İSTANBUL (İHA) - Türkiye'nin sahip olduğu jeotermal enerji zenginliğiyle, 2010 yılında 500 bin konutun ısıtılması hedefleniyor. Bu sayede, yılda 1 milyar metreküp daha az doğalgaz, 2020 yılında ise 2.5 milyar metreküp daha az doğalgaz tüketilmiş olacak.
Tüm jeotermal potansiyeli değerlendirildiğinde, getireceği yıllık net katma değerin, 20 milyar doları aşması bekleniyor. Sera etkisi oluşturan karbondioksit emisyonu ise jeotermalde sıfıra yakın. Doğalgazın yangın, patlama ve zehirleme gibi riskleri bulunurken, jeotermalde ise bu tür risklerin hiçbiri yok.
İHA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Türkiye'de, 381 adet jeotermal üretim kuyusu bulunuyor. Jeotermal akışkanlar, merkezi konut ısıtmacılığında ve kaplıca amaçlı kullanılıyor. Şu anda Türkiye'de ortalama 51 bin 310 konut eşdeğeri jeotermal ısıtma yapılıyor. Ayrıca, 194 adet kaplıcada jeotermal akışkanlar balneolojik amaçlı kullanılıyor.
Türkiye'de şehir bazındaki mevcut jeotermal merkezi ısıtma sistemleri şunlar:
Gönen (3 bin 400 konut, 1987'den beri işletiliyor, jeotermal akışkan sıcaklığı ortalama 80 santigrat derece), Simav (3 bin konut, 1991, 120 derece), Kırşehir (bin 800 konut, 1994, 57 derece), Kızılcahamam (2 bin 500 konut, 1995, 80 derece), İzmir (Balçova + Narlıdere, 10 bin 775 konut, 1996, 120 derece), Sandıklı (bin 600 konut, 1998, 70 derece), Afyon (4 bin konut, 1996, 95 derece), Kozaklı (bin konut, 1996, 90 derece) ve Diyadin (400 konut, 1999, 76 derece).
40 DERECEYLE ISITMA Jeotermal enerjinin verimli ve yaygın olarak kullanılabilmesinde, kabuklaşma ve korozyonu önleyen inhibitör (kimyasal madde enjeksiyonu) uygulamasının başarılı olmasının payı büyük. Günümüzde gelişen teknolojik imkanlar sayesinde artık 40-55 derecelerde jeotermal ısıtma yapmak mümkün. Buna örnek olarak, Oruçoğlu Termal Resort (48 derece), Haymana'da iki adet cami ısıtması (43 derece), Rize-Ayder (54 derece) ve Havza kaplıca ısıtması (54 derece) verilebilir.
DÜNYADA İLK VE TEK
Türkiye'nin tek jeotermal elektrik üretim uygulaması, 20 mw'e kurulu güce sahip Denizli-Kızıldere Jeotermal Elektrik Santrali. Bu santrale entegre olarak ve santralin atığı olan karbondioksiti değerlendirerek yılda ortalama 120 bin ton sıvı karbondioksit ve kuru buz üretimi yapan fabrika bulunuyor. Bu tesisin önemi, dünyada alanındaki ilk ve tek uygulama olması.
20 MİLYAR DOLARLIK KATMA DEĞER 2010 yılında hedeflenen 500 bin konutun jeotermalle ısıtılmasının 1 milyar metreküpe eşdeğer olmasının yanında, merkezi soğutma, kurutmacılık ve endüstriyel kullanımı olarak 1 milyar metreküp doğalgaz eşdeğeri daha enerji kullanımı söz konusu olacak. Yani, 2010 yılı hedefi olan 500 bin konutun jeotermalle ısıtılması sisteminin ısıl eşdeğeri, yılda 2 milyar metreküp doğalgaz olacak. Tüm jeotermal potansiyeli (31 bin 500 mwt) değerlendirildiğinde (Şehir ısıtma, elektrik üretimi, soğutma, sera ve termal tesis ısıtma, balneolojik ve sanayide kullanım vb. dahil), sınırsız sayıda termalizm imkanının oluşturulmasının yanısıra getireceği yıllık net yurtiçi katma değer, çok büyük rakamlara (20 milyar doların üzerinde) ulaşıyor.
ÇEVRECİ VE TEHLİKESİZ
Sera etkisi oluşturan karbondioksit emisyonları açısından bakıldığında ise, emisyon değeri jeotermalde sıfırı yakın. Karbondioksit emisyon değerleri kömürde 900-1300 g/kwh, doğal gazda 500-1250 g/kwh, güneş enerjisinde 20-250 g/kwh, rüzgar enerjisinde 20-50 g/kwh iken jeotermal enerjide ise 20-35 g/kwh. İstanbul gibi bazı büyük şehirlerde kullanılan doğalgaz, jeotermalin en az 2 bin misli daha fazla karbondioksit emisyonuna sahip. Doğalgazın yangın, patlama, zehirleme gibi risklerine karşı bu tür risklerin hiçbiri jeotermalde yok.