2022 Yılı TBMM Bütçe Görüşmelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçe sunumunu yapan Bakan Murat Kurum, “Yeni Sanayi Alanlarıyla Büyük ve Güçlü Türkiye hedefiyle; vatandaşlarımızı, esnafımızı rahatsız eden 81 şehrimizdeki yüzlerce sanayi alanımızı çok daha modern ve çok daha geniş alanlara taşıyoruz.” dedi.
Bakan Kurum, şunları söyledi:
“Şehirlerimizin kalkınmasına, ekonomisine, istihdamına katkı sağlıyoruz. Yine köylerimizde üretimi, istihdamı arttıran, kalkındıran tarım köy projelerimizin sayısını her geçen gün arttırıyoruz. Daha önce 45 ayrı projede 7 bin 400 tarım köy konutunun yapımını tamamladık. Pilot ilimiz Ağrı’da 10 bin 600 baş kapasiteli 314 ahırın, veteriner binalarının ve et entegre tesisinin yer aldığı, 750 milyon lira yatırım bedelli hayvancılık bölgesinin temellerini attık.”
Diyarbakır’da tarihî surları 50 milyon lira yatırımla restore ederken Şırnak’ta Dicle Mahallesi’nde yeni yuvalar yapmaya devam ettikleri bilgisini de veren Murat Kurum, şunları söyledi:
“Mardin’de tarihi binaları ihya ederken Hakkâri’de yurtlar yapıyoruz, okullar yapıyoruz. Allah’ın izniyle, analarımızın duasıyla, milletimizin desteğiyle de yapmaya devam edeceğiz! Çünkü bizim bölgede attığımız her bir adım Kürt kardeşlerimizin umudu olmuştur. Açtığımız her yeni kapı Kürt kardeşlerimiz için huzur olmuştur. Attığımız her temel, kalemi silaha galip kılmıştır. Açtığımız her millet bahçesi çocuklarımızın neşesi olmuştur. Tamamladığımız her bir konut sıcacık, güven dolu bir yuvaya dönüşmüştür. Biz açtığımız her eserle Kürt kardeşlerimizin tebessümü için mücadele ederken siz annelerimizi feryat ettirdiniz, siz babalarımıza ağıtlar yaktırdınız. Biz ‘Kürt kardeşlerimiz daha mutlu olsun, şehirlerimiz kalkınsın’ diye mücadele ederken siz yaktınız, yıktınız, harap ettiniz. Sizin yaktığınız şehirleri biz yeniden imar ettik, yeniden inşa ettik, yeniden ihya ettik. Hiç telaşlanmayın! Siz isteseniz de istemeseniz de biz üretmeye devam edeceğiz. Çocuklarımızı; teröre, teröristlere, hainlere teslim etmedik; bundan sonra da etmeyeceğiz.”
2020 yılında Elazığ depreminin ardından, Elazığ ve Malatya’da büyük bir deprem dönüşümü başlattıklarını dile getiren Kurum, “TOKİ eliyle Elazığ ve Malatya’da 30 bin konut, 4 bin köy evi yapıyoruz.” diyerek 1 yıl geçmeden konutları teslim etmeye başladıklarını, İzmir depreminden sonra İzmirlilerin yaralarını sarmak, o enkazın altından uzanan elleri bırakmamak üzere söz verdiklerini kaydetti.
Bakan Kurum, Paris İklim Anlaşması’nı onaylayan milletvekillerine teşekkür ederek şöyle dedi:
“Cumhurbaşkanımız Paris Anlaşması’na taraf olacağımızı ilan ettikten sonra 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedefimizi ortaya koydular. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna dair inancımızla, Türkiye'yi küresel iklim değişikliğiyle mücadelenin en önemli aktörü yapacağız.”
Marmara Denizi’nin “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edilmesine de değinen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, “Geçtiğimiz ay da Cumhurbaşkanımızın imzasıyla, Marmara Denizi’ni 'Özel Çevre Koruma Bölgesi' ilan ederek ekolojik değeri, biyolojik çeşitliliği, doğal kaynakları, kültürel değerleri ile Marmara’yı koruma altına aldık. İnşallah, hep birlikte atacağımız adımlarla Marmara’yı kurtaracak; gelecek nesillerimize, geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımıza en doğal, en berrak hâliyle bırakacağız.” ifadelerini kullandı.
Salda Gölü ve çevresini de Marmara Denizi gibi 'Özel Çevre Koruma Bölgesi' ilan ettiklerini anımsatan Bakan Kurum şu ifadeleri kullandı:
“Salda ile ilgili bir soru sormanızı beklerdim. Siz sormadınız ama ben size Salda’nın son durumu hakkında bilgi vereyim. Hani hep Salda üzerinden bize iftira atan, milletimizi aldatan arkadaşlardan ricam, özellikle iyi dinlemeleridir. Bakın Salda’da son durum şudur: Artık araçlar gölün çok uzağında park ediyor, kıyısına kadar giremiyor. Çöp yığınları artık yok. İmara açıyorsunuz dediğiniz Salda’da, göl çevresinde derme çatma kaçak yapıların tamamını yıktık. Beyaz Adalar bölgesine de ziyaretçi kısıtlaması getirdik. Salda Gölü’nde su kalitesini iyileştirdik. Salda çevresinde bir çivi bile çakmadan sadece ahşap yapılarla vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını giderdik. Salda artık çok daha güzel. Bu güzelliği hepinizin görmesini tavsiye ederim.”
Kanal İstanbul üzerinden tehdit dili kullanıldığını, müteahhitlerin, devlet kurumlarının, kurum yöneticilerinin hatta vatandaşların tehdit edildiğini söyleyen Bakan Kurum, tehdit dili sahiplerine şu şekilde seslendi:
“Bugün bu siyaset dilini kullananlar, siyasi geçmişinde tehditten başka bir şey olmayanlardır. Milletimiz bu zihniyeti çok iyi biliyor. Bu zihniyet şimdi, hiçbir mahcubiyet duymadan bu aziz milletle helalleşmekten bahsediyor. Milletten özür dilemesini bilmeyenler, milletten helallik isteyemez. Bu millet size hakkını helal etmez. ‘Büyük projelere imza atmıyor’ diye iftira attığınız bürokratlar, mahkemelerle korkuttuğunuz memurlarımız, ‘AK Parti’ye oy veren öğretmene, öğretmen demem’ dediğiniz yavrularımız sizi affetmezler, haklarını helal etmezler.
Biz sizin ajandanızı çok iyi biliyoruz. Şimdi de Kanal İstanbul projesinde ‘bürokrat direniyor’ yalanını piyasaya sürdünüz. Biz diyoruz ki işte bahsettiğiniz bürokratlarımız burada. Biz bugüne kadar hiçbir tehdit karşısında susmadık, bundan sonra da susmayacağız. Nasıl ki dün Marmaray’ı, Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi Köprülerimizi, 1 milyonu aşan sosyal konutlarımızı, İstanbul Havalimanını, şehir hastanelerimizi, millet bahçelerimizi yaptıysak Allah’ın izniyle milletin desteğiyle Kanal İstanbul’u da yapacağız.
Hiç üzülmeyin! Biz gece gündüz eser üretmeye devam edeceğiz. Biz hiçbir zaman dedikoduların, iftiraların, ithamların içinde olmayacağız. Dün olduğu gibi bugün de her zaman milletimizin yanında olacağız! Biz bu millete hizmeti, en büyük şeref olarak görüyoruz. Bu yüzden hep eser üreten tarafta olacağız! Hep yollarda olacağız! Milletimizin ihtiyacı neredeyse orada olacağız! Şırnak’ta olacağız, Edirne’de olacağız, Konya’nın ovalarında olacağız. Trabzon’un dağlarında olacağız. Hatay’ın yollarında olacağız.”
Kurum, iklim değişikliğinin bir sonucu olan sıcaklık artışının başta Antalya ve Muğla olmak üzere Türkiye’nin her yerinde yangınlara sebep olduğunu anımsatarak, yangınların başladığı 28 Temmuz’da -tıpkı diğer afet bölgelerinde olduğu gibi- yine aynı seferberlik anlayışıyla, Antalya ve Muğla için sahada çalışmaları sürdürdüklerini, köylerin altyapısını yenilediklerini söyledi.
Yangından etkilenen bu bölgelerde köy evlerini, konutları; ahırıyla, deposuyla, camisiyle, okuluyla, sosyal donatılarıyla birlikte yaptıklarını belirten Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum; Elazığ, Malatya, Kartal ve Giresun’da da söz verip 1 yılda konutları teslim ettikleri gibi, afet bölgelerinde yapılan konutları da 1 yıl içerisinde vatandaşlara teslim edeceklerini kaydederek, “Burada bir gerçeği üzülerek ifade etmek istiyorum. ABD’de bir afet olur, Avrupa’da bir sel olur; devlet sadece o afetle mücadele eder, kimse politik tartışmaların içine girmez. Bizde aynı anda pek çok ilde yangın olur, bir bakarsınız muhalefetten biri uçak der, diğeri rant der, öbürü arazi peşkeşi iftirasını atar. Yani biz Türkiye’de sadece bir sel, bir yangın, bir deprem olunca sadece bu afetlerle değil, aynı zamanda muhalefetle mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Evet, biz aylarca Elazığ’da kaldık, Malatya’da kaldık, Giresun’da kaldık. İzmir’de, Kastamonu’da, Bozkurt’ta kaldık. Tek düşüncemiz, tek derdimiz, milletimizin yarasını bir an evvel sarmak, çocuklarımızı, yavrularımızı yeniden o sıcak yuvalarına kavuşturmak olmuştur. Başka da bir derdimiz olmamıştır.” diye konuştu.
Türkiye'nin önünde devasa bir deprem gerçeği bulunduğunu ve son 120 yılda 80 bin vatandaşın hayatını kaybettiğini ifade eden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başlatılan Kentsel Dönüşüm Seferberliği kapsamında bugüne kadar 1,7 milyon konutun dönüşümünü tamamladıklarını belirterek, “Yatırım değeri 110 milyar lira olan, 130 bini İstanbul’da olmak üzere tam 330 bin dönüşüm ve sosyal konutumuzun inşasını sahada sürdürüyoruz. Bugüne kadar TOKİ’mizle 4 bin 400 şantiyemizde, dünyada eşi benzeri olmayan bir konut rakamına ulaştık, ülkemize tam 1,1 milyon sağlıklı yuva kazandırdık. 178 bin konutun inşası da hızlı bir şekilde devam etmektedir. 2002’den bugüne kentsel dönüşümle, TOKİ tarafından yapılan konutlarımızla ve yapı denetim sistemimizle ülkemizdeki binaların yüzde 65’ini güvenli hâle getirdik. 54 milyondan fazla vatandaşımıza afetlere karşı güvenli konutlarda oturma imkânı sağladık. Yıllardır yönettikleri şehirleri mağdur edenler, depreme hazırlık noktasında bir arpa boyu yol alamayanlar, iş yapmayıp sadece laf üretenler bu eserlerin kıymetini bilmezler, bilemezler.” dedi.
“Bize ‘3 yıldır Bakansınız, ne değişti?’ diyorsunuz. Ben neler yaptığımızı anlattım, yine anlatacağım” diyen Kurum, sözlerine şöyle devam etti:
“Soruyorum sizlere! Siz, 25 yıldır yönettiğiniz İzmir’de başlattığınız 1 tane kentsel dönüşüm projesi gösterebilir misiniz? 3 yıldır yönettiğiniz şehirlerde, kaç tane kentsel dönüşüm projesi, kaç tane yeşil alan projesi, kaç tane arıtma tesisi projesi başlattınız? Siz 25 yılda, Gazi Mustafa Kemal’in mağrur İzmir’ini mağdur İzmir yaptınız. Hep aynı şeyi söylüyorsunuz. Yerel yönetimlerin yetkisini kısıtlıyormuşuz! Bir kere, 2002 yılından sonra yaptığımız reformlarla yerel yönetimlerimizin yetki alanlarını siz değil, biz genişlettik. Gelirlerini siz değil, biz artırdık! 2002 yılında genel bütçe vergilerinden belediyelere ne kadar pay aktarılıyordu biliyor musunuz? 4,7 milyar. Bu miktar 2020 yılında 100 milyara yaklaştı. ‘İş yaptırmıyorsunuz’ diyorsunuz da size soruyorum, siz bugüne kadar milletin hayrına hangi işi yapmak istediniz de biz engel olduk? Tek bir örnek gösteremezsiniz. İşte bugün sizin partiniz tarafından yönetilen İzmir’de, toplam 5 bin 400 konutluk İzmir tarihinin en büyük kentsel dönüşüm projesini biz başlattık. 26 Kasım’da, 9 ay gibi kısa bir sürede, ilk konutlarımızı İzmirli kardeşlerimize teslim ettik. İnşallah 2022’de İzmir’de evine kavuşmayan tek bir depremzede kardeşimiz kalmayacak. İzmir’de daha çok büyük işler yapacağız. İzmir’i CHP’nin insafına bırakmayacağız.”
Kanal İstanbul üzerinden tehdit dili kullanıldığını, müteahhitlerin, devlet kurumlarının, kurum yöneticilerinin hatta vatandaşların tehdit edildiğini vurgulayan Bakan Kurum, tehdit dili sahiplerine şu şekilde seslendi:
“Bugün bu siyaset dilini kullananlar, siyasi geçmişinde tehditten başka bir şey olmayanlardır. Milletimiz bu zihniyeti çok iyi biliyor. Bu zihniyet şimdi, hiçbir mahcubiyet duymadan bu aziz milletle helalleşmekten bahsediyor. Milletten özür dilemesini bilmeyenler, milletten helallik isteyemez. Bu millet size hakkını helal etmez. ‘Büyük projelere imza atmıyor’ diye iftira attığınız bürokratlar, mahkemelerle korkuttuğunuz memurlarımız, ‘AK Parti’ye oy veren öğretmene, öğretmen demem’ dediğiniz yavrularımız sizi affetmezler, haklarını helal etmezler.
Biz sizin ajandanızı çok iyi biliyoruz. Şimdi de Kanal İstanbul projesinde ‘bürokrat direniyor’ yalanını piyasaya sürdünüz. Biz diyoruz ki işte bahsettiğiniz bürokratlarımız burada. Biz bugüne kadar hiçbir tehdit karşısında susmadık, bundan sonra da susmayacağız. Nasıl ki dün Marmaray’ı, Yavuz Sultan Selim ve Osmangazi Köprülerimizi, 1 milyonu aşan sosyal konutlarımızı, İstanbul Havalimanını, şehir hastanelerimizi, millet bahçelerimizi yaptıysak Allah’ın izniyle milletin desteğiyle Kanal İstanbul’u da yapacağız.
Hiç üzülmeyin! Biz gece gündüz eser üretmeye devam edeceğiz. Biz hiçbir zaman dedikoduların, iftiraların, ithamların içinde olmayacağız. Dün olduğu gibi bugün de her zaman milletimizin yanında olacağız! Biz bu millete hizmeti, en büyük şeref olarak görüyoruz. Bu yüzden hep eser üreten tarafta olacağız! Hep yollarda olacağız! Milletimizin ihtiyacı neredeyse orada olacağız! Şırnak’ta olacağız, Edirne’de olacağız, Konya’nın ovalarında olacağız. Trabzon’un dağlarında olacağız. Hatay’ın yollarında olacağız.”
Kurum, sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Cumhuriyetimizin 100. yılını birbirinden değerli, birbirinden büyük eserlerle taçlandıracağız. Ben bu duygularla bir kez daha 2022 yılı bütçemizin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum."
Kurum, HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Uluç’un yönelttiği soruya karşılık olarak, “Öncelikle HDP Grup Başkanvekiline şunu sormak istiyorum: Siz bütün Kürtler adına, Kürt kardeşlerimiz adına konuşma hakkını nereden alıyorsunuz? Size bu hakkı kim veriyor?” sorusunu yöneltti.
Bakan Murat Kurum, “Siz çocuklarımızı dağa çıkarmaktan bahsediyorsunuz, biz çocuklarımız için okul diyoruz, eğitim diyoruz, üniversite diyoruz. Siz yakmak diyorsunuz, yıkmak diyorsunuz; siz yakıp yıkarsınız, biz yaparız. Yakıp yıkanlar yapmanın ne demek olduğunu bilemezler. Milleti memnun etmek olduğunu bilemezler. Demokrasi demokrasi diyorsunuz, eleştirilere sabredemiyorsunuz. Kayyum belediyelerinden bahsediyorsunuz. Siz hep ömrünüzü umutlanmakla geçirdiniz, bundan sonra da aynı umutlanmayla geçireceksiniz. Umutlarınızı milletimiz yine boşa çıkaracak. Bu millet size yetkiyi verip de terör örgütünü destekleyecek bütçe yaptırmaz. Buna müsaade etmez. Siz hâlâ bunu öğrenemediniz.” diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in “İzmir Büyükşehir Belediyesinin kentsel dönüşüm dosyalarının bekletildiği” iddialarını da yanıtlayan Bakan Kurum, kentsel dönüşüm ile ilgili İzmir’de ve başka bir ilde bekleyen dosyanın bulunmadığını belirtti. Murat Kurum sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“İzmir’de hem Büyükşehir Belediyesine hem de Bayraklı Belediyesine vatandaşlarımız için, milletimiz için yapılması gereken her türlü desteği vereceğimizi söyledim. İşte şimdi yüce Meclis’in çatısı altında deprem ile alakalı, kentsel dönüşüm ile alakalı bize kim geliyorsa ona yardım edeceğiz. Kimseyi ayırt etmeyeceğiz. Şimdi biz millete hizmet etmek için 81 ile gitmiş ve 350’den fazla ziyaret gerçekleştirmiş bir bakan olarak söylüyorum: Hakkâri’ye de gideriz, Şırnak’a da gideriz, İzmir’e de gideriz ve mücadelemizi milletimiz için veririz ve şimdi Sayın Özel, siz 20 yıldır Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 20 seçimdir, 20 yıldır boyunuzun ölçüsünü alıyorsunuz. Bir 20 yıl daha vermeye Allah’ın izniyle ve milletimizin destekleriyle devam edeceğiz."