HABER

Çernobil'in etkileri sürüyor mu?

ANKARA (İHA) - Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK), Ukrayna'da 1986 yılında gerçekleşen Çernobil Kazası'nın ektilerini araştırmaya devam ediyor. Yapılan ölçümlere göre, özellikle Trakya ve Doğu Karadeniz'de daha yoğun olan radyasyon etkileri sona erdi.

Ukrayna'daki Çernobil nükleer güç santralındaki kazanın ardından 19 yıl geçmesine rağmen tartışmalar hala sürüyor. 26 Nisan 1986'da Çernobil Nükleer Santralı'nda reaktör güvenliği ile ilgili bir test sırasında gerçekleşen kazada sızan radyondan milyonlarca kişi etkilenmişti. Türkiye'nin de, 2020 yılı enerji talep projeksiyonunda, enerji üretiminin yüzde 4'ünün nükleer santrallerden sağlanması ve bunun için nükleer santral yapma kararı aldığı bu günlerde, 19. yılı anılan kaza tartışılmaya devam ediyor.
TAEK'in halkı bilgilendirmek için nükleer enerji ile ilgili geniş bilgiye yer verdiği internet sitesinde de Çernobil'in Türkiye'ye etkileri ile ilgili bilgilere yer veriliyor. Kazanın etkilerinin çok büyük olduğunun belirtildiği açıklamada, özellikle Kuzey yarıkürenin kazadan etkilendiği hatırlatıldı. Türkiye'nin Çernobil nükleer santral kazasından en az etkilenen ülkelerden biri olduğunun da belirtildiği açıklamada, kaza sonrası hava, toprak, su, yiyecek, içecek ve pek çok çevre örneğinde ölçümler yapıldığı, bu ölçüm değerleri ve Türk toplumunun gıda tüketim alışkanlıkları dikkate alınarak yapılan hesaplamalar sonucunda kazanın 1. yılında Türkiye'nin Trakya bölgesinde Bulgaristan, Yunanistan sınırı boyunca bir kısım ile Doğu Karadeniz Bölgesinin bazı kesimlerinin radyoaktif bulutun geçişi süresince fazla yağmur alması nedeni ile radyoaktif kirlenmenin diğer bölgelere göre daha yüksek olduğunun belirlendiği ifade deldi. Bu kesimlerde yaşayan 100 bin kişilik kritik gruptakilerin 0.6 milisievert (mSv) doza maruz kaldıkları, kazanın 2. ve 7. yılları arasında ise kritik grubun 0.06 mSv, genel toplum bireylerinin ise 0.04 mSv radyasyon aldığı belirtildi.

Türkiye'nin Trakya Bölgesi'nin kazadan bir hafta sonra, 3 Mayıs 1986 tarihindeki sağanak yağmur nedeni ile etkilendiğinin belirtildiği açıklamada, Doğu Karadeniz Bölgesinin etkilenmesinin ise 7 - 9 Mayıs tarihlerinde olduğu kaydedildi. Kazanın ilk etkilerinin 30 Nisan 1986 günü Türkiye'nin kuzey-batı (Trakya) bölgesi ve Karadeniz kıyılarında çevresel doğal radyasyon düzeylerindeki yükselmeler ile gözlendiğinin belirtildi açıklamada, bölgenin normal koşullarda 8 - 10 mikro röntgen/saat olan doğal radyasyon düzeyi 4 - 5 Mayıs günleri 30 - 50 mikro röntgen/saat düzeyine ulaştığı, en yüksek radyasyon düzeyinin ise 150 mikro röntgen/saat olarak Batı Karadeniz kıyısındaki Karasu'da ölçüldüğü bildirdildi.

Kazanın hemen ardından doğal radyasyon düzeyindeki yükselmelerin tespit edilmesi üzerine TAEK tarafından ülke çapında bir radyasyon ölçüm programı başlatıldığı ve bu çerçevede Ankara ve İstanbul'daki merkezlerde, başta Trakya bölgesi olmak üzere Türkiye genelinde çevresel örneklerin ve besin maddelerindeki radyoizotopların analizlerinin yapıldığı ifade edildi. Bu ölçüm sonuçlarına göre temel gıda maddeleri olan et, süt ve mamulleri, sebze ve meyveler ile baharatların denetim altına alındığı, buna paralel olarak, Türkiye'ye ithal edilen tüm gıda maddeleri ile diğer gıda katkı maddelerine gümrüklerde yapılan radyasyon kontrolleri sonucunda yurda giriş izni verildiği belirtildi. 1989 yıllarında fındık, sebze ve meyve, et, deniz ürünlerindeki aktivite değerlerinin doğal düzeyde olduğunun belirtildiği açıklamada, kazadan sonra başlatılan ölçümlerin TAEK tarafından düzenli olarak sürdürüldüğü vurgulandı.

1987 yılından itibaren ölçüm sonuçlarının hızla düşerek doğal düzeylere indiğinin ifade edildiği açıklamada, 1986 yılında kazayı takiben alınan önlemlerle Trakya ve Doğu Karadeniz Bölgelerinde yaşayan insanların aldığı radyasyon dozu 0.6 mSv'e düşürüldüğü, diğer yörelerde yaşayan insanlar için radyasyon dozunun 0.5 mSv olarak hesaplandığı belirtildi. Çernobil'den etkilenme düzeyinin TÜrikye'de çok düşük olduğunun belirtildiği açıklamada, çay ve fındık dışında, Türkiye'de üretilen gıda ihraç ürünleri ile ithal edilen gıdalarda radyoaktivite analizlerine halen devam edildiği kaydedi.

Karadeniz'de radyoaktivite ölçüm ve değerlendirilmesi ile ilgili olarak gerçekleştirilen en güncel uluslararası çalışma olan 'Karadeniz'in Çevresel Değerlendirilmesi' isimli, 1996-2004 yılları arasında altı Karadeniz ülkesi (Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya Federasyonu ve Gürcistan) arasında yürütülen proje kapsamında, Karadeniz kıyı kentlerinde tespit edilen istasyonlardan, su, midye, kum, yosun ve bazı balık örnekleri sistematik bir şekilde alınarak analiz ve değerlendirmelerinin yapıldığı ve bu verilerin Karadeniz'de radyoaktivite seviyelerinin insan sağlığı, ekosisteme etkisi ve çevre güvenliği açısından bir risk oluşturmadığını gösterdiği vurgulandı.
Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği hükümleri gereğince, Türkiye'de radyasyonla görevi gereği çalışanlar için tek yıllık radyasyon doz sınırı 50 mSv, 5 yılın ortalaması 20 mSv, halk için ise tek yıllık radyasyon doz sınırı 5 mSv, 5 yılın ortalaması 1 mSv olarak kabul ediliyor. Kazanın olduğu yıllarda uluslararası kuruluşlarca önerilen değerler çalışanlar için yıllık 50 mSv, halk için yıllık 5 mSv olarak belirlenmişti.

En Çok Aranan Haberler