Üzerinden 15 yıl geçse de yeni yeni soru işaretleriyle Türkiye'nin gündeminden düşmeyen Cem Garipoğlu bilmecesinde yeni gelişmeler yaşanmaya devam ediyor. Garipoğlu'nun 10 yıl önce cezaevinde intihar ettiği haberinin ardından pek çok kişinin aklında "Cem Garipoğlu öldü mü, yaşıyor mu?" sorusu kaldı. Bu soruya yanıt için geçtiğimiz günlerde Garipoğlu'nun mezarı da açıldı. DNA örneklerinin uyuşması bazı soru işaretlerini giderse de mezarda bulunan poşet yeni soruları beraberinde getirdi.
Münevvet Karabulut'un katili Cem Garipoğlu'nun mezarı, Karabulut ailesinin talebi üzerine 3 Ekim Perşembe günü saat 11.00 sıralarında açıldı. Mezardan kefen veya bedeni örtecek herhangi bir bez çıkmadı. Ancak 30x30 cm boyutlarında, düğümlü bir poşet çıktı.
Mezardan alınan örnekler incelendi. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, Cem Garipoğlu'nun mezarından alınan örneklerin, ailenin DNA'sı ile uyuştuğunu açıkladı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Cezaevinde intihar ettiği tespit edilerek defnedilen Cem Garipoğlu'nun ölmediği ve defnedilen kişinin farklı biri olduğuna yönelik iddialar üzerine Karabulut ailesinin talebi ve Silivri Cumhuriyet Başsavcılığının kararıyla 3 Ekim 2024 tarihinde feth-i kabir işlemi yapılmıştır. İstanbul Adli Tıp Kurumu uzmanları tarafından yapılan inceleme sonrasında Biyoloji İhtisas Dairesi'nde kemik diş ve diğer tüm örnekleri üzerinde DNA incelemeleri büyük bir titizlikle gerçekleştirilmiştir. Yapılan işlemlerin sonucunda mezardan çıkarılan örneklerin, baba Mehmet Nida ve anne Tülay Makbule'nin müşterek çocuğu Cem Garipoğlu'na ait olup, yine bu kişinin 2014 yılında otopsi işlemi yapılarak intihar ettiği belirlenen şahısla birebir aynı DNA profiline sahip olduğu tespit edilmiştir."
Ancak şüpheler sona ermedi. Adli Tıp Kurumu raporunun ardından açıklama yapan, Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, mezarlıktan çıkan poşetin de incelenmesini istediklerini belirterek "Emniyet Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’nda poşet üzerinden varsa parmak izi ve DNA örnekleri alınacak. Çünkü orada bulunan bir poşet var ve poşetin hangi şartlarda, kim tarafından ve nasıl bırakıldığını hiçbirimiz bilmiyoruz. An itibariyle de ona ilişkin raporu da bekliyoruz" diye konuştu.
Şüpheli poşet, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Bölge Kriminal Polis Laboratuvarına gönderildi ve UV ışık taraması, renk reaktif testi, DNA izolasyon gibi birçok yöntemle burada incelendi. Yapılan inceleme sonrasında rapor hazırlandı. Sabah'ın aktardığı rapora göre; 30 santimetre boyutundaki üst kısmında düğümlü poşetin içinde kan örnekleri bulundu.
Yine rapora göre; naylon poşetin üzerinde vücut sıvısı örneği bulunmadı. Poşetin iç kısmından alınan kan örneği ise insana ait değildi. Poşetin üst kenar uç kısmında bulunan düğüm üzerinde epitel hücre olabileceği değerlendirilerek kontrol amaçlı alınan kanlı sürüntü örneği ile poşetin iç kısmından alınan kan örneğinin genetik analizlere cevap vermediği kaydedildi.
Epözdemir, Sabah'a yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"Mezardan çıkan naylon poşette DNA ve parmak izi çalışması yapılmasını talep etmiştik. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Bölge Kriminal Polis Laboratuvarına gönderilen poşette yapılan incelemede, poşette vücut sıvısı bulunamadığı, poşetin içinde bir kan örneği bulunduğu, bu kan örneğinin de insan kanı olmadığı belirlendi. Poşetin üzerinde de herhangi bir iz tespit edilemediği, poşetin üst kısmındaki düğüm kısmıyla içinden alınan kan örneklerinin de genetik incelemelere cevap vermediği belirtildi. Son tahlilde mezar içindeki poşetle ilgili yapılan çalışmalarda sağlıklı bir sonuç elde edilememiştir.
Bu gerekçelerle müvekkillerimizin talebi doğrultusunda İstanbul Üniversitesi Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü'nün bu poşette gerekli incelemelerin yapılanması için talebimizi Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına ileteceğiz. Umarım en kısa sürede bu süreç nihayete erer, maddi gerçek ortaya çıkar, kamu vicdanı rahatlar ve adalet tecelli eder."
Öte yandan Cem Garipoğlu’nun mezarından alınan örneklerin, ailenin DNA’sı ile uyuştuğunun açıklanmasının ardından Garipoğlu’nun cenazesi 10 Ekim'de yeniden Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Defin işlemi sırasında Cem Garipoğlu’nun annesi Tülay Garipoğlu oğlunun mezarı başında bekledi.
AA'nın aktardığına göre; Cem Garipoğlu, 2009'da Münevver Karabulut'u Bahçeşehir’de bulunan bir villada vahşice öldürmüştü. Münevver Karabulut'un parçalanmış cesedi, 3 Mart 2009'da Etiler'de bir çöp konteynerinde bulunmuştu. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 18 Kasım 2011'de Münevver Karabulut'u öldürdüğü gerekçesiyle Cem Garipoğlu'nu 24 yıl hapis cezasına çarptırmıştı.
Garipoğlu, 10 Ekim 2014'te kaldığı Silivri 5 No'lu Cezaevi'nde intihar etmişti. Yapılan otopsinin ardından Garipoğlu'nun cenazesi toprağa verilirken, aileden alınan DNA örnekleri de bu kişiyle uyuşmuştu.
Daha sonra Karabulut'un babası Süreyya Karabulut, Garipoğlu'nun mezarının açılması için Silivri Cumhuriyet Başsavcılığına talepte bulunmuş, savcılık talebi kabul ederek fethi kabir işlemlerinin yapılması için Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına talimat yazısı göndermişti.
Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı, 3 Ekim'de yapılan "fethi kabir" işleminin ardından Cem Garipoğlu'nun mezarından çıkarılan örneklerin, baba Mehmet Nida ve anne Tülay Makbule'nin müşterek çocuğu Cem Garipoğlu'na ait olup, yine bu kişinin 2014 yılında otopsi işlemi yapılarak intihar ettiği belirlenen şahısla bire bir aynı DNA profiline sahip olduğunun tespit edildiğini bildirmişti.