İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, Karmel dağlık bölgesinde çıkan yangını söndürme girişimine Türkiye'nin yardım etmesinin ardından, Ankara ile diplomatik krizi sona erdirmek için çaba harcadığı belirtildi.
Haaretz gazetesi Netanyahu'nun, Gazze'ye yardım götüren gemilere düzenlenen baskını soruşturan BM Komisyonundaki İsrailli temsilci Yosef Ciechanover'i, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu ile görüşmek üzere Cenevre'ye gönderdiğini duyurdu.
**"KRİZİ SONA ERDİRECEK BİR TASLAK ANLAŞMA ÜZERİNDE ÇALIŞACAKLAR"**
Üst düzey bir İsrailli yetkili gazeteye, "Ciechanover ile Sinirlioğlu'nun krizi sonlandıracak bir taslak anlaşma üzerinde çalışacaklarını" öne sürdü.
Türk tarafının 31 Mayısta Mavi Marmara'ya düzenlenen ve 9 Türkün öldüğü operasyonla ilgili özür beklediğini ve ölen kişilerin ailelerine tazminat ödenmesini istediğini hatırlatan gazete, İsrail Başbakanlık kaynaklarının Türkiye ile temasları doğruladığını, konuyla ilgili daha fazla detay vermediklerini belirtti.
Bu arada Haaretz yazarlarından Zvi Barel, yangınla ilgili olarak İsrail Başbakanı Netanyahu ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki konuşmaya değinerek, Netanyahu'nun "Bu olayın ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi için bir fırsat oluşturacağından eminim" dediğini ve bu sözlerin, İsrail'in Türklerle uzlaşma niyetine ilişkin ipucu gibi gözüktüğünü kaydetti.
**BAREL: EĞER İSRAİL ÖZÜR DİLERSE BU TRAJEDİ OLUŞTURMAZ**
Netanyahu'nun ayrıca Erdoğan'a İsrail'in minnettarlığını göstermek için bir yol bulacağını da söylediğini ifade eden Barel, "Eğer İsrail üzüntüsünü belirtir ve Mavi Marmara'da öldürülen Türk siviller için özür dilerse, bu bir trajedi oluşturmaz" dedi.
"Barış eylemcileri kötü niyetli bile olsa, İsrail kayıpların meydana gelmediği bir operasyon yapabilirdi" görüşünü dile getiren Barel, baskında ölen Türklerin ailelerine tazminat ödenmesinin kendi içinde sorumluluğun kabul edildiği anlamına gelmeyeceğini, tazminatın insani bir jest olarak görülebileceğini yazdı.
**Barel, şunları kaydetti:**
"Türkiye'nin İsrail için stratejik önemi, yardım filosu olayının ardından süren hoşnutsuzluklar nedeniyle azalmış değil. Türkiye'nin Suriye, Lübnan ve İran ile yaptıkları, Ankara ile Kudüs arasında sağlam ilişkilerin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Bir fırsat penceresinin açılabilmesi için korkunç bir felakete gereksinim duymuş olmamız çok acı, ama İsrail'in bu fırsatı heba etmesi büyük bir diplomatik hata olurdu."
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da dün kriz merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Karmel dağlarındaki yangını söndürmek amacıyla yapılan çalışmaları ve ülkeler bazındaki girişimleri anlatırken, Türkiye'nin adından bir kez daha söz etti.
Ülkesine yapılan yardımların "çok duygulandırıcı" olduğunu ifade eden Netanyahu, "Bize yapılan uluslararası yardım çerçevesinde çok ilginç şeyler de oldu. Bir kere, Türkçe konuşan Türk pilotlarla, Yunanca konuşan Yunan pilotlar İsrailli pilotlarla birlikte uçuyorlar ki, bu önemli bir nokta. İsrail açısından bunun önemli sonuçları olacaktır" dedi.
**"GEREKİRSE ÖZÜR DİLEYELİM, TAZMİNAT ÖDEYELİM"**
Bu arada İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz’in yazarlarından Zvi Bar’el, ülkede çıkan büyük çaplı Carmel yangının sağladığı diplomatik fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Bar’el gerekirse özür dilenip, jest olarak Mavi Marmara Baskını’nda hayatını kaybedenler için tazminat ödenebileceğini de yazdı.
Bar’el Pazar günkü yazısında, İsrail için her zaman büyük stratejik öneme sahip olan Türkiye’yle ilişkileri düzeltme fırsatını kaçırmanın, büyük bir diplomatik hata olabileceğini ifade etti.
**İşte Bar’el’in o yazısı:**
“Carmel yangını için verilen destek konusunda Türk basınındaki okuyucuların yorumlarında genellikle benzerler mesajlar iletildi: “İsrail bir dost ve İsrail, Türkiye yardıma ihtiyaç duyduğunda yanındaydı.” Aslında bu yorumu yapanlar Türkiye’nin neden sadece iki uçak gönderdiği konusunda da soru yöneltti. Yorum yapan 76 yaşındaki bir okuyucu, “Türkiye’nin İsrail’e verdiği yardımdan dolayı çok mutluyum. Bizler kalplerimizde kardeşiz” dedi.
Şimdiki soru, Türkiye’nin iki yangın söndürme uçağı gönderdiği ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e başsağlığı dilediği Carmel yangınının, 18 aydan beri bozuk olan ilişkileri düzeltip düzeltemeyeceği.
**TÜRKİYE'NİN EN İYİ DOSTU**
“Felaket diplomasisi”, uluslararası ilişkilerde ABD ve Çin arasındaki “ping pong” diplomasisi veya Türkiye ile Ermenistan arasında anlaşmaların imzalanmasını sağlayan “futbol diplomasisinden” çok farklı değil. 1999 yılında, Türkiye, İsrail ve Yunanistan, Türkiye’yi yıkan depremin ardından “deprem diplomasisinde” bir araya gelmişti.
Ankara ile Atina arasındaki ilişkiler önemli ölçüde gelişirken, İsrailli kurtarma ekiplerinin en kısa zamanda deprem mağdurları için tesis inşa ettirmesi, İsrail’in Türkiye’nin en yakın arkadaşı unvanıyla onurlandırılmasını sağladı.
İsrail’in depremdeki yardımların anıları çok kolay unutulmayacak. Ancak tarafların gösterdiği tepki iki ülkenin gergin diplomatik ilişkileriyle bağlantılı değil. Erdoğan, İsrail ve Türkiye arasındaki ilişkilerin, Tel Aviv özür dilemeden ve Gazze Özgürlük Filosu kurbanlarının ailelerine tazminat ödemeden tamamen düzelemeyeceğini belirtti.
Ancak İsrail Başbakanuı Benjamin Netanyahu sözleriyle, Türkiye ile ilişkileri düzeltmek istediğini ima etti. Erdoğan’a “Eminim ki yaşanan olay iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için bir fırsat sunacak” diyen Netanyahu, İsrail’in minnettarlığını ifade etmek için bir yol bulacağını söyledi.
**ANKARA İLE BAĞ ÇOK ÖNEMLİ**
İsrail’in Mavi Marmara’da ölen Türk siviller için pişmanlık duyduğunu ifade etmesi ve özür dilemesi, hiçbir trajediye meydan vermemeli.
Çünkü, gemideki Türk aktivistlerin amacı tehlikeli de olsa, İsrail daha titiz bir operasyon düzenleyebilir ve kayıplar daha az olabilirdi. Baskında ölen Türklerin ailelerine ödenecek tazminat ise kendi içinde bir sorumluluk kabullenmesi anlamına gelmeyecek. Tazminat, insani bir jest olarak görülebilir.
Mavi Marmara baskının ardından yaşananlar Türkiye’nin İsrail için taşıdığı stratejik önemi azaltmadı. Diğer yandan, Ankara’nın Suriye, Lübnan ve İran’la olan güçlü ilişkileri, sadece Ankara ile Tel Aviv arasındaki ilişkilerin ne kadar önemli olduğunun altını çizdi.
Ankara ile bir pencere açılabilmesi için büyük bir felakete gereksinim duyuluyor olması elbette çok üzücü bir şey. Ancak, İsrail’in bu fırsatı değerlendirememesi büyük bir hata olur.
AA