Dünya çapında bir salgınla, yani bir pandemi ile karşı karşıyayız. Hem de gelmiş geçmiş tüm virüsleri kıskandıracak boyutta bir salgınla. Ama bu pandeminin sebebi ne grip… ne HIV…ne hepatit B… ve ne de bir başka virüs. Sözünü ettiğim salgın cep telefonu pandemisi**.**
Ülkemizde 35 milyon kişinin cep telefonuna sahip olduğu ileri sürülüyor. İçecek ayranı olmayanların ve ilkokul çocuklarının bile ‘cebi’ olduğuna göre, doğrudur herhalde. Dünyada ise 3 milyardan fazla insanın cep telefonu olduğu hesaplanıyor ve bu gidişte yakın bir gelecekte ‘cebi’ olmayan kalmayacak yeryüzünde.
Cepleirn ne kadar işe yaradığını, hayatımızı ne kadar kolaylaştırdığını, hatta kimi zaman can kurtarıcı bile olabildiğini… herkes biliyor. Ancak, bu mucize aletlerin ‘bilinçsiz ve aşırı kullanımının’ sağlığımızı ciddi şekilde etkilemesi de muhtemel.
Cep telefonları, 900-1800 MHz arasındaki mikrodalgaları bir anten aracılığı ile alan ve yayan düşük enerjili bir tür küçük radyolardır. Bu mucize aletlerin, yarattıkları ‘elektromanyetik radyasyon’ ve lokal ısı ile sağlığımızı etkilemelerinden endişe duyuluyor. Bu konuda yapılmış pek çok epidemiolojik ve deneysel laboratuar araştırmaları var.
Mesela, kedi ve tavşanlar üzerinde yapılan araştırmalar, cep telefonlarının beynin elektrik aktivitesini değiştirebileceklerini, hücrelerin çoğalma hızını, enzim aktivitelerini ve hatta genleri etkileyebileceklerini gösteriyor. Bu bulguların insanlar için ne kadar geçerli olduğu tam belli değil. Henüz sinek küçük , ama mide bulandırıyor.
‘Cep’ beyin tümörü ilişkisi
Cep telefonları en fazla beyin tümörlerine sebep olmakla suçlanıyorlar. Gerçi cep ile bu tümörler arasında bir ilişki olmadığını gösteren araştırmalar da var ancak, bunun aksini iddia edenler de var. İşte bunlardan birkaçı:
İki yıl önce İsveç’ de yapılan bir araştırmada ‘cep’ ile 2 bin saatten fazla konuşanlarda beyin tümörü riskinin hiç cebi olmayanlara göre yüzde 240 fazla olduğu belirlenmişti.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından da desteklenen ve İngiltere ve Almanya’ da yürütülen araştırmalar da ‘glioma’ türü beyin kanseri riskinin 10 yıldan uzun süre cep kullananlarda yüksek olduğunu gösteriyor.
Bir başka araştırmada ise ‘akustik nörinoma’ isimli selim beyin tümörlerinin cep sahiplerinde 4 misli fazla olduğu sonucuna ulaşıldı.
Tabii ki her cep telefonu kullanan beyin kanseri olmuyor ve olmayacak da. Tıpkı ‘sigara-kanser ilişkisi’ gibi. Her sigar içen kansere yakalanmadığı gibi, kanser ancak yıllar sonra gelişiyor.
Mesela, 10 yıldır sigara içenlerde akciğer kanseri sıklığı, hiç içmeyenlerden çok farklı değildir, ama bu araştırma 20 yıldan fazla zamandan beri sigara içenlerde yapıldığında akciğer kanserlilerin yüzde 90’ ının sigara tiryakisi olduğu ortaya çıkar.
Benzer şekilde, beyin tümörlerinin gelişimi için de 15-20 yıllık bir süre geçmesi gerekir. Oysa, ceplerin kullanımı ancak son 10, hatta 5 yıl içinde çok yaygınlaştı ve yoğunlaştı. Uzun vadedeki etkileri gösteren bir araştırma yok ne yazık ki.
Çocuklar büyük risk altında
Beyin tümörü bakımdan, özellikle çocuklarımız büyük risk altında. Cep kullanma yaşının anaokulu seviyesine indiğini ve giderek de arttığını… ve daha da artacağını göz önüne alacak olursak çocuklarımızın beyin tümörü için ne büyük bir risk altında oldukları apaçık ortaya çıkar. Üstelik, hayatımıza giren elektromanyetik alanların da giderek arttığı bir çağda.
Buna bir de, çocukların kafa taslarının erişkinlere göre daha ince olmasını (bu daha fazla radyasyona maruz kalmak demek) ve çocuklarda bölünen hücrelerinin daha çok olmasını (bu, bölünen hücreler kanserojen faktörlere daha duyarlı demek) da eklerseniz tehlikenin büyüklüğü daha iyi anlaşılır.
Gelelim neticeye
Cep, herkes ama özellikle çocuklar ve hamile hanımlar için çok ciddi bir tehlike. Mümkün olduğu kadar kısa konuşun. Kullanmadığınız zaman üzerinizde taşımayın. Açık telefonu yastığınızın altına, başucunuza koymayın, hatta yatak odasında bile bulundurmayın. Ararken bağlantı sağlanana kadar telefonu kulağınıza dayamayın. Konuşurken de telefonu kulağınıza olabildiğince uzakta tutun; daha iyisi kulaklık kullanın. Uzun konuşmalarda kulak değiştirin. Sinyal azken aramayın ve konuşmayın.
Tabii bir de, ‘birileri’ çocukların cebe özendirilmelerine ve cep reklâmlarında kullanılmalarına hemen dur demeli.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi
ahmetrasimk@mynet.com