YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Cemil İpekçi, Kitabının Tanıtım Toplantısında Konuştu

Ünlü Modacı Cemil İpekçi, "Atatürk’ün kurduğu ilk millet meclisinde başı bağlı kadın da, hacı, hoca,...

Ünlü Modacı Cemil İpekçi, "Atatürk’ün kurduğu ilk millet meclisinde başı bağlı kadın da, hacı, hoca, Ermeni ve Rum da vardı. Türkiye’deki sorun Atatürk’ten sonra gelen kişilerle başlamıştır" dedi.

Ünlü modacı Cemil İpekçi, hayatını kaleme aldığı kitabı “Affedin Beni” isimli kitabını, düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıttı. Ünlü modacı, İsrail’in Gazze saldırılarından, 12 Eylül askeri müdahalesine kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu. Gazeteci Soner Yalçın'ın "Efendi" adlı kitabında kendisiyle ilgili yazdıklarını değerlendiren İpekçi, “Soner Bey bir gazeteci-yazar. Ama bir gazeteci yazar bu ülkede bir kitap yazarken hele birilerinin hakkında, yüzyıllarca bu ülkede tanınmış insanlar için yazıyorsa, zahmet buyurup sorması gerekiyordu. Benim jinekolog babamı mühendis yazarsa, Hüseyin amcamı, dedemin kardeşinin oğlu diye yazarsa, annemin ailesini, koyu Bektaşi bir aileyi, Erzincanlı, Bağdatlı ondan bile haberdar olmayıp sabetayist diye yazarsa ben de belgelerle ailemi yazmak istiyorum. İnternet çağında yaşıyoruz. 500 yıl sonra da Cemil İpekçi diye girdiklerinde orada karşılarına bir Cemil İpekçi çıkacak. Çıktığında hiç olmazsa doğruları görsünler ve okusunlar. Efendi kitabında Sabetayizmin ne olduğunu bile bilmeden yazmış. Mehlive İnönü’yü bile sabetayist yapan ki, İnönülerin hiçbir alakası olmayan insanları yazan kitabın tabii bir karşı cevabı da olacak. Çünkü ben babamın nerede doğduğunu belgeleriyle, diplomasıyla kitabımın içine koyuyorum. O beyefendi bizim ailemize çok çektirdi” diye konuştu.

Türkiye’de kavramların çok net anlaşılmadığının altını çizen Cemil İpekçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sabetayizm ülkede ters karşılanan bir şeydi. Yahudilikle bir tutuluyor ve insanlara da şaşırıyorum. Çünkü Kur’anı Kerim’de tüm peygamberlere, kitaplara inanmayanlar mümin değildir diye yazılıyor. Bana çok sorsalar 'Sen Lut kavmini biliyor musun?' Peki Lut kavmi kimdir? Hz. İbrahim, Davut'tu. Peki Davut ile İbrahim Yahudi. Sen Yahudi peygamberinin ismini çocuğuna veriyorsun. Onu koruyorsun ve sonra Müslüman olmuş bir aileyi bundan dolayı suçluyorsun. Bu nasıl bir çelişkidir. Bugün tarikatlara baktığınız zaman hepsi pür, Hz. Muhammed’in söyledikleri mi? Emevilere kadar böyle bir şey yok. Emeviler’de bir şirk başlıyor. Şirk de şirket demekmiş, ben de yeni öğrendim. Zaten her tarikat bir şirket. Bırakın da bir tane sabetayist şirketi olsun. Dönem kelimesi deyince, ben 500 yılımı bilebilme şansına sahibim. Çünkü sabetayist seri döndüğü zaman Edirne kapıcıbaşı olmuş. Onun için de soyumu sopumu 550 yıl biliyorum. Acaba herkese sorsak 500 yılının ne olduğunu, Ermeni miydi, Rum muydu, ateist miydi biliyor mu? Onun için de Kur’an da olmayan ve Kur’anı’nın yasakladığı yargılamayı yapanlara kızıyorum. Eğer inanıyorsanız tam inanın, inanmıyorsanız da o zaman da bırakın sizi Allah’a havale edeyim. Ben kul hakkımı zaten helal ediyorum. Benim hakkımda karar verenler ve benim hakkımda beni yargılayanlar bir gün yukarıda hesap verecekler.”

“ERKEK EGEMEN BİR TOPLUMDA YAŞARKEN, GAY'LİĞİ SAVUNAMAM”

Eşcinselliği savunmadığı için eleştirildiğini belirten Cemil İpekçi, “Ben de diyorum ki, gaylik insanların üçüncü kimliğidir. İnsan olmanız birinci kimliğiniz, ikinci kimliğiniz hayatta ne yapıyorsunuz, üçüncü kimliğiniz de kadınsınız. Ben memleketimde daha insan hakları, insan hakları içinde en birinci kadın hakları tam yerine oturmamışken, hala kadınlar dövülürken, kadınlar başı açık mı, kapalı mı diye kavga edilirken, kadınlara hala saygı duyulmazken, erkek egemen bir toplumda yaşarken gayliği savunamam. Gaylik bunun içindeki şıklardan bir tanesidir. Ama insan haklarını kazandığımız gün ve kadınlarımız haklarını kazandığı gün zaten a, b, c şıkkı diye o da girer. Benim için en önemli olan şey, ülkemizdeki insanların demokrasinin ne olduğunu anlaması” dedi.

“KUR’ANI KERİM’DEN DAHA DEMOKRATİK BİR ŞEY VAR MI?"

“Esasında İslam’ın kendi laik” diyen Cemil İpekçi, laikliğin doğru algılanmadığını savunarak, “Biz Cumhuriyetle laik olmuşuz ama unutuyoruz Kur’anı’n kendi laik. Hiçbir insanı yargılama hakkı vermiyor. Kur’an’ın kendi laikken oturup neyin kavgasını yapıyorlar? Kur’anı Kerim’den daha demokratik bir şey var mı?" diye konuştu. 4 evlilik konusunda değinen İpekçi, "4 evlilik demiş. Adam harbe gidiyor, ölüyor. Kadınlar yalnız başına kalıyor. Bu zamanki adamların savaş yok çoğunun bir karısı, üç tane de metresi var. Onun için bunları yaparken çok dikkatli davranmalıyız. Gericilik, beyni örümcekli olandır. Bir kadın başını kapamayla gerici olmaz. Allah beynini kapattırmasın. İnanç şekli olarak kapalı olabilir. İnsanları giyimiyle yargılayamayız” dedi.

Türkiye’nin demokrasiyi çok yanlış anladığını öne süren ünlü modacı, “Türkiye Atatürk’ü çok yanlış tanımıştır. Atatürk’ün kurduğu ilk millet meclisinde başı bağlı kadın da, hacı, hoca, Ermeni ve Rum da vardı. Türkiye’deki sorun Atatürk’ten sonra gelen kişilerle başlamıştır. Niye herkes bugünkü hükümeti yargılarken, bir geçmişe bakmıyor. Eğer tren yolları durdurulmasaydı, eğer köy enstitüleri kapatılmasaydı bugün Doğu bu halde olur muydu? Ben Mardin’de yaşarken 104 yaşında ölen bir hanımla tanıştım, Fransızca konuşuyordu. Mardin’de de köy enstitüsünde öğrenmiş. Yani kapanmasaydı acaba doğu ile batı ayrımı bu kadar olabilir miydi acaba. Bizde Varlık Vergisi ile başlayan bir faşizm var. Kadınlar üzerinden siyasete yapmayı bırakın. Ben başı açık kadınlardan daha çok akıllı kapalı kadınlar gördüm. Bırakın insanlar istediği gibi yaşasın” diye konuştu.

“FİLİSTİN’DE BİR SÜRÜ TERÖRİST YETİŞTİ”

Ünlü modacı, Gazze olaylarında Türkiye’nin tutumunun yanlış olduğunu iddia ederek, “İsrail, 7 milyon Yahudi’nin katliamından sonra parayla satın aldıkları bir toprak üzerine kurulmuş bir ülke. Üzüntülerden dolayı korkuyla da yaşayan bir ülke. Ondan dolayı topraklarını kaybetmek istemiyorlar. Fakat insanların tabii ki nedenini bilmiyoruz, onların kendi yanlışlarından dolayı da olabilir. Hıristiyanların da Yahudilere bir tepkisi var. Dünyada hep bir Yahudi tepkisi var. Fakat Gazze’deki olayın sadece İsrail’in suçu olup olmadığına da bir bakmak lazım. Unutmayalım ki Filistin’de bir sürü terörist yetişti. Benim üzüldüğüm orada tabii ki çocukların ve masum insanların katliamı. Tabii İsrail’de bugün çok zengini olduğu için bence toprağına mı doyamıyor nedir, daha da taşmak, büyümek istiyor. Gazze’ye çok üzülüyorum ama günde 30 tane de bu ülkede genç insan ölüyor. Ona da üzülüyorum. Gazze’ye üzülelim. Tabii ki üzüleceğiz; insan, çocuk ölüyor. Ama oturup kendi ülkendeki insanların ölümüne daha çare bulamamışken, el birliğiyle bir araya gelip ne yapabiliriz diye bakmamışken birden bire Gazze kahramanı olduk çıktık. Yani oturup bağırmak Gazze’nin sorununu çözmeyecek” dedi.

“Türkiye’nin tavır koymasıyla hangi ülke değişebilir ki?” diyen İpekçi, “Bir defa gücümüzün farkında olalım. Biz Osmanlı padişahları değiliz. Biz yeni yeni kendini toparlayan, yeni yeni demokrasiye geçen bir Cumhuriyetiz. Tavır koysanız ne olur, koymasanız ne olur. Suriye tavır koydu Esad durdu mu? Ben lafta tavırlara çok aldırmam. Fiili tavırlara bakarım. Kınamak bir yeterli nedense, Gazze’deki çocukların ölmesini durduracaksa sabahtan akşama kadar hepimiz televizyonda kınayalım” ifadelerini kullandı. İpekçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz başımız ağrıdığında, bu faciaları geçirirken, diğer İslam ülkelerinden hiçbiri yardım eli yokken, Filistin’in etrafı çok zengin İslam ülkeleriyle doluyken bize bugüne kadar yardım eli uzatmamış insanlara bu kadar duyarlı olmamızın hakikaten de Türk milletinin yüceliğine veriyorum. Bizi Osmanlı döneminde arkamızdan vuranlar da onlar.”

“12 EYLÜL ASKERİ MÜDAHALESİNİ DESTEKLEDİM”

12 Eylül’de yapılan askeri müdahale ile ihtilalin aynı şey olmadığını iddia eden İpekçi, o dönemde Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlardan dolayı askeri müdahalenin gerekli olduğunu savunarak şunları söyledi:

“12 Eylül askeri hareketini, müdahaleyi destekledim. Çünkü o anki hükümet hiçbir şey yapmıyordu. Ben bunu yaşadım. Sollar, sağlar kan gölünü götürüyordu. Kimse okullara gidemiyordu. Herkes çocuğunu okuldan aldı. Çünkü hükümet hiç birşey yapamıyordu. Oradaki yanlış, Kenan Evren’in bir sözü var, 'Biz ihtilale teşebbüs etmedik, ihtilal yaptık'. O kelime yanlıştı. Çünkü askerin müdahale etmesi, hepimizin istediği bir şeydi. Ama ihtilal yapmasını ve ondan sonra da tabii ki hiç suçu olmayan insanların yargılar içinde infazlar yapmasını beklemiyorduk. Bence o durdurma herkes tarafından bekleniyordu. Onun için o gün o kadar alkış aldı. Ama biz düşünemedik ki o durdurmanın sonucunda daha beterleri olacak ve Türkiye’ye yasaklar gelecek. Çünkü Türkiye’ye en büyük yasaklar 12 Eylül’le beraber başladı. 12 Eylül’deki hareketi, müdahaleyi doğru buluyorum, ama müdahale ayrı bir şey, devamını tasvip etmek ayrı bir şey. Onun için bence müdahale değil, müdahale sonrası yargılanmalı.”

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler