu olduğunda sempati moduna geçeceksiniz. Bu asla kabul edilemez"
HDP'NİN TBMM'DEKİ YASAMA FAALİYETLERİNE KATILMAMA KARARINA ELEŞTİRİ
HDP'nin TBMM'deki yasama faaliyetlerine katılmama kararını eleştiren Çelik, siyasi çözümün Meclis olduğunun altını çizerek, "Eğer birisi Meclis'i terk ediyorsa halktan aldığı oya terör örgütü adına ihanet ediyor demektir. Hiç kimsenin Meclis'i terk etmemesi lazım. Herkesin Meclis'te faaliyetini sürdürmesi lazım. Doğru adres TBMM'dir. Halkı ayaklanmaya çağırmak, hendekleri bir kazanım olarak görmek hiçbir şekilde meşru kabul edilebilecek hususlar değildir" ifadelerini kullandı.
AVRUPA KOMİSYONU'NA ELEŞTİRİ
Avrupa Komisyonu'nun en başarısız dönemini geçirdiğini savunan Çelik, "Avrupa Komisyonu Başkanı, Türkiye'de darbe girişimi olduktan sonra hala Türkiye'ye gelmemiştir. Sayın Junker'in döneminde göç sorunu, terör sorunu, Avrupa'nın güvenlik sorunu konularında Avrupa Komisyonu en başarısız dönemini geçirmektedir. Avrupa Komisyonu'na büyük saygımız var ama Avrupa Komisyonu'nu yönetenlerin şu andaki vizyonları, Avrupa'da şimdiye kadar görülmüş vizyonsuzluğun en büyük örneklerinden birisi olarak önümüzde durmaktadır" diye konuştu.
"FETÖ'CÜLERİN YANINDA NAZİLER ÇIRAK GİBİ KALIR"
AB Bakanı Çelik, açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn'ün Türkiye'ye yönelik 'Nazi dönemi' eleştirisi sorulan Çelik, "Nazilerle yapılan mücadele sırasında demokrasiyi korumak için yapılan uygulamalar. FETÖ'cülerin yanında Naziler çırak gibi kalır. Kimse mücadeleden geri adım atacağımızı düşünmesin" diye yanıt verdi.
"TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNİN KESİLMESİNİ BEN AB BAKANI OLARAK İSTEMEM"
Bazı ülkelerin 'Türkiye ile müzakereler kesilsin' çağrısını nasıl değerlendirdiği sorulan Çelik, "Türkiye ile müzakereler kesilsin, diyenler; bunlar AB'nin dostu değiller. Bunlar ırkçılar. Türkiye-AB ilişkilerinin kesilmesini ben AB Bakanı olarak istemem. Türkiye'nin milli çıkarları açısından AB'ye tam üyelik perspektifinin doğru olduğunu düşünüyorum. AB ile ilişkilerini kesmiş bir Türkiye, AB için iyi olmayacaktır. AB de bundan büyük kayıplar elde edecekler. Türkiye hakkında verdiği her karar, AB'nin aslında kendi hakkında verdiği karardır. Bizim arzumuz Avrupa ile daha güçlü ilişkilerin kurulmasıdır" diye konuştu.
"İDAM CEZASININ GELİP GELMEYECEĞİ HALKIN TAKDİRİ"
İdam cezanın tekrar getirilmesi konusunun, toplantıda gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Bakan Çelik, şöyle konuştu: "Vatandaşlarımızın gösterdiği bu tepkiye kimse doğru ya da yanlış değer yükü şeklinde eleştiri getiremez. Vatandaşın talebi demokrasilerde esastır. İdam cezasının gelip gelmeyeceği tamamen halkın takdiri olacaktır. Siyasetçiler halkın takdirine boyun eğmek durumundadır. Bunun karşılığında AB müzakerelerinin kesilmesi gibi bir durum, zaten onu ifade ediyorlar. Benim AB Bakanı olarak görüşüm, AB ile müzakerelerinin devam etmesidir. Güçlü ilişkide bir kesinti ortaya çıksın istemem"
"IRAK'TA IRAKÇIYIZ, SURİYE'DE SURİYECİYİZ"
Rakka operasyonuyla ilgili Türkiye'ye bir bilgilendirme yapılıp yapılmadığı sorulan Ömer Çelik, "Suriye'de olduğu gibi Rakka meselesinde diğer meselelerde görülen şudur. Oralarda herkesin bir hesabı var. Herkes bir şekilde belli bir bölgeyi tutup, diğerlerini dışarıda bırakarak, orada kendi fiili otoritesini kurmak istiyor. Bu şekilde planı olmayan tek ülke Türkiye'dir. Biz Irak'ta Irakçıyız, Suriye'de Suriyeciyiz" dedi.
BAŞİKA SORUNU
Başika sorunu üzerinden Bağdat yönetimiyle Türkiye ilişkilerindeki son durum sorulan AB Bakanı Çelik, şunları kaydetti: "Başika hem Kuzey Irak'ın hem Bağdat'ın hem Musul'un hem diğer yerlerin güvenliği için oraya getirilmiştir. Bu herhangi bir gruba karşı güvenlik tehdidi oluşturan bir şey değildir. Kuzey Irak yönetimi ile yakın zamanda arkadaşlarımız oradaydı. Sayın Barzani ile görüştüler. Güçlü şekilde diyalog sürüyor. Bağdat yönetimiyle de bu diyalogların güçlü olmasını istiyoruz. Karar verilen şey şu. Basın üzerinden Türkiye ile ilgili konuşulmaması, somut sahadaki gerçeklikle ilgili konuşulması. Irak'taki bazı siyasetçiler de orada hesabı olan başka devletlerin telkiniyle Türkiye'ye karşı herhangi bir açıklama yapmamalıdırlar. Oradaki askeri varlığımız gerektiği kadar kalacak"